Atatürk ve Demiryolu: Türkiye'de Modernleşmeye Öncülük Etmek

Atatürk ve Demiryolu: Türkiye'de Modernleşmeye Öncülük Etmek

Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) Genel Müdürü Nükhet Işıkoğlu yazdı: "Atatürk ve Demiryolu: Türkiye'de Modernleşmeye Öncülük Etmek"

Cumhuriyetimizin kurucusu, milli birlik ve beraberliğimizin sağlanması uğruna tüm yaşamını milletine adamış önder, başkomutan, başöğretmen Atatürk’ü Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde yine saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk, vizyoner liderliği, ülkemizi ve insanımızı modernleştirme ve dönüştürme kararlılığıyla tanınmaktadır. Bu modernleşmenin en önemli yönlerinden biri de Türkiye'de demiryolu sisteminin gelişmesiydi. Atatürk, demiryollarının ekonomik, sosyal ve politik ilerlemede oynadığı hayati rolün farkındaydı ve Türk demiryolu ağını genişletmeyi ve modernleştirmeyi bir öncelik haline getirdi.

Atatürk sadece çok iyi bir asker, devlet adamı değil aynı zamanda iyi bir planlamacı, strateji ve lojistik uzmanıydı. Bu yazımda, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşımızda ve sonrasında yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin imarı sırasında lojistik ve demiryoluna verdiği önemden bahsetmek istedim.

Ülkeleri, bölgeleri birbirine bağlayan, ticareti destekleyen, maliyet avantajı sağlayan, insanların ve malların hareketini kolaylaştıran demiryolları genellikle modern ulaşım sisteminin omurgası olarak kabul edilir. Türkiye, 20. yüzyılın başlarında ulaştırma altyapısı açısından önemli zorluklar yaşamaktaydı. Verimli ulaşım seçeneklerinin olmayışı nedeniyle ülkenin birçok bölgesine insanların ve malların gitmesi çok zordu. Atatürk, kapsamlı bir demiryolu ağı kurmanın bu zorlukların üstesinden gelmede ve ilerlemeyi teşvik etmede çok etkili olacağının bilincindeydi. Kapsamlı bir şekilde tasarlanıp hayata geçirilecek bir demiryolu ağının yalnızca ekonomik kalkınmayı desteklemekle kalmayıp aynı zamanda Türkiye'nin çeşitli bölgelerini birleştirip ulusal birlik duygusunu güçlendireceğine inanıyordu.

Atatürk, büyük şehirleri, limanları ve sanayi merkezlerini birbirine bağlayarak demiryolu ağını ülke geneline yaymayı amaçladı. Bu genişleme, Türkiye'yi hem bölgesel hem uluslararası alanda daha erişilebilir ve bağlantılı hale getirecekti. Öncelikli hedeflerinden biri, Türkiye'nin hem ekonomik hem de askeri açıdan dış güçlere bağımlılığını azaltmaktı.

Sadece savaş yıllarında değil daha sonraki dönemlerde de lojistiğin özellikle ekonomi için önemini hep vurgulayan Atatürk 1930 yılında kaleme aldığı “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabında ulaştırmanın önemine özellikle değinmiştir. Hatta 1938 yılında, son günlerinde bile 4 senelik 3 numaralı plan dahilinde bulunan Trabzon ve Zonguldak limanlarının yatırım projelerini dinlemiştir. 1927 yılında demiryollarını millileştirerek Devlet Demiryolları ve Limanları Genel Müdürlüğünün kurulmasını sağlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurulduğu yıllarda ülkenin ulaştırma imkanları ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak durumdaydı. Ne yol vardı ne de taşıma aracı. Tamamı yabancılar tarafından inşa edilmiş ve onlar tarafından işletilen 4112 km.lik bir demiryolu vardı sadece.

Yıllarca çağın gerisinde kalmış, milli mücadele ile bağımsızlığını kazanmış genç Türkiye hem geride kalmışlığı yenmek hem de savaşlarla tahrip olmuş bir ülkeyi yeniden imar etmek için geniş çapta bir çalışma programına girişti. Bu düşüncelerle ülkenin iktisat politikasını tespit etmek için İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde ulaştırma sorunu çok geniş bir şekilde ele alınmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk kongreyi açış konuşmasında “Memleketimizi, bundan başka şimendiferler ile ve üzerinde otomobiller çalışır şoseler ile şebeke haline getirmek mecburiyetindeyiz. Çünkü garbın ve cihanın vesaiti bunlar oldukça, şimendiferler oldukça, bunlara karşı merkepler ile, kağnı ile, tabii yollar üzerinde müsabakaya çıkmanın imkânı yoktur” diyerek ulaştırma altyapısının önemine değinmiştir.

