Lojistik ve taşımacılık trendleri 2019 açıklandı

Lojistik ve taşımacılık trendleri 2019 açıklandı

Denetim, danışmanlık ve vergi hizmetleri alanında çözümler üreten PwC’nin her yıl gerçekleştirdiği Küresel CEO Araştırması’nın kapsamında değerlendirilen Lojistik ve Taşımacılık Trendleri-2019 sonuçları açıklandı. PwC’nin araştırmasına göre lojistik ve taşımacılık sektöründeki trendler şöyle: 

SON HIZ İNOVASYON

Yeni teknolojiler, otomatik planlama ve çizelgeleme, birden fazla nakliyeci için teslimatların birleştirilmesi, talep üzerine gerçekleştirilen taşımacılık faaliyetleri ve taşıyıcı bazlı veri analitiği gibi çeşitli lojistik hizmetlerine odaklanıyor. Ve bu alana yapılan yatırımlar bile tek başına söz konusu değişimin çapını ve hızını göstermek için yeterli... 

İnovasyonun hızı ve beraberinde getirdiği belirsizlikler - yeni rekabet tehditleri dâhil - taşımacılık ve lojistik (T&L) CEO’larının yakın gelecek hakkında neden çok da umutlu olmadıklarını açıklıyor. PwC’nin 22. Küresel Yıllık CEO Araştırması, T&L CEO’larının gelecek 12 ay için kendi şirketlerinin gelir artışına duydukları güvenin son beş yılın en düşük seviyesinde olduğunu ve sadece yüzde 29’unun ‘oldukça güvenli’ olduğunu ortaya koyuyor. 2017’de bu oran yüzde 45’idi. 

YENİ BLOKZİNCİR ve YAPAY ZEKA (AI) TEKNOLOJİLERİNDEN BEKLENTİLER

Blokzincir, taşımacılık ve lojistik sektörü için göreceli olarak olgunlaşma sürecinde olan, bununla birlikte kayda değer potansiyele de sahip bir teknoloji. Lojistik alanında dar boğazlar genellikle şeffaflık eksikliği ve bürokrasiden kaynaklanıyor. Blokzincir söz konusu engellerin çoğunu ortadan kaldırma potansiyeline sahip; ürünlerin depodan müşteriye hareketini takip eden şifreli bir dijital kayıt görevi görebiliyor, gönderilen ürünler teslimata doğru yol aldıkça dokümantasyon ile sevkiyatlar arasında doğrudan bağlantı kurabiliyor. 

En büyük etkisi, son aşamaya gelen teslimatlardaki verimsizliği azaltarak getiri oranı oldukça düşük ve yönetmesi maliyetli olan bir T&L alanında kâr marjlarını yükseltmede görülebilir. 

T&L şirketleri ayrıca, yapay zekânın (AI) kullanımını da göz önünde bulundurmalı; AI sayesinde kendilerini rekabetten farklılaştırabilir, daha iyi hizmetler sunabilir, maliyetleri azaltabilir ve günlük operasyonları iyileştirebilirler. Örneğin filo yönetimi, kamyonların, gemilerin ve uçakların içinde bulunan ve yakıt tüketimini takip eden, benzin ve gaz tüketimini azaltma yolları öneren sensörlerin, maliyetli ve zaman kaybettiren büyük çaplı arızalar ortaya çıkmadan önce proaktif bakım faaliyetleri öneren programların kullanımı ile büyük oranda iyileştirilebilir. 

AI programlama açısından, talebi öngörmek ve teslimatları en uygun (optimal) seviyede organize edip doğru teslimat sürelerini taahhüt etmek için filo sensörü ağlarından yararlanabilir. Bu da, dinamik fiyatlandırma olasılığını ortaya çıkarır. Seyahat şirketlerinin her bir bilet için fiyatı talebe göre belirleyerek mümkün olan en yüksek geliri hedeflemeleri gibi, T&L şirketleri de teslim alma, sevkiyat ve teslim etme hacim ve süreçlerini dikkate alarak, belirli zaman dilimlerine göre daha yüksek bir fiyat belirleyebilirler. 

