“2014 Ulaştırma Sektöründe DEĞİŞİM YILI Olacak!” YAŞAR ROTA yazdı…

“2014 Ulaştırma Sektöründe DEĞİŞİM YILI Olacak!” YAŞAR ROTA yazdı…

“2003-2013 yıllarında, 2013 fiyatları ile demiryolu sektörüne yaklaşık 40 milyar TL kaynak aktarılmıştır

2003-2013 yıllarında, 2013 fiyatları ile demiryolu sektörüne yaklaşık 40 milyar TL kaynak aktarılmıştır. 2003 yılında 1.034 milyon TL olan demiryolu sektörü ödeneği yıldan yıla katlanarak artmış ve 2013 yılında 7 milyar 929 milyon TL’ye ulaşmıştır. TCDD’nin 2005-2023 Yatırım Programı'na göre ise…” [caption id="attachment_2440" align="alignright" width="300"] Yaşar Rota
yyrota@gmail.com[/caption]Demiryolu, modernizmin simgesidir. Demiryolu, Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiren insanoğlunun güçlüklerden ve kıt kaynakları en verimli biçimde kullanma zorunluluğundan doğan pratik zekâsının en önemli ürünlerindendir.Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin önüne geçilemez hal aldığı 19. yüzyılın ilk yarısında demir ray üzerinde yolculuğa başlayan lokomotifler, bugün toplumsal dönüşüm ve entegrasyonun başrol oyuncusu durumundadır.Demiryolu yatırımları ekonomik kalkınmanın yanında bilimsel, sosyal ve kültürel gelişme ile bütünleşmeyi sağlamak adına önemini artırmaktadır.Demiryolu; geçtiği her yerleşim yerini modern hayatla tanıştırmıştır. Kamu hizmetlerinin ulaştırılmasına yaptığı azami olumlu etki, insanların yaşam kalitesini yükseltmeye dönük adımların büyümesini sağlamıştır.Tarihin akışını değiştiren icatlardan biri olan tren ve ray; sanayiyi, ticareti, kültürü değiştiren ve dönüştüren; sanata, edebiyata kısacası insanlığı ilgilendiren hemen her şeye ve her konuya etki eden birer etken olmuştur.1830 yılında ticari olarak işletilmeye başlayan demiryollarının tarihi; modern dünyayı şekillendirirken sürükleyici, büyüleyici ve dur durak bilmeden varlığını devam ettiren bir süreç karşımıza çıkarmıştır. Basit bir şekilde ifade etmek gerekirse demiryolları dünyayı 19. yüzyılın ilk çeyreğiyle son çeyreği arasında, insanların neredeyse köylerinden bile çıkmadığı veya en yakındaki kasaba pazarının ötesine geçemediği bir durumdan, kıtaların aylar yerine birkaç gün içinde aşılabileceği bir duruma dönüştürmüştür.Tren, buhardan aldığı güçle başlayan serüvenini manyetizmanın hızıyla sürdürmektedir. Lokomotifinin çekiş gücü, artık neredeyse uçağa yaklaşan hızı, trenin işlevselliğini ve etkinliğini katlayarak artırmaktadır. Yüksek hızlı tren teknolojisinin geldiği noktada lokomotif ve vagonların raylarla ilişkisi, yolculuğun başlangıç ve bitiş noktalarında sonlanır hale gelmiştir.Demiryolunun kombine taşımacılıkta sağladığı avantajlar ise rayların üstünlüğünü katlamaktadır. Demiryolu, ulaşım modları arasındaki popülerliğini arttırmaktadır. Başta Avrupa Birliği ve Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere, ray üzerine yapılan yatırımların ana sebepleri saymakla bitmemektedir.Dünyada en çok kullanılan mod olan karayolu ulaştırmasına atfedilen önemin tek başına bir anlam ifade etmediği son 30 yıllık süreçte kavranmıştır. Küreselleşme ile siyasal ve sosyal entegrasyonun tamamlanması için ulaştırma modlarının da entegre edilmesi gereksinimi hasıl olmuştur. Demiryolunun önemi bu sayede daha iyi anlaşılmıştır. Dünya 21.yüzyıla girerken demiryolunu yeniden keşfetmiştir. Önümüzdeki süreçte kent içinde ve kentler arasında yolcu ve yük taşımacılığı demiryolu ile yapılacaktır.23 Eylül 1856 tarihinde İzmir-Aydın demiryolu hattının inşasına başlanması Anadolu coğrafyasının iklimini değiştirmiş ve sosyal, kültürel ve ekonomik olarak şekillenmesinde milat teşkil etmiştir. Cumhuriyetin başladığı dönemde demiryolları gelişmeyi ve kalkınmayı kuşatan, bütün sosyal yönleriyle bir modernleşme projesi olarak ele alınmıştır.2003-2013 yıllarında, 2013 fiyatları ile demiryolu sektörüne yaklaşık 40 milyar TL kaynak aktarılmıştır. 