Alstom’un hedefi sürdürülebilir mobilite

Alstom’un hedefi sürdürülebilir mobilite

Tüm dünyada mobiliteye rağbet artıyor. Alstom, çözümlerinin ve faaliyetlerinin enerji verimliliği açısından kendisine koyduğu hedefler doğrultusunda 2015 yılından beri, 2020 yılına kadar taşımacılık çözümlerinin enerji tüketiminde yüzde 20 (2014 seviyelerine göre) ve faaliyetlerinin enerji yoğunluğunda yüzde 10 oranında bir düşüş gerçekleştirmek için çalışıyor. Hedeflerini yerine getirmek için çalışan Alstom, son yıllarda yaptığı çeşitli yeniliklerle, komponent ve teknolojiden altyapıya, trenlerden hizmetl

Demografik tahminlere göre, dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9,7 milyarı bulması ve bu nüfusun  yüzde 70’inin kentsel bölgelerde yaşaması bekleniyor. Buna paralel olarak, yıllık kentsel ulaşım emisyonlarının iki katına çıkması ve yaklaşık 1 milyar ton karbondioksit (CO2) olması öngörülüyor. Bu nedenle kamu kuruluşları, ulaşımın çevresel etkisi hakkında her zamankinden daha fazla endişeli.     

2015 Aralık ayında, Paris’te, 195 ülkenin “ilk evrensel iklim anlaşması” olan Paris Anlaşması’nı kabul ettiği BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP21) benimsenen +2°C iklim değişikliği hedefine ulaşılması için, en düşük karbon oranına sahip taşımacılık yöntemlerinin desteklenmesi gerekiyor.

EN YEŞİL KENTSEL ULAŞIM TÜRLERİNDEN BİRİ TRAMVAY

Karbon oranlarını azaltma mücadelesine katkıda bulunan en önemli aktör ise demiryolu taşımacılığı. Alstom’un, düşük karbonlu stratejilerde uzman danışmanlık firması Carbone 4 ile ortaklaşa yürüttüğü çalışmada, en yeşil kentsel ulaşım türlerinden birinin tramvay olduğu belirtiliyor.

ALSTOM’UN ENERJİ TÜKETİMİNİ AZALTMA HEDEFİ

Yenilikçi, verimli ve çevre dostu demiryolu çözümleri tasarlayan ve üreten, ulaşım sistemlerinde “sürdürülebilirlik”  kavramının ön planda olmasına her zaman katkı sağlayan Alstom, 2015 yılında, ürettiği ulaştırma çözümlerinin enerji tüketimini yüzde 20 oranında azaltmayı ve 2020 yılına kadar faaliyetlerinin enerji yoğunluğunu yüzde 10 oranında düşürmeyi hedeflediğini açıkladı.

DEMİRYOLUNDA DAHA YÜKSEK VERİM, DAHA AZ CO2

Dünya genelindeki yolcuların ve yüklerin yüzde 8’ini taşıyan demiryolu ulaşımı, enerjiyle ilgili dolaylı emisyonlar dahil, ulaşımın yarattığı CO2 emisyonlarının yüzde 3,6’sına neden oluyor[1].

Demiryolu ulaşımı; toplu taşımanın verimliliğini ve frenleme yoluyla enerji geri kazanımını sağlayan, aynı zamanda verimli elektrikli cer gücünün avantajlarını kullanarak enerji açısından en yüksek tasarrufu elde eden ulaştırma yöntemlerinden biri. Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarında devam eden gelişmeler, demiryolu sektörünün çevresel faydalarının daha da artacağını gösteriyor.

KARBONDİOKSİT SALIMINDA TRAMVAY VE METROBÜS KARŞILAŞTIRMASI

Alstom ve Carbone 4 tarafından yürütülen bir araştırmada da bildirildiği gibi tramvay, kesinlikle en yeşil kentsel ulaşım türlerinden biri[2]. Araştırma raporunda, tramvay ve metrobüs sistemlerinin karbon oranları karşılaştırılıyor. Böylece her iki sistemin imalatı, işletimi ve bakımı dahil olmak üzere tüm ömürleri boyunca karşılaştırmalı performansları daha iyi görülebiliyor. Belçika’da işletmede olan 10 km uzunluğunda tipik bir hat üzerinde gerçekleştirilen analiz; bir tramvay sisteminin, eşdeğer taşıma kapasitesi için ve 30 yıllık kullanım ömrü boyunca, dizel otobüslerle işletilen bir metrobüs sisteminin yarısı kadar, hibrit otobüslerle işletilen bir metrobüs sisteminden ise yüzde 30 daha az CO2 yaydığını ortaya koyuyor.

