Denetim, danışmanlık ve vergi hizmetleri alanında çözümler üreten PwC’nin “COVID-19: Operasyonlar ve Tedarik Zinciri Etkisi” adlı çalışması yayımlandı. “COVID-19 isimli koronavirüs, modellenmesi, ölçümü ve tahmini zor olacak şekilde dünya üzerindeki operasyonlarda ve tedarik zincircilerinde etkisini gösteriyor. Etkilenen coğrafi bölgeler pek çok global tedarik zincirinin merkezinde yer alıyor. Kantitatif verinin eksikliği ve tükenen ve boşa çıkan stok miktarlarının giderek artması şirketleri sözleşmelere dayalı yükümlülüklerini yerine getiremeyeceklerine dair endişeye sürüklüyor” denilen araştırma şu konunun altı çiziliyor: “Farklı endüstrilerdeki birçok şirketin etkilenmesi kaçınılmaz gözükmekte. Yakın gelecekte Çin başta olmak üzere salgından etkilenen ülkelerden tedarik edilen malzemelerin maliyetlerinin artış göstermesi bekleniyor. Şirketler ayrıca alternatif satın alma stratejileri üzerinde çalışıyor. Virüsün yayılmasının farklı bölgelerde ortaya çıkması ve artışı ile genel seyri doğrultusunda alternatif tedarik senaryolarını belirlemek ve bunların operasyon için nasıl bir anlam teşkil edeceğini değerlendirmek kritik önem taşıyacaktır.”

PwC’nin yaptığı çalışmada tedarik zinciri ile ilgili olarak alınması gereken önlemler üç ana başlıkta değerlendiriliyor. Bunlar Kriz Yönetimi, Kısa Vade ve Orta Vade. İşte bu önlemlerle ilgili PwC Tedarik Zinciri Yönetimi Hizmetlerinden Sorumlu Direktör Dr. İsmail Karakış şu bilgileri verdi: “İşletmelerin bu çalkantılı dönemi yönetmeleri için üç aşamalı bir yaklaşım öneriyoruz:

-Kriz Yönetimi: Hızlıca bir kriz yönetim ekibi kurularak tedarik zinciri önceliklerini (talep, tedarik, stok, lojistik) gözden geçirerek ileriye yönelik kısa vadeli planları değişikliklere göre hızlı bir şekilde güncellenmelidir. Bu doğrultuda talep / arz dengesini yakın takip ve koruma ile operasyonel sürekliliği sağlamak, kritik tedarikçiler üzerinden tedarik güvenliğini sağlamak, zayıf tedarikçilerin faaliyetlerine devam etmesi için desteklemek, kritik olmayan ve ikame edilebilir tedarikçilere odaklanmak, nakit ödeme gücünü kullanmak, müşteri ilişkilerini yönetmek gerekmektedir.

Kısa Vade: Salgından etkilenmiş bölgelerdeki üretim tesisleri yavaş yavaş faaliyete döndükçe ve bilgi eksiklikleri tamamlandıkça, şirketler tedarik zincirleri üzerindeki etkileri daha kapsamlı şekilde tanımlamaya başlayabilecektir. Bu dönemde şirketler salgının arz ve talep üzerindeki etkilerini ölçümlemeli, tedarik stratejilerini gözden geçirerek farklı alternatifleri belirlemeli, operasyonel risk değerlendirme ve senaryo planlama çalışmalarına odaklanmalıdır. 

-Orta Vade: Tedarik zinciri boyunca görünürlük sağlanmalıdır. Tedarik ağında yer alan tüm paydaşlar arasında gerçek zamanlı, tam ve doğru bilginin entegre bir şekilde paylaşılması daha da kritik hale gelmiş olup tedarik zincirlerinin dijitalleşmesine yönelik adımların hızla planlanıp uygulamaya geçirilmesi, yeni krizlere hazırlıklı ve dayanıklı olacak şekilde alternatifli ve dirençli tedarik zincirlerinin tasarlanması ve devreye alınması son derece önem arz etmektedir. 

İçinde bulunduğumuz süreç, tedarik zinciri yönetimi yaklaşımının ve fonksiyonunun şirketler için ne kadar önemli ve kritik bir fonksiyon olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu dönem sonrasında da farklılaşan müşteri talep ve beklentilerini destekleyecek şekilde değişecek olan iş modellerinin uygulanmasını mümkün kılan, destekleyen ve olası benzer krizlere hazırlıklı olacak şekilde tasarlanmış tedarik zincirlerine sahip şirketler rekabet avantajına sahip olacaklardır.”