Prof. Dr. Okan Tuna

Prof. Dr. Okan Tuna

EDI’den API’ye: Lojistik ve Denizcilik Sektörünü Neler Bekliyor?

Lojistik sektörü son dönemlerde API kavramını keşfetmeye ve daha da yoğun bir şekilde kullanmaya başladı. Bu yazıda, EDI’den API’ye geçişi ve olası sonuçlarını tartışmaya açmaya çalışacağım.

Elektronik Veri Değişimi olarak tanınan EDI, iş akışlarındaki tüm bilgi akışlarını güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla kurgulanmış bir teknolojik altyapı olarak biliniyor. 1990’lı yıllarda gündeme gelen bu teknoloji denizcilik sektörünün de önemli unsurlarından biri. Gümrüklerde kullanılan BİLGE sistemi, EDI tabanlı olarak uzun yıllardır ülkemizde kullanılıyor. Ancak, son dönemlerde özellikle dijitalleşme ve bulut teknolojisinin öne çıkmasıyla birlikte bu sistemin dezavantajları da belirginleşmeye başladı.

EDI, kurumlararası teknolojik entegrasyonda standartlara bağlı olarak çalışıyor;  ANSI, EDIFACT ve ebXML. Bu standartların, ayı zamanda her birinin 3 farklı alt versiyonu da bulunmakta. Bu durum, standart çeşitliliğini arttırmasına rağmen özellikle küçük ve orta boy işletmelerin güncel versiyonu elde etmelerinde sıkıntılar ortaya çıkarıyor ve bu tür firmalar sistem dışında kalıyor. Büyük firmalar ile çalışırken, onların standartlarına uymaya çalışan küçük firmalar bu işi etkin bir şekilde yapamıyorlar. EDI aynı zamanda, son dönemlerin en önemli ve kritik kavramlarından biri olan “tedarik zinciri görünürlüğü (visibility) konularında ihtiyaçları da karşılayamıyor.    

API (Application Programming Interface) ise, bir uygulamaya ait yeteneklerin, başka bir uygulamada da kullanılabilmesi için, yeteneklerini paylaşan uygulamanın sağladığı ara yüz olarak tanımlanıyor. API, son on yılda gündeme gelen bir teknoloji. Denizcilik ve lojistik sektörü ise yeni yeni tanışmaya başladı. 2019 yılının, Mart ayında önemli sektör dergilerinden biri olan Journal of Commmerce (JOC) bu konunun denizcilik sektörü için önemi bir kez daha vurgulandı.

EDI’den daha çevik bir teknoloji olan API, hızlı ve güvenilir bir şekilde sisteminizde bulunan verileri başka bir sistem ile paylaşıyor. Basit bir şekilde anlatmak gerekirse, konteyner takibi hizmeti veren bir teknoloji işletmesi, bir ihracatçının ERP sisteminde takip işini yapabilmesi için onunla API kodunu paylaşıyor. İhracatçı, bu API kodunu sistemine çok kısa bir süre de (belki dakikalar) yerleştirip kurulumu tamamlıyor. Sonrasında, sorgu yaptıkça, konteyner takibi yapan işletmenin sistemine bağlanıp konteyner durumunu anlık olarak güncelleyebiliyor.

Şu anda, API kullanımının, mevcut ekosistemin işleyişini bütünüyle değiştirip değiştirmeyeceği ise yapılan işlerin kalitesi ile ilgili. Ancak, bu konularda çok daha ağır olduğunu bildiğimiz dev konteyner taşımacılığı şirketleri olanMaersk Line, Mediterranean Shipping Co., ve CMA CGM tarife, dokümantasyon, takip ve ödeme gibi konuların gerçekleştirilmesi için API hizmeti vermeye başlamış durumda. An itibariyle, çok büyük lojistik hizmet sağlayıcılardan bu konuda bir duyum almamış olsak da çeşitli fonksiyonlar kapsamında API’lerin eli kulağında olduğunu söyleyebiliriz.

Biz API ile ilgili sektörün kat edeceği yolu tartışırken, yeni teknolojilerin de ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Kanca olarak da bilinen webhook teknolojisi, çok basit bir tanımla API sistemlerinin de ileri bir teknolojiye sahipler. Yukarıda örnekte, ihracatçı firmanın sorgu yaptıkça sistemden veri çektiğini ve sorgulama ile güncellemelerin olduğunu belirtmiştik. WebHook sistemi ise şunu yapıyor; İhracatçının sorgu yapmadan, konteyner pozisyonunda bir değişiklik olduğunda (gecikme, erken varma v.b.) anında karşı tarafı yani ihracatçıyı bilgilendiriyor. Denizcilik ve lojistik sektörü, bu konuyu tam anlamıyla keşfedemedi. Ancak, tedarik zinciri görünürlüğünün önem kazanması, bu tür sistemlerin kullanılmasını kaçınılmaz kılacak.

Çok yakın zamanlarda, ortalık şenlenecek gibi gözüküyor. 

Prof.Dr. Okan TUNA otuna@deu.edu.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar