“LOJİSTİK BİR DEVLET POLİTİKASI HALİNE GETİRİLMELİ”

“LOJİSTİK BİR DEVLET POLİTİKASI HALİNE GETİRİLMELİ”

“Nasıl ki 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefi devlet politikası haline geldi

“Nasıl ki 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefi devlet politikası haline geldi. Lojistik Master Plan’ın da Yüksek Planlama Kurulu ve Bakanlar Kurulu’ndan geçerek devlet politikası haline gelmesi lazım ve devlet desteğinin sağlanması gerekiyor. Aksi takdirde büyük şirketler buraya gelecek, küçükleri yutacak ve sonra Türkiye’deki oyuncuların hepsi yabancı şirket olarak kalacak. Bizler kaybolup gideceğiz.” 

Sabay Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aymen, aynı zamanda Akdeniz İhracatçılar Birliği Başkanlığı ve TİM Denetim Kurulu üyeliği görevlerini de yürütüyor.

ÖZEL HABER - Sabay Lojistik, bu yıl kuruluşunun 30. yılını kutluyor. 1984 yılında Sabay Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aymen’in babası (Haluk Aymen) tarafından kuruluyor. 30 önce lokal bir forwarding firması olarak kurulan Sabay Lojistik, şu an sektörün en önemli firmaları arasında yer alıyor. Bülent Aymen, Sabay Lojistik kurulduktan bir yıl sonra şirkette aktif olarak çalışmaya başlıyor. Babasının sağlık problemleri üzerine Sabay’ın ve hali hazırda Türkiye’nin en eski ve en büyük “Meyan Kökü” üreticisi ve ihracatçısı olan Cemay Dış Ticaret’in yönetimini Bülent Aymen alıyor. “Ben şirketi sıfırdan aldım” diyen Bülent Aymen, İskenderun Limanı ve Irak arasında transit taşımacılığın yoğun olduğu o yıllarda gemi acenteliği ve transit nakliyat işine yoğunlaşıyor.

1998 YILINDA İSTANBUL OFİSİNİ KURDU

1998 yılında İskenderun ve Mersin’den sonra İstanbul ofisini açtıklarını belirten Bülent Aymen daha sonra şirketin merkezini de İstanbul’a taşıyor. Sabay Lojistik, ilk etapta İstanbul Atatürk Havalimanı ve İzmir ofislerini devreye alarak bugün havayolu, denizyolu, karayolu, konteyner ve proje taşımacılığında Türkiye’nin önemli firmaları arasına yer alıyor. Türkiye’nin ve dünyanın önemli markalarına hizmet veren Sabay Lojistik, 30 yıl içinde hiç filo kurmuyor, forwarding hizmeti veriyor. Aynı zamanda gemi acenteliği ve gemi kiralama faaliyetlerine de devam eden Sabay, 2011 yılında yeniden bir yapılandırmaya gidiyor ve Sabay Lojistik, sadece lojistikle ilgilenirken, Sabay Denizcilik de gemi acenteliği ve gemi kiralama ile ilgili faaliyetleri yerine getiriyor.

TÜM MODLARI MÜŞTERİLERİN AYAĞINA GETİRİYORUZ”

2008 yılında Sabay, gemi satın almaya başlıyor ve iki yıl içinde filosuna üç tane gemi katıyor. Bunlar dökme yük gemilerinden oluşuyor. Ancak bütün dünyayı kasıp kavuran global ekonomik kriz, Sabay’ı da etkiliyor. Özellikle deniz taşımacılığında navlunların düşmesi ile Sabay, gemileri elinden çıkartıyor. Bülent Aymen, şu an ellerinde gemi olmadığını ama gemi ihtiyacı olan müşterilerine gemi kiralama hizmetlerinin devam ettiğini ifade ediyor. 30 yıllık taşımacılık birikimi ile müşterilerinin taleplerini yerine getirdiklerini anlatan Aymen, müşterilerine tüm modlarda hizmet verdiklerini, yani tüm modları müşterilerinin ayağına getirdiklerini vurguluyor.

“HEM TÜRKİYE’DE HEM DE YURTDIŞINDA İYİ BİLİNEN BİR İSMİMİZ BULUNUYOR”

“30 yıl önce neredeydiniz, şu an hangi noktaya geldiniz?” şeklindeki sorumuzu ise Aymen şöyle cevaplandırıyor: “30 yıl önce lokal bir Anadolu şirketiyken bugün Türkiye’de 5 tane ofisi olan hatırı sayılır bir şirket haline geldik. Dünyanın her yerinde acentemiz ve network ağımız var. Hem Türkiye’de hem de yurtdışında iyi bilinen bir ismimiz bulunuyor.”

