“SEKTÖRÜN 1 NUMARASIYIZ, HEDEFİMİZ 3 MİLYAR DOLARLIK BİR ŞİRKET OLMAK”

“SEKTÖRÜN 1 NUMARASIYIZ, HEDEFİMİZ 3 MİLYAR DOLARLIK BİR ŞİRKET OLMAK”

“Biz 20 yıldır Yeşil Lojistikçi’yiz” diyen Netlog Lojistik Grubu Başkan Yardımcısı Gökalp Çak, büyümeye odaklandıklarını ve bu yılki ciro hedeflerinin 2 milyar TL'yi geçmek olduğunu söyledi

ÖZEL HABER - Netlog Lojistik Grubu, Türkiye’nin en büyük lojistik firmalarından biri arasında yer alıyor. Grup, yurtiçinde; lojistik ve depolama hizmetleri, soğuk zincir lojistiği, komple kara taşımacılığı, dedike mikro dağıtım, parsiyel taşımacılığı, tanker taşımacılığı yapıyor. Grubun yurtdışındaki faaliyetleri ise şunlardan oluşuyor: karayolu, denizyolu, multimodal, proje ve hava taşımacılığı ve de gümrük depolama hizmetleri. Bunlar dışında operasyonel filo kiralama, mal tedarik çözümleri ve inşaat taahhüt ekibi ile anahtar teslim depo ve üretim tesisleri inşa ediyor. Netlog Lojistik Grubu bünyesinde birçok şirket bulunuyor. Türkiye’de hizmet veren şirketler, Netlog Lojistik, Polar Express, Net Kargo, Net Filo, Netlog Enerji ve ithalat çözümleri sunan Küresel’den oluşurken uluslararası alanda ise İntercombi, KTT Konteyner, GreenBridge, Anele ve TNT Fashion Europe şirketleri ile hizmet veriyor. 2005 yılında Şahap Çak, Gökalp Çak ve Yıldız Holding ortaklığıyla kurulan Netlog Lojistik Grubu, daha sonra Yıldız Holding’in çoğunluk hisselerini ortaklarına devretmesi ile Şahap ve Gökalp Çak’ın yönetiminde çalışmalarını sürdürüyor. Şu anda 15 şirket, 57 depo, 2 bin 500 araç ve 4 bin 250 çalışanı bulunan Netlog, 2014 yılında organik büyüme ve yeni satın almalarla 900 milyon doları aşkın cirosu, 68 deposundan yılda 1 milyarın üzerinde koli elleçleyen, 6 milyon ton yük taşıması gerçekleştiren,  8 bin çalışanlı bir kurum haline gelmeyi hedefliyor.“Yeşil Lojistik” denilince akla gelen ilk şirketlerden biri olan Netlog Lojistik Grubu, her yıl düzenli olarak sürdürülebilirlik raporları hazırlıyor. Sektörde çok az firmanın böyle bir çalışmasının bulunması Netlog’un bu raporunun önemini daha da fazla artırıyor.www.yesillojistikciler.com olarak Netlog Lojistik Grubu’nun üçüncü kuşak temsilcisi ve Başkan Yardımcısı Gökalp Çak’a “Yeşil Lojistik” ile ilgili çalışmaları başta olmak üzere birçok konuda sorular yönelttik. İşte Netlog Lojistik Grubu Başkan Yardımcısı Gökalp Çak’ın sorularımıza verdiği cevaplar…

“BİZ YEŞİL ŞİRKETİZ”

Yeşil Lojistik size ne ifade ediyor? Bu konuda Netlog olarak neler yapıyorsunuz?

Öncelikle şunun altını çizmek istiyorum: Biz bir kere “Yeşil Şirket”iz. Yeşil Lojistik’ten çok biz bütün şirketlerimizdeki bütün işlerimizde çevreye saygılı olmayı ön planda tutuyoruz. Biz bunu yeni yapmıyoruz, 6 yıldır yapıyoruz. Şirketimizin Yönetim Kurulu Başkanı 20 yıldır Yeşil Lojistikçi.

