Dış Ticaret ve Lojistiğin Yapısı Hızlı Değişiyor

Günlük yaşamımızda en hızlı değişen ve gelişen operasyonların başında dış ticaret ve lojistik operasyonları yer almaktadır. Bu nedenle yeniliklere en hızlı ayak uydurmak durumunda olan kamu otoritelerinden birisi de gümrük idareleridir. 

Bizans’tan Osmanlı’ya kadar tek taşıma modu olan denizyolu ile ithal ürünler taşındığından, bunlardan “Rıhtım Resmi” adlı bir dolaylı vergi alınırdı. 1970’lerde karayolu ve havayolu taşımacılığı kendini göstermeye başladığında doğal olarak deniz limanlarında değil, havaalanlarında veya karayolu araçları için dizayn edilmiş sundurmalarda (şimdiki adıyla geçici depolama yerlerinde) ithal ve ihraç ürünler depolanmaya başlandı. Bu eşyalarla ilgili gümrük beyannameleri düzenlendiğinde, zamanının muayene memurları, “ne yani şimdi? Bu eşya ile ilgili olarak ‘Rıhtım Resmi’ tahakkuk ettirmeyecek miyiz?” diye duraksamaya düşmüştü. Ama merkezi idarenin de yönlendirmesi ile kısa süre içinde yeni durumlara adaptasyon sağlanmıştı. 

Türkiye’de mükellef – idare arasında interaktif olarak çalışan ilk bilgisayar yazılımı yine dış ticaret erbabının ve gümrük idarelerinin kullanımına sunulan BİLGE Yazılımı idi. Yıllarca manuel beyanname doldurmaya alışmış bir kesimi bilgisayarın önüne oturtma konusunda sancılı bir süreç yaşanmışsa da Türkiye bu sistemi 2000 yılında başarıyla hayata geçirebilmiştir.

Şimdilerde aynı dış ticaret operasyonunun aktörlerini yeni bir platform altında toplama yönünde çalışmalar yapılıyor. İlk aşamada, “karekod” kullanılarak bir ihracat beyannamesinin kutu bilgilerinin diğer operetörler tarafından da otomatik olarak kendi üretecekleri dış ticaret belgelerine yerleştirilebilmesi, böylece mükerrer veri girişlerinin minimize edilerek insan kaynaklı yanlışlıklara son verilmesi amaçlanıyor. Dış ticaret partnerlerinin bu “karekod”u kullanarak yazılımlar arası oluşturulacak bir arayüz ile bilgi aktarımı (knowledge transfer) gerçekleştirmesinin mümkün olduğu ifade ediliyor.

Bu aralar anılan beyanname bilgilerinin yaratılacak olan bir “Blockchain” Platformu ile paylaşılabilirliği de tartışılıyor. Son bir iki yıldır yoğun olarak duymaya başladığımız “blockchain”in şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağıtık veri kayıt sistemi olduğunu biliyoruz. “Blockchain” bir veritabanı değil. Bu nedenle kaydedilen veri bir daha değiştirilemez veya silinemez. “Blockchain” bu özelliğini verilerin biriktirdikleri blokları ayrı bir zincir gibi birbirlerine şifreleme algoritmaları ile bağlayarak saklanmasına ve bu zincirin birçok kişiyle dağıtık olarak paylaşılmasına borçludur. Böylece birbirlerine güvenmeyen tarafların ortak bir platform üzerinden bir aracıya ihtiyaç duymadan işlem gerçekleştirebilecekleri yeni bir kayıt teknolojisi olan “blockchain” sayesinde ihracat süreçlerinin hızlandırılması ve insan kusurundan kaynaklanan yanlışlıklara son verilmesi mümkün olabilecek. İlk olarak “bitcoin” gibi sanal para üretiminde ve alışverişinde kullanılan “blockchain” teknolojisi ile yakın tarihlerde dış ticaret operasyonlarında da karşı karşıya gelirsek şaşırmayalım. Anılan teknoloji sayesinde ihracat maliyetlerini azalması, bunun bir sonucu olarak ihracat potansiyelimizin yükselmesi hedefleniyor.

Unutulmaması gereken en önemli husus, bu tür teknoloji değişimlerinde sorun yatırım kaynağı bulmak değil, bürokratik taassup içindeki kamu otoriteleri arasında eşgüdüm sağlama güçlüğüdür. 

Cahit Soysal/csoysal@uysen.com 

Önceki ve Sonraki Yazılar