“UZAKDOĞU’YA KONSANTRE OLDUK”

“Son 7-8 yıldır ağırlıklı olarak Uzakdoğu’ya konsantre olduk. 4 yıldır her hafta Uzakdoğu’dan hava konsol ve parsiyel konteyner servisimiz var. Dünyanın her yerine servis hizmeti veriyoruz. Yaptığım servislerin yüzde 40’ını Uzakdoğu’ya, yüzde 60’ını ise Avrupa, Ortadoğu ve ABD’ye yapıyoruz. 30 yıl içinde bayağı büyüdük ama benim koymuş olduğum vizyon çerçevesindeki hedeflere halen daha gelmedik” diyen Aymen, bir şirketin 30 yıl içinde global bir şirket haline gelmesi gerektiğini, kendilerinin bu hedefin biraz gerisinde olduğunu söylüyor.

“BÜYÜK YABANCI ŞİRKETLER ÇOK FAZLA BÜYÜYOR VE KÜÇÜK TÜRK ŞİRKETLERİNİ YAVAŞ YAVAŞ İÇİNE ALIYOR”

Hedefinde güçlü bir şirket ile ortaklık yapmak bulunduğunu vurgulayan Aymen, Türkiye forwarding sektörünün bugünün şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’de forwarder sektörü artık İspanya ve İtalya dışındaki (hale aile şirketleri ağırlıkta) Amerika ve Avrupa’nın 20-30 yıl evvel geçirdiği evreyi yaşıyor. Büyük yabancı şirketler çok fazla büyüyor ve küçük Türk şirketlerini yavaş yavaş içine alıyor. Rekabet edemeyen Türk şirketleri büyüyemediği için küçülmek ya da bir şekilde şirketini satmak veya kapatmak zorunda kalıyor. Şu anda da forwarding sektöründe büyük şirketler öldürücü bir rekabete girdiler. Güçlü finansal yapılarıyla ve dünyanın her yerinde olan ağları ve güçlü alım yapma avantajları sayesinde fiyat rekabetinde öne çıkıyorlar. Onlarla fiyat ve vade yapma konusunda rekabet yapma şansımız gittikçe azalmaya başladı. Bu da bizi gerçekten çok yoruyor. Bu durum kendi içimizdeki finansal yapımızı çok zorluyor. Bu konuda bir sıkıntı var. Ama serbest piyasası ekonomisi içinde buna dur diyebilmek mümkün değil elbette. Ancak bu rekabet şartlarına ayak uydurabilmemiz için bizim bir şekilde kendimizi yenilememiz lazım. Biraz daha güçbirliği yapmak gerekiyor.”

GÜÇBİRLİĞİ ŞART!

Aymen, Sabay’ın, Antwerp’deki acentesinin geçmişte Türkiye’dekine benzer bir sorunla karşılaştığında yapılan güçbirliği örneğini şöyle anlatıyor: “Antwerp büyük firmalarla rekabet sorunu yaşıyor. Bunun üzerine 10 tane lokal firma birleşiyor ve alımlarını tek bir yerden yapıyorlar. Yani konteyner hat alımlarını bir tek firma üzerinden yapmaya başlıyorlar. Her birinin 1000’er konteynerı varsa 10 tane firmanın 10 bin konteyneri oluyor. 10 bin konteyner için alım yapıyorlar. O zaman daha düşük fiyatta alım yapabiliyorlar. Sektör içinde böyle bir oluşumu, böyle bir güçbirliğini sağlayabilmemiz lazım. Herkes işini yapsın ama büyük firmalara karşı güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde herkes küçük küçük kalır ve yok almaya mahkum olur. Çünkü büyükler yatırım da yapıyorlar. Türkiye’nin her yerinde müşteri artık paket servis alıyor. İnsanlar diyor ki, ‘ben senin malını alırım, malını getiririm, depolarım, paket değiştiririm, gümrüklemesini yaparım, son final noktasına gönderirim’ diyor yani 3. ve 4. parti lojistik yapıyorlar. Bizden daha öndeler ve rekabet şansımız gittikçe zorlaşıyor.”

TÜRKİYE’DE İŞBİRLİĞİ KÜLTÜRÜ YOK DEMEK DOĞRU DEĞİL!

‘Türkiye’de işbirliği kültürü yok’ demenin doğru olmadığını belirten Aymen, birilerinin önderlik etmesi gerektiğini kaydetti. Kendileri gibi benzer düşüncede olan birçok firmanın olduğuna inandığını ifade eden Aymen, “Hiç kimse kalkıp kendisini ön plana çıkarmıyor. Mesela İskenderun Limanı’nın özelleştirilmesi sürecinde limana teklif için bir oluşuma önderlik yaptım. İhalede belli bir noktaya kadar geldik ve sonra çekilmek zorunda kaldık” diyor.