İktisat Kongresi kararları doğrultusunda, ülkenin gelişmesi için ana unsur olarak görülen ulaştırma altyapısı olduğu görüşünden hareketle başta demiryolu olmak üzere hemen çalışmalara başlanmıştır. 1923 Umuru Nafia programında ülkeyi doğu-batı yönünde geçen ve şube hatları ile merkez ve limanlara bağlanan demiryolu ağı planlanmıştır.

Adeta bir seferberlik ruhuyla yapımına girişilen milli ve bağımsız demiryollarımızın politikası başlıca iki yönde gelişmiştir. Bunlardan birincisi ağ biçiminde bir yapıyı oluşturmak için yeni demiryolları inşa etmek, ikincisi ise yabancı şirketlerin ellerindeki demiryollarını satın alarak millileştirmek ve demiryoluna milli bir nitelik kazandırmaktı. TBMM’nin 22 Nisan 1924’te kabul ettiği bir kanun ile Anadolu hattının satın alınmasına karar verilince inşa politikası ve millileştirme politikası aynı anda başlamıştır.

Atatürk tüm yurt gezilerinde deniz yoluyla ulaştığı liman şehirlerinin dışındaki her yere trenle giderdi. Demiryolu ile yaptığı yurt gezilerinde kullandığı 2 no.lu servis vagonu zamanla yetersiz kalınca 1935 yılında Almanya’dan LHV. Linke Hofman-Werke fabrikasından bir tren ısmarlandı. Tren penceresinin altına kadar lacivert, üst kısmı beyaz olduğu için halk arasında “Atatürk’ün Beyaz Treni” olarak anıldı hep. 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yuman ulu önderin naaşı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı’ndan alınarak bir tören ile Ankara’ya doğru yola çıkarıldı. Kortej Sarayburnu’na ulaştığında Ata’nın naaşı rıhtımda bulunan Zafer destroyeri ile açıkta bekleyen Yavuz zırhlısına yerleştirildi. Ve daha sonra da İzmit’te karaya çıkarılarak Ankara’ya götürülmek üzere törenle “Beyaz Tren” e yerleştirildi ve çevresinde altı meşale yakıldı. Tümen bandosunun çaldığı İstiklal Marşı ve halkın gözyaşları arasında Beyaz Tren Ankara’ya doğru hareket etti.Böylece Atatürk tüm yurt gezilerini yaptığı, halk arasında efsane olmuş Beyaz Treni ile ebedi yolculuğuna uğurlandı.

O demiryolu konusunda yaptığı çalışmalar, kararlar ve uygulamalarla uygarlık yolunda demiryolunun önemini her fırsatta vurgulamış bir demiryolu sevdalısıydı.

Cumhuriyetimizin 10. Yıl kutlamalarının yaklaştığı günlerde, coşkulu törenlerde çalınmak üzere 10. Yıl Marşı’nın yazılması çalışmaları devam ediyordu. Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar tarafından yazılan ve Cemal Reşit Rey tarafından bestelenen Onuncu Yıl Marşı’nın sözleri Atatürk’e okundu.

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan,

Başta bütün dünyanın saydığı baş kumandan

Bir baca yükseliyor, durmadan her yamaçtan…

 

Atatürk sözleri okudu ve son dizenin üzerini çizdi.

“Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” yazdı.

Sonra da o sırada yanında bulunan silah arkadaşı ve Türk Demiryolculuğunun babası olarak anılan Behiç Erkin’e dönerek; “sizlerin bu on senedeki emeğiniz iyi ifade edilmiyordu, o nedenle bu mısrayı değiştirdim” dedi.

Türkiye’nin on yıllık mucizevi kalkınma hamlesine imzasını atan Mustafa Kemal Atatürk, zihinlerimizde ve dilimizde yer eden “”Demirağlar" ifadesi ile Onuncu Yıl Marşına da imzasını atmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün demiryolu gelişimine olan bağlılığı, Türkiye'deki daha geniş modernizasyon çabalarının önemli bir unsuruydu. Onun vizyonu ve eylemleri, bugün ülkeye fayda sağlamaya devam eden kapsamlı, modern ve birbirine bağlı bir demiryolu ağının temelini attı. Demiryolları, Türkiye'nin ekonomik büyümesinde, ulusal birliğinde ve kendine güveninde çok önemli bir rol oynamış ve Atatürk'ün bu alandaki mirasını, onun ulus üzerindeki kalıcı etkisinin bir kanıtı haline getirmiştir.

Bu vesile ile Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygıyla anıyor ve Cahit Külebi’nin mısralarıyla yazıma son veriyorum.

 

“Binip trene gezende biz seni hatırlarız…”

Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) Genel Müdürü Nükhet Işıkoğlu

Etiketler :