20 yıldır Yeşil Lojistikçi…

Evet. Şöyle ki: Bizim şirketimizde her evrak arkalı-önlü kullanılır. Bir departmanımız var. Bu departman sadece kullanılmış evrakları topluyor, daha sonra evrakların arka yüzlerini kullanmaları için diğer departmanlara dağıtıyor. Biz de bu 20 yıldır yapılagelen bir kültür.

Evrakların kullanımı dışında “Yeşil Lojistik” e dair başka ne tür çalışmalarınız var?

Biz kolları, kanadı çok fazla olan bir lojistik şirketiyiz. Uluslararası taşımacılıkta da, yurtiçi taşımacılıkta da, depoculukta da, soğuk hava depoculuğunda da varız. Böyle baktığınızda bizim her şirketimizin kendi içinde yapabileceği çalışmalar var ama genel olarak tanımladığımızda biz bu çalışmaları ikiye ayırıyoruz. Birincisi çalışmamız lojistikten bağımsız çalışmalar. Örneğin, elektrik enerjisini nasıl kısarız bununla ilgili çalışmalarımız var. Eski ampulleri değiştiriyoruz, yerine yeni ampuller takıyoruz. Ampullerin yanip-sönmesinde otomatik sistemlere geçiyoruz. Yani sadece insanı gördüğünde yanan elektrik sistemi kuruyoruz. Öte yandan bütün musluklarımızı sensörlü hale getirmeye çalışıyoruz.

“BİTMİŞ AKÜLERİ AKÜDER’E KULLANILMAYAN LASTİKLERİ LASDER’E VERİYORUZ”

Öte yandan bugün bizim filomuzda 460’ın üzerinde pilli yani akülü forklift bulunuyor. Forkliftlerin bu aküleri çok büyük. Bu akülerin ömürleri bittiğinde AKÜDER’e veriyoruz. Diğer taraftan bizim filomuzda 2 bin 200’ün üzerinde motorlu araç bulunuyor. Bunların da akülerini bittiğinde AKÜDER’e teslim ediyoruz. AKÜDER bunları topluyor, sonuçta akülerin çöpe atılmaması lazım. Kullanılmayan lastikleri de LASDER’e veriyoruz. Bunlar aslında her firmanın yapması gereken basit iyileştirmeler ve değiştirmeler.

“GÜNDE BİN 600 İLE 2 BİN ARASINDA KAMYON YÜKLÜYORUZ”

Çok yüksek oranda kilometre yapan bir firmayız. Geçen yıl 490 bin adetten fazla yükleme yaptık. Günde bin 600 ile 2 bin arasında kamyon yüklüyoruz. Şimdi kilometre olarak bakarsanız geçen yıl 127 kere aya gidip gelecek şekilde kilometre yaptık. Böyle baktığınızda çok ciddi bir yakıt tüketimimiz var ve ciddi şekilde doğaya karbon salınımımız var. Bu oranı düşürmeye çalışıyoruz. Neden? Birincisi maliyetlerimizi kısmak istiyoruz, ikincisi doğanın korunması gerekiyor buna destek olmak istiyoruz. Her geçen gün dünya daha kirli ve yaşanmaz bir hale geliyor. Biz bunu şu an belki hissetmiyoruz ama bu 30 yıl sonra bunun acısını bizler ve daha çok gelecek nesiller acısını çekecekler.

O zaman araçlarınızın Euro normları yüksek, yaşları da küçüktür değil mi?

TIR diye tabir edilen çekicilerimizin yüzde 85’ini Euro 5’e çevirdik. Ve filomuzun yaş ortalaması 3’ün altında. Biz bunu yapıyoruz ama bu bir defa ciddi bir maliyet oluşturuyor. Çünkü 7-8-9 yaşındaki çekiciler ile bize rakip olanlar var. Bu firmalar araçlarını gençleştirmek için yatırım yapmıyorlar. Dolayısıyla bu durum maliyet olarak bize ciddi bir külfet getiriyor. Ama biz olaya biraz daha farklı bakıyoruz. Bu olayın bilincinde olan firmalar var. Bu firmalar büyük firmalar. Çevreye hassasiyet gösteren firmalarla çalışmayı tercih ediyorlar. Bu firmalar Türkiye’de de var.  Biz bunu yatırım olarak görüyoruz ve yapıyoruz. İkincisi ise mümkün olduğunca uzun kilometrelerde TIR’la yaptığımız kilometreyi tren ve gemiye çevirmeye çalışıyoruz.