Dizel egzozdan çıkan parçacıklar ve kara taşımacılığından kaynaklanan diğer emisyonlar, dünya genelinde büyük kentlerdeki kötü hava kalitesinin başlıca sorumluları. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2016 yılında yayımlanan son verilere göre, hava kirliliğinin gözlendiği kentsel alanlarda yaşayan insanların yüzde 80’inden fazlası, WHO sınır değerlerinin altında hava kalitesi düzeylerine maruz kalıyor[3].

Demiryolu taşımacılığına öncelik verilmesi, ulaşım sektörünün şehirlerde hava kirliliğine sebep olma oranını önemli ölçüde azaltacaktır.

Demiryolu, alan kullanımı açısından en verimli taşıma yöntemi. Dünya genelinde karayolu altyapısı, demiryolu altyapısından 37 kat daha fazla arazi kullanmasına rağmen, sadece 3,5 kat daha fazla taşıma kapasitesine sahip.[4] Örneğin, bir tramvay aracı, ortalama olarak bir otobüs şeridinden daha dar olan bir demiryolu hattında yer almasına rağmen, bir otobüsten iki veya üç kat daha yüksek taşıma kapasitesi sunuyor.  

ALSTOM’UN İNOVASYONLARI İLE ÇEVRECİ ULAŞIM

Alstom, ulaşım sistemlerinin esnek, çevre dostu, güvenli, bağlantılı ve erişilebilir olması gerektiğine inanıyor. Şirket, yüksek enerji maliyetini düşürmeye çalışarak, en çevreci taşıma şekli olan demiryolunun itibarını artırmak ve taşımacılığın karbon oranını azaltmak için gayret ediyor.

Alstom, çözümlerinin ve faaliyetlerinin enerji verimliliği açısından kendisine koyduğu hedefler doğrultusunda 2015 yılından beri,  2020 yılına kadar taşımacılık çözümlerinin enerji tüketiminde yüzde 20 (2014 seviyelerine göre) [5] ve faaliyetlerinin enerji yoğunluğunda yüzde 10 oranında bir düşüş gerçekleştirmek için çalışıyor.

Hedeflerini yerine getirmek için çalışan Alstom, son yıllarda yaptığı çeşitli yeniliklerle, komponent ve teknolojiden altyapıya, trenlerden hizmetlere kadar çok çeşitli çözümlerinde, buna ilave olarak tam entegre mobilite çözümlerinde, enerji tüketimini yüzde 20’ye kadar düşürmeyi başardı.

2016 yılı Eylül ayında Alstom, gelecek altı yıl için “Dünya ve Avrupa Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksleri’ne (DJSI)” dahil edildi.

1-ALSTOM ÇÖZÜMLERİNDE -YÜZDE 20 ENERJİ TÜKETİMİ

-Enerji performansları izleniyor

Tren ve sistem çözümlerinde enerji performansı için hedefler belirleyen ilk üretici firma olarak Alstom, temel performans göstergesi sayesinde enerji performansını anahtar performans göstergeleri ile izleyebiliyor.

ALSTOM, PORTFÖYÜNÜN GENEL ENERJİ TÜKETİMİNİ YÜZDE 7 ORANINDA DÜŞÜRDÜ

Gösterge, “referans çözümler” adı verilen standart tren ürünlerinden ve 1 milyar euro üstü satış değerindeki projelerden sağlanan enerji tüketimi tasarruflarının ağırlıklı ortalamasına dayalı olarak, genel portföy enerji tüketimindeki azalma oranını derliyor. Geçen yıldan beri Alstom, portföyünün genel enerji tüketimini yüzde 7 oranında düşürdü.

-Enerji verimliliği için inovasyon yapıyor

Bugün itibarıyla Alstom, enerji tüketimini daha da düşürmek için çalışıyor. Firma, dört temel alandan oluşan yoğun bir inovasyon programı uyguluyor:

-Amaca uygun tasarım: İstenen seviyelere ulaşmak için kompozit malzemeler kullanarak ve parçaları yeniden tasarlayarak ağırlığın azaltılması, aerodinamik sürüklemenin azaltılması, enerji tasarruflu konfor teçhizatı (aydınlatma, ısıtma ve klima) daha verimli cer sistemleri (elektrikli veya dizel) dâhil olmak üzere yapılan amaca uygun tasarımlar

-Enerji üretimi ve geri kazanımı: Kayıpları en aza indirgeyecek, yeniden kullanımı en üst düzeye çıkaracak ve işletme giderlerinin enerji kısmını, örneğin gelişmiş yüzde 100 elektrik freniyle daha da azaltacak çözümler

-Enerji depolama: Özerkliği artıracak, pik talepleri düşürecek ve ilave geri kazanım kabiliyetleri sağlayacak enerji depolama imkanı

-Enerji yönetim sistemi: Toplam yaşam döngüsü maliyetini düşürmek için enerji varlıklarının optimize edilmesi (örneğin, yolcusuz işletme sırasında optimize edilmiş uyku modları gibi enerji yönetim sistemi)

Kendini kanıtlamış teknolojilerin yeni mobilite çözümlerine dahil edilmesiyle ve yeni teknolojiler, yeni trenler ve ilgili hizmetlerin geliştirilmesiyle, sektörde daha fazla ilerleme sağlanması bekleniyor.

