BASF lojistik firmalarından ne istiyor?

BASF lojistik firmalarından ne istiyor?

“Tedarik zincirinde de, bizim için “Yeşil Lojistik” nakliye sırasında firmamızın ve lojistik firmalarımızın çevresel etkilerini en aza indirmemiz ve müşterilerimizin de kendi karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı olmamız anlamına geliyor.”[caption id="attachment_1093" align="alignleft" width="300"] BASF, Bilgi Servisleri ve Tedarik Zinciri Türkiye Müdürü Barış Güngören[/caption]ÖZEL HABER-Dünyanın en büyük kimya şirketlerinden biri olan BASF, 2020 yılında...

“Tedarik zincirinde de, bizim için “Yeşil Lojistik” nakliye sırasında firmamızın ve lojistik firmalarımızın çevresel etkilerini en aza indirmemiz ve müşterilerimizin de kendi karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı olmamız anlamına geliyor.”[caption id="attachment_1093" align="alignleft" width="300"] BASF, Bilgi Servisleri ve Tedarik Zinciri Türkiye Müdürü Barış Güngören[/caption]ÖZEL HABER-Dünyanın en büyük kimya şirketlerinden biri olan BASF, 2020 yılında cirosunu 110 milyar euroya çıkarmayı hedefliyor. Bu cironun yüzde 45’ini de Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlardan elde etmeyi amaçlayan BASF, sürdürülebilirlik konusuna çok önem veriyor. Peki BASF, tedarik zincirinin önemli bir parçasını oluşturan lojistik firmalarının seçiminde hangi kriterleri göz önünde bulunduruyor? Firma, Yeşil Lojistik kavramını nasıl tanımlıyor? Türkiye’de 1 Ocak itibarıyla devreye giren ADR’nin Türkiye’ye neler kazandıracağı görüşünde… www.yesillojistikciler.com olarak tüm bu soruları BASF Bilgi Servisleri ve Tedarik Zinciri Türkiye Müdürü Barış Güngören’e sorduk. İşte Barış Güngören’in cevapları…BASF’nin tedarik zinciri yönetimini anlatır mısınız? Bu yöntemi uygularken çevrecilik ile ilgili öncelikleriniz neler?Tedarik zinciri yönetimi anlayışımız, tüm değer zinciri boyunca sorumlu davranma ilkesi üzerine kurulu. Bu yönetim, sürekli olarak mevcut hizmetleri ve süreçleri iyileştirerek ve aynı zamanda müşterilerimize yardımcı olacak ve onları tatmin edecek yeni hizmetler geliştirerek BASF ve iş ortaklarımız için değer yaratan servisler üretmeyi hedefliyor.BASF’nin üçlü sorumluluk özelliğine sahip yönetim sistemi, değer zincirimiz boyunca her nokta için çevre ve sağlık koruma, güvenlik ve emniyet için belirlenmiş küresel kuralları, standartları ve prosedürleri içeriyor. Bu konudaki yönetmeliklerimiz, hammaddenin nakliyesini, depolarımızdaki ve üretim alanlarımızdaki aktiviteleri, ürünlerimizin dağıtımını ve ürünlerimizin müşteri uygulamalarını kapsıyor.RİSKLERİ EN AZA İNDİREN İSTİKRARLI ve SÜRDÜRÜLEBİLİR İLİŞKİ AMAÇLIYORBASF, tedarik zincirinde de riskleri en aza indirerek iş ortaklarıyla istikrarlı ve sürdürülebilir ilişkiler kurmayı amaçlar. Değer zincirimiz boyunca çevre, güvenlik ve sağlık risklerini en aza indirerek tedarikçilerimiz, iş ortaklarımız ve müşterilerimizle kurduğumuz sürdürülebilir ilişkiler, BASF’nin tüm faaliyetlerinde olduğu gibi tedarik zincirinde de bizden sonraki nesillerin sorumluluğunu taşıyan anlayışının ürünü.“SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK İÇİN KİMYA YARATMA” MİSYONUBu anlayış sayesinde ‘sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratma’ misyonumuzun tüm faaliyetlerimizde öncelikli bir yaklaşım halini almasını istiyoruz. Bu doğrultuda da, çevrecilikle ilgili en büyük önceliğimiz olan sera gazı emisyonlarınıazaltmayı geçtiğimiz yıllarda, üretimimizde olduğu gibi tedarik zincirimizde de önemli oranda başardık. Suya ve havaya olan emisyonları azaltmak için de tedbirler almaya devam ediyoruz.BASF TEDARİKÇİ DAVRANIŞ KODUSizle çalışmak isteyen bir lojistik firmasının hangi özelliklere sahip olmasını istiyorsunuz?Tedarik zincirindeki önceliklerimiz hakkındaki taahhütlerimizi yerine getirmek için, değer zincirimizdeki risklerin ve bu risklerin doğal çevreye, sosyal çevreye veya çalışanlarımızın emniyetine ve güvenliğine nasıl etki edebileceğinin değerlendirmesini yapıyoruz. Bu yüzden tedarik zincirimizin önemli bir parçasını oluşturan lojistik firmalarının seçiminde ve mevcut