2003 yılında 1.034 milyon TL olan demiryolu sektörü ödeneği yıldan yıla katlanarak artmış ve 2013 yılında 7 milyar 929 milyon TL’ye ulaşmıştır. Türkiye’de 2000’li yıllarda demiryoluna verilen önem, aşağıdaki “TCDD 2005-2023 Yatırım Programı” tablosunda da görüleceği gibi belirlenen hedeflere ulaşmak için yatırım planlamasında kendisini göstermiştir.TCDD 2005-2023 Yatırım ProgramıProjeSüreBütçe/milyar dolar Yüksek Hızlı Tren Hatları2005-202332.53Konvansiyonel Hatlar2011-2020  4.38Elektrifikasyon/Sinyalizasyon2011-2020  2.53Çeken ve çekilen araçlar2011-2023  4.30Yol Yenileme2011-2022  1.70Lojistik Merkezler2011-2019  0.52Banliyö2011-2017  0.45Diğer Projeler2011-2017  3.93TOPLAM2005-202350.342003 yılında 15.9 milyon ton yük taşınmışken, 2012 yılında 25.7 milyon ton yük taşıması gerçekleştirilmiştir. Yük taşıma miktarında yüzde 62 oranında artış sağlanmıştır.Ancak bu gelişmelere karşın, demiryolu ulaştırmasının Türkiye’nin toplam ulaştırması içindeki payı yüzde 4 olarak çok düşüktür.Bu dengesiz dağılım, durum Türkiye’nin küresel rekabet gücünü engellemektedir. Türkiye’nin tüm kalkınma planlarında ve strateji ve yatırım programlarında, demiryolu öncelikli bir hale gelmiştir. Bu öncelik 2023 ve 2035 hedeflerinde de aynen korunmuştur.Türkiye, AB Müktesabatı kapsamındaki “Fasıl 14:Taşımacılık”  AB tarafından görüşmeye açılmamasına rağmen, kendi ülkesinin yararını gözeterek adı geçen 14. faslın ve AB’nin gereklerine uygun olarak “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun” u 1 Mayıs 2013 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Bu kanun ulaştırma sisteminin yapısını değiştirerek ve bütünleştirerek  Türkiye’yi 2023 ve 2035 hedeflerine götürecektir. Ayrıca AB’ce  “Fasıl 14:Taşımacılık” görüşmelere açıldığında fasıl ile ilgili görüşmelerin hızlanması da sağlanacaktır.Ulaştırma ve taşımacılık sektöründe yeni hukuki düzenlemelerin getireceği yeni anlayışlar, kısıtlamalar, açılımlarla demiryoluna öncelik verilecek, taşıma türleri arasında belli bir süreç içinde denge sağlanacaktır.Deyim yerindeyse ulaştırma ve taşımacılık sektöründe 1950 yılından itibaren oluşan taşıma türleri arasındaki dengesiz dağılım dengesini bulacaktır.Peki biz ulaştırma ve taşımacılık sektörü olarak yakın gelecekte çıkacak ve uyulması mutlak olacak hukuki düzenlemelerin yaratacağı bu değişimlere hazır mıyız?Biz, geleceğe dönük stratejilerin, projelerin, planların, yatırımların ve insan kaynaklarının, önümüzdeki değişimi dikkate alarak gözden geçirilmesinin  “hayati” önemde olduğunu düşünüyoruz.Ülkemiz mevcut veya planlanmakta olan çok modlu (karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu, boruyolu) uluslararası taşıma yollarının kavşağında yer almakta olup, Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya’yı ve hatta Uzak Doğu’yu birleştiren bir merkez ve bölgesel ve uluslar arası yolların buluştuğu anahtar bir ulaşım terminali konumundadır.Aynı zamanda özellikle Avrupa Birliği ülkeleri için öngörülen Trans Avrupa Ulaşım Şebekelerinin (TEN) doğu kapısını oluşturmaktadır.Türkiye’nin bu coğrafi konumu nedeniyle kıtalar arasındaki doğal köprü olma avantajını lehine kullanabilmesi, geliştirilen alternatif güzergahlar ile rekabet edebilmesi için tüm ulaştırma altyapılarını ve özellikle de demiryolu alt yapısını hızla yenilemeli, gerekli yapısal reformları gerçekleştirmelidir.AB ulaştırma ve taşımacılık türleri ile ilgili olarak uyulması mutlak gerekli olan bazı kararlar aldı.Bu kararlara göre; Taşımacılık türleri arasında rekabet yerine işbirliği olmalıdır. Taşımanın ana aksı demiryolu, denizyolu, içsuyolu olmalı, karayolu kılcal taşımaları yapmalıdır. Her türlü eşya bir kabın (konteyner, palet, bigbag) içine konulmalı, bu kaplarla ve birden fazla ulaşım türü kullanılarak rekabet edilebilir maliyetle taşıma yapılmalıdır. Demiryolu taşımacılık sisteminde yapısal bir değişiklik yapılmalı, demiryolu işletmeciliği kamu ve özel kurumlara açılmalıdır. Ulaştırma ve Taşımacılık sisteminde çalışanların tümü, işi ile ilgili eğitimi almış olmalıdır.Türkiye’nin AB müktesebatı ile ilgili uyum çalışmaları devam ediyor. Tüm taşımacılık ve lojistik firmalarında, mal