Alstom, trenlerin ve demiryolu sistemlerinin enerji verimliliğini yükseltmek ve yarının sürdürülebilir taşımacılık şekillerini oluşturmak amacıyla Fransa, Brezilya, İrlanda, İspanya gibi pek çok ülkede kullanıcılarıyla işbirliği programları oluşturdu.

2-ALSTOM TESİSLERİ İÇİN ENERJİ YOĞUNLUĞUNUN YÜZDE 10’U

Su, atık ve enerji yönetimi dahil olmak üzere çevre yönetimi açısından önceliklerini belirleyen Alstom’un faaliyetlerinin enerji yoğunluğu, çalışılan saat başına izleniyor. Alstom, 2014 yılından 2015 yılına kadar faaliyetlerinin enerji yoğunluğunu yüzde 2,3 oranında azaltarak önemli bir başarı gösterdi.

SIFIR KARBON EMİSYON GARANTİLİ VE DOĞA DOSTU ELEKTRİK SAĞLANIYOR

Alstom, tesislerinde yeşil enerji kullanımını da giderek arttırıyor. Belçika’daki Alstom üretim tesislerinde sıfır karbon emisyon garantili ve doğa dostu elektrik sağlanıyor. Fransa ve Almanya’daki sahalarda tüketilen enerjide de en az yüzde 30 oranında yenilenebilir ve onaylı bir içerik mevcut. Bu durum, 2017 yılından itibaren, Fransa’da yüzde 40’a ulaşacak şekilde, diğer birimlere de genişletilecek. 2016 yılının Haziran ayında İtalya’da, NTV için yüksek hızlı AGV trenlerinin önleyici ve düzeltici bakımlarından sorumlu bir bakım merkezi olan Nola sahası, enerji yönetim sistemleri ile ilgili uluslararası UNI CEI EN ISO 50001 standartlarına uygunluk belgesi aldı.

2016 yılı Mart ayında Alstom, Güney Afrika’daki ortak girişimi Gibela vasıtasıyla, Güney Afrika Raylı Yolcu Taşımacılığı Kuruluşu (PRASA) için 580 adet banliyö treni[6] üretmek üzere Güney Afrika’da yeni bir üretim tesisinin yapımına başladı. 60 bin m2 alana sahip tesis 18 ayda tamamlandı. Önümüzdeki 10 yılda 3 bin 480 adet vagon teslim edecek tesis, yeşil yapım ilkeleri doğrultusunda ve ilgili tüm çevre mevzuatına uyularak ve küresel çevre meseleleri göz önünde bulundurularak tasarlandı.

Alstom, 2020 yılı Çevre, Sağlık ve Güvenlik (ÇSG) vizyonu ışığında, Gibela-Rail tam faal olduğunda ISO 14001 standardına uygun bir çevre yönetim sistemi geliştirip uygulamayı taahhüt etti. Tesisin inşa edilmesi için gereken tüm çevre izinleri ve ruhsatlar alındı. Koruma altındaki bitkileri korumak için bitki kurtarma ve relokasyon çalışmaları başarılı bir şekilde gerçekleştirildi; Alstom’un ‘Çevre Direktörü’ tarafından gerçekleştirilen çevresel tasarım kontrolü yüzde 87 puanla sonuçlandı. Bu da, tesisin verimliliği ve sürdürülebilirliği konusunda güvence veriyor.

[1] Kaynak: UIC

[2] Alstom sponsorluğunda yapılan « Tramvay mı, Metrobüs mü, hangisi daha yeşil ? » adlı Carbone 4 çalışmasında, tramvay ve metrobüs sistemlerinin emisyonlarına odaklanılmıştır. 

[3] Günümüzde 103 ülkeden 3000 şehri kapsayan WHO Global Ambient (dış) hava kirliliği veri tabanından alınan analiz

[4] Kaynak: UIC

[5] Tren, tren tipine ve çalışma şartlarına bağlı olarak 9 ile 50 Wh/KM/yolcu arasında enerji tüketir.

[6] 600 adet X’Trapolis Mega banliyö treni sözleşmesinin Gibela’ya verilmesi. İlk 20 tren Brezilya’da Lapa’daki Alstom fabrikasında üretilmekle birlikte, diğer 580 tren, Güney Afrika’da yeni inşa edilen tesiste üretilecektir.

Etiketler :