lojistik firmalarının değerlendirilmesinde sadece ekonomik kriterleri değil, çevresel, sosyal ve kurumsal denetim standartlarını da kullanıyoruz.Tedarikçi davranış kurallarımız, Birleşmiş Milletler’in Küresel İlkeler Girişimi,Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ve Üçlü Sorumluluk ilkeleri gibi uluslararası kabul görmüş kurallara dayanıyor. Bu doğrultuda, BASF Tedarikçi Davranış Kodu, çevre koruma ve insan ve işçi hakları gibi kuralları da içeriyor.Bunun yanı sıra, müşterilerimizin de lojistik sistemimizden beklentilerinin, siparişlerinin zamanında, doğru miktar ve kalitede teslim edilmesi olduğunu biliyoruz. Bunu başarmak için ürünlerimizi taşıyan lojistik firmalarının yüksek güvenlik standartlarına sahip olmalarını ve uymalarını isteriz. Bu konudaki kapsamlı güvenlik aracımız, Avrupa Kimya Sanayi Konseyi (CEFIC) üyeleri tarafından geliştirilen ve standart bir değerlendirme sistemi olan Güvenlik ve Kalite Değerlendirme Sistemi’dir (SQAS). SQAS raporları, lojistik firmalarının personel eğitim seviyelerini, acil durumlara cevap verebilme sürelerini, araç ekipmanlarını ve yürürlükte bir güvenlik planları olup olmadığını bilmemiz açısından bizim için önemli bir araç.Ayrıca, henüz Türkiye’de yürürlüğe girmeden ADR (Tehlikeli Madde Taşımacılığı) uygulamalarını ürünlerimizi emanet edeceğimiz lojistik firmalarından uzun yıllardır beklemekteyiz. ADR MEVZUATININ TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KONUSUNDA BÜYÜK KATKILARI OLACAK Türkiye, 1 Ocak’ta ADR ile ilgili yönetmeliği devreye soktu. Bu gelişmeyi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?BASF, uzun yıllardır, Türkiye’de yürürlüğe henüz girmiş olan ADR ile ilgili yönetmeliğin gerekliliklerini yerine getiren bir firma olduğu için konunun önemini en iyi bilen firmalar arasında yer alıyor. Tehlikeli madde taşınması, insan ve çevreyle doğrudan ilgili bir konu ve insanların, diğer canlıların ve çevrenin zarar görmeden güvenli ve düzenli bir şekilde yapılması zorunluluğu var. Gelişmiş ülkeler bu konuda sıkı tedbirler ve yaptırımlar uyguluyor. Türkiye’nin de bu konuda aynı uygulamalara başlamak için attığı adımlar sevindirici. Yine de, bu konuda gidilmesi gereken uzun bir yol var, çünkü ne yazık ki yönetmeliğin uygulanmasında pratikte sorunların olduğu biliniyor. Denetimlerin nasıl yapılacağı, denetim sonrasında gerekli görülürse cezaları kimin nasıl uygulayacağı hâlâ tartışma konusu.Diğer yandan, ADR mevzuatının Türkiye’de sürdürülebilirlik konusunda büyük katkıları olacak. ADR’yi sosyal sorumluluk anlayışıyla uygulamak, kaynak kullanımını optimize etmek ve atıkların azalması, sürdürülebilirlik açısından özel sektöre, lojistik firmalarına ve devlet kurumlarına fayda sağlayacak.BASF’YE GÖRE YEŞİL LOJİSTİK KAVRAMIBASF, “Yeşil Lojistik” kavramını nasıl tanımlıyor. Türkiye’deki lojistik firmaları sizce bu kavramı yeterince uygulayabiliyor mu?İklim değişikliği, sürdürülebilir bir gelecek için çalışma doğrultusunda en önemli sorunlardan biri. İklim koruma konusunda verilen mücadelede iş, bilim, siyaset ve toplum kanallarının güçlerini birleştirmeleri gerekiyor. Bu yüzden BASF, her açıdan verimli ve ekolojik olarak etkili bir şekilde küresel iklim koruma konusunda kararlılığını sürdürüyor.Tedarik zincirinde de, bizim için “Yeşil Lojistik” nakliye sırasında firmamızın ve lojistik firmalarımızın çevresel etkilerini (karbon emisyonu, enerji harcamaları ve atıklar) en aza indirmemiz ve müşterilerimizin de kendi karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı olmamız anlamına geliyor.Diğer yandan, Türkiye’deki lojistik firmalarının Yeşil Lojistik konusundaki son yıllardaki hızlı gelişiminde BASF gibi standartları yüksek olan firmaların Türkiye’de bulunmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda beklentileri arttıran uluslararası firmalar Türkiye’deki lojistik sektörünü geliştirdi.Bunu da, ADR uygulamalarını tüm süreçlerinde henüz Türkiye’de yürürlüğe girmeden uygulamaya başlamış olan, intermodal taşıma konusundaki çevre dostu çözümler geliştirmiş olan ve çevresel etkilerini raporlayan ve geliştiren Türkiye’deki