“500 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFİNİN ALTI DOLDURULMUŞTU”

Aynı zamanda Akdeniz İhracatçılar Birliği Başkanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Denetim Kurulu üyeliği görevlerini yürüten Aymen, Türkiye’nin 2023’teki 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşıp ulaşamayacağına ilişkin ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Yapacağım dediğiniz bir şey için bir hedef koymanız ve sonra da bu hedeflerin altını doldurmanız lazım. 500 milyar dolar ihracat hedefinin altı doldurulmuştu. 26 sektörde ihracat rakamları ve üç yılda bir kırılımlarla revize edilen bir hedefti bu. Dünya ekonomisi içinde bir takım sekteler ve Türkiye içinde bir takım problemler yaşanmamış olsaydı çok rahat bir şekilde bu hedefe ulaşırız diyecektim ama yine de 2023’te en azından buna yakın bir rakam olacaktır. Bütün herkes, ihracatçılar bu hedefe ulaşmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Mayıs ayı ihracatı Cumhuriyet tarihinin bir rekoruydu, hem artış, hem de toplam rakam olarak. Bu hedefe herkes kitlenmiş durumda. Hükümette gerek yeni pazarların bulunmasında gerekse dış pazarlardaki tanıtım faaliyetlerinde destek de veriyor. İhracatta tabi ki artış olacak. Ancak 2008 krizini kimse öngöremezdi. Yurtiçinde 17 Aralık’ı kimse öngöremezdi. Bir takım şeyler var, bunlar direkt ihracatı etkiliyor. Öte yandan kim bilebilirdi ki Mısır’da problem çıkacak, Irak’ta problem çıkacak, Libya’da problem çıkacak, Suriye’de problem çıkacak. Bu hedefi koyduğumuzda güllük gülistanlıktı her şey. Bahsettiğim bu yerler bizim en önemli pazarlarımızdı. Hem siyasi hem de ekonomik ilişki içinde olduğumuz pazarlardı. Bu pazarlarda tamamıyla pazar kaybına yol açtık. Hala daha bir düzelme yok. Hedefe ulaşacağımız ama önümüze bir takım bariyerler çıkıyor, o bariyerleri de atlatmamız lazım.”

“BİZİM YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMA MUHTEMELEN DE MASTER PLAN ÇALIŞMASINA KAYNAK ÇALIŞMA OLACAKTIR”

TİM bünyesindeki Lojistik Konseyi’ne başkanlık da eden Bülent Aymen, Ekonomi Bakanlığı’nın ve sektörün sivil toplum örgütlerinin de desteği ile bir Lojistik Master Plan çalışması yapılması için faaliyette bulunmuştu. TİM Lojistik Konseyi, geçtiğimiz yıllarda Türkiye Lojistik Master Planı Strateji Belgesi’ni hazırlamıştı ancak Master Plan hazırlanması konusunda ilerleme kaydedilememişti. Çünkü lojistik dört bakanlığında sorumluk alanına giriyordu. TİM Lojistik Konseyi’nin Lojistik Master Plan hazırlama hedefine ulaşması konusunda bir gelişmenin olmadığını söyleyen Aymen, geçtiğimiz yıl sorumluluk alanına lojistik giren dört bakanlığın bir araya gelerek Lojistik Master Plan hazırlanması konusunu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na devrettiğini belirtti. Doğru bir Lojistik Master Planı’nın ivedilikle yapılması gerektiğini ifade eden Aymen, “Aksi taktirde Türkiye’de lojistik sektörünün gelişmesi mümkün değil. Şu an yatırımcı sadece el yordamı ile ve kendi çabasıyla bir takım dağınık yatırımlar yapıyor. Bunun toplanması ve merkeziyetçi bir planın ortaya konması lazım. Bakanlığın bu plan çerçevesinde çalışmaları yönlendirmesi lazım. Böyle bir çalışmanın Ulaştırma, Denizcilik Bakanlığı olmadan yapılması mümkün değil. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın mutlaka içinde olması lazım. Ama herkesten görüş alarak bu çalışma yapılmalı. Bizim yaptığımız çalışma muhtemelen de Master Plan çalışmasına kaynak çalışma olacaktır diye düşünüyorum. Bizim yaptığım çalışma Master Plan’a dayanak teşkil edecek çok başarılı bir çalışma” diye konuşuyor.

“DİLİMDE PELESENK OLDU AMA LOJİSTİK MASTER PLANI’NIN YAPILMASI İÇİN BİR AN ÖNCE ÇALIŞMAYA BAŞLANMASI GEREKİYOR”

“Hükümetin lojistiği bir devlet politikası haline getirmesi lazım” diyen Aymen şöyle devam ediyor: “Nasıl ki 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefi devlet politikası haline geldi. Master Plan’ın da devlet politikası haline gelmesi lazım ve devletin de desteklemesi lazım. Aksi takdirde büyük şirketler buraya gelecek, küçükleri yutacak ve sonra Türkiye’deki oyuncuların hepsi yabancı şirket olarak kalacak. Bizler kaybolup gideceğiz. Bunun için bizlerin yatırımının önünün açılması ve bizlerin de desteklenmesi lazım. Yatırım desteğine ihtiyacı var. Nasıl destekten bahsediyorum? Şöyle ki, Master Plan hazırlanacak, Master Plan’da lojistik merkezler belli olacak. Bizler de oralarda büyümeyi hedefleyeceğiz. Bu konuda destek diyorum. Lojistik Master Planı’nın yapılması için bir an önce çalışmaya başlanması gerekiyor.”

Etiketler :