“TÜRKİYE’DE İLK BLOK TREN PROJESİNİ BİZ YAPTIK”

Demiryolu ile ilgili projelerinizden biraz bahseder misiniz?

Türkiye’de ilk blok tren projesini biz yaptık. 2005 yılında kendi blok trenlerini Türkiye- Slovenya ve Türkiye-Almanya arasına ilk koyan biziz. Hatta biz o dönemde 250 tane konteyner almıştık. Toplamda 48 set 90’lık vagon almıştık. Her set 45’lik iki tane vagon alıyordu. Biz 2003’te Intercombi’yi kurarken bir amacımız vardı.  İntercombi’nin açılımı Internatinional Compayt Transport Companiye yani Uluslararası Kombine Taşımacılık Şirketi. İntercombi’yi kururken hiçbir zaman TIR’lar alacağız karayolu taşımacılığı yapacağız dememiştik. İntercombi sadece multimodal- intermodal operasyonlar yaparak çevreci bir taşma yolu kuracaktı. Ancak o dönem maalesef Türkiye bu sisteme hazır değildi. Ayrıca Bulgaristan ve Romanya Avrupa Birliği’ne (AB) üye değildi. Çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Birinci sıkıntımız, bu sistemi müşteriye satamadık. Müşteriye gittik, anlattık, anlattık ama Türkiye’deki müşterileri ikna edemedik. Aslında bakarsanız birçok bilen bilmeyen insana bunu anlatmaktan yorulduk. Ne oldu? Avrupa’dan trenlerimiz tam dolu geliyordu ama Türkiye’den ihracat yükü bulamıyorduk. Neticede 2006 yılının sonunda yaklaşık 2 milyon euro zarar ettik ve havlu attık.

Peki sonra ne yaptınız?

Dedik, demek ki Türkiye buna hazır değil.  O dönem sadece Türkiye’de değil Avrupa Birliği’ne (AB) o zaman üye olmayan Bulgaristan ve Romanya’da da ciddi sıkıntılar yaşadık. Sonra biz döndük özümüze yani tekrar kamyonculuk yapmaya başladık. Ama bu içimizde kalmıştı. Çünkü İntercombi’nin kuruluşu amacı buydu.

“TÜRKİYE-ORTA ASYA ARASINDA MULTİMODAL SİSTEM KURDUK, 5 YILDIR SİSTEM İŞLİYOR”

Ro-Ro’ya dönüş yaptınız değil mi?

UN Ro-Ro’nun kurucu en büyük ikinci ortağı bizim ailemizdi. Dolayısıyla hem çevreye saygılı hem de maliyeti daha aşağıda nasıl taşıma yaparız bizim arayış içinde olduğumuz konuları oluşturuyor. Biz yeniden UN Ro-Ro üzerinden taşımalarımızı yapmaya devam ettik. Sonra ne oldu? 2009 yılında aynen Avrupa’dakinin multimodal sistemini biz Türkiye- Orta Asya arasında kurduk.  Belki çok az insan biliyor ama Orta Asya’da biz çok büyük bir multikodal sistemimiz var. Biz bunu 5 yıldır çok ciddi rakamlarla yapıyoruz.

Sektörde multimodal ile intermodal bazen karıştırılıyor. Siz bu iki terimi nasıl tanımlıyorsunuz?

Ben intermodal ile multimodalı şöyle ayırıyorum: Denize girmeden iki modla yapılan taşımalara intermodal diyorum ki tanım gerçekte de böyledir. Denizin de içinde olduğu ikinin üstünde taşıma modunun kullanıldığı sisteme multimodal diyorum. Kombine taşımacılık ise bunların genelinin adıdır.

Peki tüm bu Yeşil Lojistik çalışmaları sonucunda çevreye sağladığınız katkı nedir?