lojistik firmaları örneklerini de görebiliyoruz.KURUMSAL STRATEJİMİZİN TEMELİNDEKİ ANLAYIŞBaktığımızda “Sürdürülebilirlik” kavramı ile BASF’nin isminin bütünleştiğini görüyoruz. Bu kavram firmanız için neden bu kadar önemli? BASF olarak, “sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz”. Kurumsal stratejimizin temelinde bu anlayış yer alıyor. BASF, geçmiş yıllarda sergilediği başarılı strateji sayesinde lider konumda. Temelimizi bunun üzerine inşa ediyoruz ve sayısı artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılama konusunda önemli bir katkıda bulunuyoruz. Sürdürülebilir gelişme doğrultusunda BASF, kaynakların korunması, sağlıklı gıda ve besin sağlanması ve insanların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi konularında bir role sahip olacak. Geliştirdiğimiz kimyaya dayanan yeniliklerin önemli bir rol oynayacağı üç önemli alan görmekteyiz:İNSANLAR KENDİ YAŞAM KALİTELERİNİ İYİLEŞTİRMEK İSTERLERKaynaklar, çevre ve iklim: Çarpıcı bir şekilde artış gösteren enerji talebi, dünyanın en baskıcı zorluklarından biri. Buna ek olarak, temiz suya erişim ve kaynakların etkin kullanımı giderek daha önemli bir hal almaya başlıyor.Gıda ve besin: Sayısı artan dünya nüfusu bununla orantılı olarak daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacaktır. Besin kalitesini arttırmak da önemli olacak.Yaşam kalitesi: Nüfus artışı ve küreselleşme daha fazla zorluğu da beraberinde getiriyor. Eğilimler bölgeden bölgeye ve farklı sosyal gruplar arasında büyük farklılıklar gösteriyor. Ancak ortak bir tutku bulunuyor: İnsanlar kendi yaşam kalitelerini iyileştirmek isterler.Global pazarlarda belirleyici bir role sahip olan trendlere göre kimya sektörünün gelişmesine katkıda bulunurken, BASF'nin dünya için bir fark yaratmasını sağlamak üzere çalışmaya devam edeceğiz.Çevrecilik ve sürdürülebilirlik çalışmalarına yılda ne kadar harcama yapıyorsunuz? Dünyanın lider kimya şirketi olarak büyüme, yenilik, sürdürülebilirlik ve operasyonel mükemmeliyet konularına odaklanmaya devam ederek, faaliyet göstermekte olduğumuz her alanda başarılı projeler gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratırken; müşterilerimize, topluma ve çevreye her şartta ek değerler sağlıyoruz.10 YILDA SERA GAZI EMİSYONLARINI YÜZDE 31.7 ORANINDA AZALTTISürdürülebilir çevre için bir harcama ayırmaktan ziyade biz bu anlayışı tüm ürünlerimizde ve faaliyetlerimizde sürdürüyoruz. Ve başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Örneğin, BASF olarak, 2002 yılında referans alınan değere oranla 2012 yılında satılan ürünün metrik tonu başına olan sera gazı emisyonlarımızı yüzde 31.7 oranında azalttık ve enerji verimliliğini yüzde 19.3 artırdık. Kimyasal tesislerimizden kaynaklanan hava kirleticilerin mutlak emisyonu yüzde 63.1 azaltılarak, 31 bin 580 metrik tona gerilemesini sağladık. 2002’yi referans alınarak, 2020 yılı itibarıyla yüzde 70’lik bir azalma hedefliyoruz. Ayrıca suya olan emisyonlarımızı da yılında azaltıyoruz. Yine 2002 yılıyla karşılaştırıldığında, organik maddelerin neden olduğu emisyonlar yüzde 76.4 azalırken, nitrojenin neden olduğu emisyonlar da yüzde 87.3 azaldı. Atık su içerisinde 26 metrik ton ağır metal yer alırken, 2002 yılına oranla dünya genelinde yüzde 56.8’lik bir azalma kaydettik.BASF olarak, petrol ve doğalgaz işinde rutin operasyonlarda yer alan ham petrol üretimiyle ilişkili gazların sürekli olarak yanmasını tüm petrol üretim tesislerimizde durdurduk. Sadece bununla yıllık yaklaşık 2 milyon metrik ton sera gazı emisyonunu önlenmiş olduk. Bir yandan da sürdürülebilirlik anlayışına hizmet eden platformları kurum olarak destekliyoruz. Örneğin, Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından düzenlenen Yeşil İş Konferansı’nı bu yıl da çözüm ortağı olarak destekliyoruz. Bu alana yönelik farkındalığı arttırmayı sağlayan ve sürdürülebilirlik konusunda güçlü bir bilgi paylaşımı platformu sunan, oluşturan, bu organizasyona katkı sağlıyoruz. Ayrıca, Çedbik tarafından düzenlenen Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi’nde de sponsor olarak yer alıyoruz.

Etiketler :