ve hizmet üreten tüm işletmelerde, limanlar, organize sanayi bölgeleri, üretim ve tüketim yapan her türlü ticari ve sanayi tesislerinde, yapısal, teknolojik, eğitilmiş insan kaynağı, yatırım hedefleri, taşımacılık anlayışı ile ilgili olarak çok yakın gelecekte, çok önemli değişimler yaşanacaktır. Demiryolu ulaşımı, taşımacılığın ana aksı olacaktır. Halen ülkemizde yapılmakta olan demiryolu altyapı yatırımları önümüzdeki 9. Kalkınma Planı (2007-2013) ile devamı olacak ve hazırlıkları tamamlanma aşamasında olan 10. Kalkınma Planı (2014-2018) sürecinde de artarak devam edeceği görülmektedir. Ulaştırma türlerinin teknik ve ekonomik açıdan en uygun yerlerde kullanıldığı dengeli, akılcı ve etkin bir ulaştırma altyapısının oluşturulmasında sistem, bütüncül bir yaklaşımla ele alınacağı; yük taşımalarının demiryollarına kaydırılmasını, önemli limanların lojistik merkezler olarak geliştirilmesini sağlayan, taşıma modlarında güvenliği öne çıkaran politikalar izleneceği vurgulanmaktadır. Demiryolu ve denizyolunun karayolu ile rekabet edebileceği koridorlarda taşıma üstünlüğünü sağlayacak bir yatırım ve işletmecilik anlayışıyla koridor bazında belirli tonaj potansiyelini aşan yüklerin demiryolu ve denizyolu ile taşınması özendirilmesinin yolu açılmaktadır. Yük taşımalarının demiryolu ağırlıklı yapılması ulaştırma sektöründe stratejik bir amaç olarak tespit edilmiştir.Bu doğrultuda demiryolunda özel sektör tren işletmeciliği geliştirilecektir. Yük taşımacılığı özel sektörün işletmecilik avantajlarından yararlanılmak üzere serbestleştirilecek ve TCDD yeniden yapılandırılarak kamu üzerindeki mali yükü sürdürülebilir bir seviyeye çekilecektir. Özel sektörle ortaklıklara gidilerek başta sanayi bölgeleri olmak üzere demiryolu bağlantı hattı yatırımları yapılacak ve araç yatırımları özel sektöre bırakılacaktır.Ulaştırma türlerinin teknik ve ekonomik açıdan en uygun yerlerde kullanıldığı dengeli, akılcı ve etkin bir ulaştırma altyapısının oluşturulmasında sistem, bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Yük taşımalarının demiryollarına kaydırılmasını, önemli limanların lojistik merkezler olarak geliştirilmesini sağlayan, taşıma modlarında güvenliği öne çıkaran politikalar izleneceği belirtilmektedir. Demiryolu ve denizyolunun karayolu ile rekabet edebileceği koridorlarda taşıma üstünlüğünü sağlayacak bir yatırım ve işletmecilik anlayışıyla koridor bazında belirli tonaj potansiyelini aşan yüklerin demiryolu ve denizyolu ile taşınması özendirileceği vurgulanmaktadır. Türkiye’de taşıma türleri arasındaki dengesiz dağılımın giderilmesi, ulaştırma sektörünün yeşil ve temiz bir çevrenin yaratılmasına katkısının sağlanması, ulaştırma sektöründe petrol kullanımın azaltılması, dünya ile rekabet edebilirliğin önünü açacak bir kombine taşımacılık sistemini oluşturulmasının zeminin oluşturulması, kentiçi ve kentlerarası ulaştırmada ana aks olarak raylı sistemlerin kullanılması olmuştur.Bu hedefe ulaşmak için de demiryolu altyapısının çok hızlı bir şekilde standartlara uygun hale getirilmesi çalışmalarına başlanılmıştır. Bu altyapı çalışmalarından amaç, bütünleşik bir Türkiye ulaştırma sistemi oluşturmak, taşıma türleri arasında işbirliği imkanlarını arttırmak, kara taşımalarında uzun mesafede demiryolunu kullanmaktır.Bu bütünleşik yaklaşım, öncelikle demiryolu altyapının standartlarını yükseltecek çalışmalara başlamak olmuşturBiliyoruz ki, ulaştırma sektöründeki temel amaç, ülke ekonomisinin ve sosyal hayatın gereksinimlerine uygun, taşıma türleri arasında dengenin sağlandığı, çağdaş teknoloji ve uluslararası kurallarla uyumlu, çevreye duyarlı, ekonomik ve güvenli taşımacılığın yapıldığı bir ulaştırma altyapısının zamanında oluşturulmasıdır. Ulaştırma alt sektörlerinin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte çalışması ve çok modlu taşımacılık sistemlerinin yaygınlaştırılması esastır.Türkiye’nin ulaştırma sektörüne olan bu yaklaşımı önümüzdeki süreçteki önemli değişimlerin de habercisidir.Yaşar ROTA

Etiketler :