Biz çevreci taşımacılığa önem veriyoruz. Çünkü dünya bizim çöplüğümüz değil. Herkes kendisine göre bir kısıntı yapsa belki dünyayı güzelleştiremeyiz ama ömrünü uzatırız. Biz şirket olarak 2011 yılında 29 milyon kilo karbondioksit salınımını azalttık. Bu yıl bu rakam daha da fazla. Öte yandan çalıştığımız firmaların önemli bir kısmı yabancı kökenli ve büyük firmalardan oluşuyor. Onlar nezdinde de bu tür faaliyetler pozitif olarak değerlendiriliyor. Biz kendimizi artık yurtdışında da görüyoruz. Yurtdışında yatırımlar yapıyoruz. Yurtdışında şirketler açıyoruz. Çin mantığı ile yürüyemeyiz, gelişmiş ülke mantığı ile yürümemiz gerekiyor. Çünkü iş yaptığımız yerler de gelişmiş ülkeler.  Çünkü insanlar fiyattan önce sürdürülebilirlik raporunuz var mı diye soruyor. Büyük firmaların bu konularda çalışan ciddi departmanları var.

“YILSONUNA KADAR AMACIMIZ 2 MİLYAR TL’Yİ GEÇMEK”

Daha çok satın alma yoluyla büyümeyi tercin ediyorsunuz gibi görülüyor?

Doğru değil. Geçen yıla kadar 150 milyon TL satın alma yoluyla büyümemiz vardı. Ciromuz 1 milyar TL’yi geçti. Onun dışındaki her şey organik büyümeydi. Toplamda biz her yıl yüzde 25 büyüdük, son 10 yıla bakarsanız yüzde 4’te satın alma ile büyüdük. Ama şöyle bir gerçek daha var. Bu yıl yeni bir şirket daha satın aldık. Onun cirosu 500 milyon TL’nin üstünde. Dolayısıyla biz 1.5 milyar TL’yi geçtik. Yılsonuna kadar amacımız 2 milyar TL’yi geçmek.

“BİZ ZATEN BİR NUMARAYIZ”

Bu sizi Türkiye lojistik sektöründe bir numara yapar…

Biz zaten bir numarayız. Son 5 yıldır Türkiye’nin en büyük lojistik firması biziz. Borusan, Balnak’ı aldı ve ilk defa bu yıl bir numara olacak. O da çok cüzzi rakamlarla bizim önümüze geçerler. Geçen yıl yine biziz bir numara. Şimdiden söyleyeyim gelecek yıl yine biz birinci sıradayız. Şöyle bir gerçek var. Biz ciroyu geçtik. Para kazanmaya bakalım. Keşke onların üçte biri kadar olsam da çok karlı bir şirket olsam. Biz açkçası büyüklükten çok realitede ne kadar para kazandığımıza bakıyoruz. Çünkü şirketler para kazanarak büyüyor. Türkiye’de ciddi bir rekabet var. Para kazanmak her geçen gün zorlaştı artık.

“ŞU ANA KADAR 4 ŞİRKET SATIN ALDIK”

Bu zamana kadar kaç firma satın aldınız?

Bu zamana kadar 4 şirket (KTT Konteyner, GreenBridge, Anele ve TNT Fashion Europe) satın aldık. Satın alınacak şirketlere hep bakıyoruz. En son TNT Fussion’u aldık. Bizle aynı işi yapan firmalardan çok bize değer katacak firmaları almayı tercih ediyoruz. Yeni bir kanal açacak firmalara bakıyoruz.

“İNANILMAZ PROJELERİMİZ VAR”

Sizi satın almak isteyenler oluyor mu?

Her gün geliyorlar ama şu an bizim öyle bir düşüncemiz ve ihtiyacımız da yok. Bizim daha da büyümeye yönelik hedeflerimiz var. İnanılmaz projelerimiz var. Biz hala almaya bakıyoruz.

Son olarak borsaya girme gibi düşünceniz var mı?

Şu anki Türkiye ekonomisinde hiçbir şey yapmayı düşünmüyoruz. En azından gelecek iki yıl borsaya girme gibi bir düşüncemiz yok. Biz şu an bir tek büyümeye odaklandık. Dubai’de, ABD’de, Avrupa’da yatırımlar yapıyoruz. Aslında bakarsanız bizim hedefimiz 2-3 milyar dolarlık bir şirket olmak. Oraya doğru gidiyoruz. Öte yandan yurtiçinde bizim yapımız hazır. Net Kargo adlı bir şirketimiz var. Şu an onu büyütüyoruz.

Etiketler :