TEKNOLOJİNİN İŞGÜCÜ STRATEJİLERİ ÜZERİNDE ETKİSİ

Dijital araçlar ile performans ve sonuçları iyileştirme değerlendirmeleri genellikle teknolojinin, şirketin teknik olmayan bölümlerinde - örneğin iş gücünü kullanma şekli - pozitif ve harekete geçirici etkiye sebep olur. Teknolojinin şirketlerin sevkiyatlarını takip etmelerini ve bir araya getirmelerini sağlaması gibi T&L şirketleri de çalışanlar için esnek çalışma programları geliştirmek için lokasyona göre arz ve talep verilerini daha sağlıklı kullanabilirler. 

Gelecekte, yenilikçi teknoloji fikirlerine sahip startup’lar ile kurumsal T&L şirketlerini bir araya getiren ortaklık ve birleşmeler özellikle, hem operasyon hem de müşterilere sunulan hizmetleri iyileştirmek için ileri teknolojiyi uygulamada yeni yöntemler geliştiren yetenekleri işe almak için olağan hale gelebilir. Bu teknoloji meraklısı çalışanlara duyulan ihtiyaç, araştırmamıza katılan CEO’lar tarafından açıkça kabul ediliyor. Katılımcıların yüzde 55’i, bu beceri eksikliği sebebiyle yenilikler geliştiremedikleri konusunda ‘oldukça endişeli’. Yüzde 53’ü beceri eksikliğinin büyüme hedeflerini yakalayamamalarına sebep olduğunu, yüzde 49’u ise pazar fırsatlarını değerlendirmelerini engellediğini belirtiyor. 

T&L CEO’LARI İÇİN İŞ ORTAKLIKLARI ile ŞİRKET BİRLEŞME ve SATINALMALARI DÜŞÜK BİR ÖNCELİK

Ancak bu görüşler henüz teknoloji firmaları ve T&L şirketleri arasında yoğun bir birleşme, satınalma veya iş ortaklığı faaliyetlerine sebep olmuyor. Söz konusu faaliyetler sektörde birbirleriyle doğrudan rekabet eden firmalar arasında ise neredeyse hiç gerçekleşmiyor. Aslına bakılırsa katılımcıların sadece yüzde 37’si herhangi bir stratejik ortaklık veya iş ortaklığı kurmayı hedefliyor ve yüzde 26’sı girişimciler veya startup’lar ile işbirliğine gitmeyi hedefliyor. 

T&L sektörü yöneticileri, yeni rekabetin ortaya çıktığı ve yeni teknolojilerin taşımacılık ve lojistik sektörünün lojistik kısmını etkilediği bir ortamda hayatta kalabilmek için yeni stratejileri uygulamaya son yıllarda olduğundan daha açık olmalı. Operasyonların nasıl oluşturulduğu ve yönetildiği, yaratıcı kullanım ve yaklaşımlar için dijital teknolojilerin uygulanma şekli ve iş gücünün nasıl işe alındığı ve görevlendirildiği dâhil olmak üzere her şey değişiyor. T&L sektörü genellikle teknolojik çevikliği veya yeniden icat etmeye yatkınlığı ile bilinmemekle birlikte, günümüzde T&L şirketleri alışılageldik iş yapış yöntemlerine çok fazla bel bağlamamalı…

Konuyla ilgili PwC Tedarik Zinciri Yönetimi Hizmetlerinden Sorumlu Direktör Dr. İsmail Karakış şu değerlendirmeyi yaptı: Küresel T&L yöneticilerinin gelir artışı kaygıları doğrultusunda Türkiye’deki T&L sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin de geleceğe yönelik büyümeyi sağlayacak stratejilerini gözden geçirmeleri kritik öneme sahip oluyor. Büyümeyi ve kârlılığı sürdürülebilir kılmak için gerçekleştirilecek strateji geliştirme faaliyetleri kapsamında, şirketlerin pazardaki konumlarını ve hizmet derinliklerini coğrafi kapsam ile kalibre edip rekabet ve yetkinlikleri göz önünde bulundurarak pazarda “kazanan” pozisyonunda olduklarından emin olmaları gerekiyor. Bununla birlikte, bu stratejiler ile uyumlu, yeni nesil teknolojiler ile desteklenmiş, müşteri taleplerine göre sürekli gelişme gösteren bir operasyonel mükemmellik seviyesini yakalamaları; Türk şirketlerinin küresel ölçekte müşterileri için “güvenilir bir iş ortağı” olmaları için diğer bir kritik konu olarak karşımıza çıkıyor.

Etiketler :