KOMİK BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ

Çok değil, bundan 30 yıl önce Avrupa ülkelerinin endüstri üretimini büyük ölçüde Asya ülkelerine kaptıracakları, TIR taşımacılığının Türkiye ve Doğu Avrupa ülkeleri tarafından gerçekleştirileceği, ekonomik yönden iyice kötüleşen Fransa, Belçika, Hollanda gibi ülkelerde insanların “Sarı Yelekli” olarak sokaklara taşıp mağazaları yağmalayacağı söylenseydi, gülünüp geçilirdi. Bunların hepsini yaşadık ve gördük.

Tüm bu yaşananlar Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye yamuk bakışını düzeltmedi, tersine artırdı. Türkiye kalkındıkça, geliştikçe, büyüdükçe Batı Avrupa kapılarını daha fazla kapatarak Türkiye’nin önünü kesmeye çalıştı. 1980’lerde Avrupa Birliği “ekonomik yönden yeterince gelişmemiş olduğunuzdan bizim ülkelerle rekabet edemezsiniz” gerekçesi ile tam üyelik müracaatımızı geciktirirken, şimdilerde bu gerekçeyi bir kenara koyup, demokrasi, insan hakları, bölgesel gelişmişlik farkları konularındaki sorunları dile getirerek tam üyelik sürecini dondurmaya devam ediyor.

Resmi temaslarda bu söylemi ağzından düşürmeyen Avrupa Birliği temsilcileri, ikili sohbetlere başlandığında Türkiye’den ve onun genç nüfus gücünden korktuklarını söylemekten imtina etmiyorlar.

Buna karşın, mesafe uzaklığına, gümrük beyannamesi verilmesi zorunluluğuna, CE düzenlemelerine bakmaksızın, Türk ihracatçısı Avrupa pazarlarında varlığını her geçen gün daha da güçlendiriyor. Aynı şekilde, vize zorunluluğuna, yeşil kamyon sınıflandırmalarına, sınır kontrollerine, yol geçiş kısıtlamalarına, zorunlu RO-LA uygulamalarına takılmaksızın, Türk nakliyecileri Avrupa yollarında direksiyon sallamaya devam ediyor.

Bunların hepsi iyi de hoş da, bazı komik tarife dışı önlemler ile karşılaştığınızda gülmeden geçemiyorsunuz. Hepsinden ötesi, bu uygulamalar eskiden saygı ve hayranlık duyduğunuz Avrupa ülkelerine olan saygınızın ve hayranlığınızın tükenmesine yol açıyor.

Yıllardan beri söylenir: “TIR şoförlerine turist vizesi gibi vize vermeyin. Bunlar ülkelerinize gelirken çalıştığı nakliyeci firmanın milyon liralara ulaşan kamyonlarını ve üzerinde bazen değeri yine milyon liralara ulaşan ihracatçı yükünü taşıyor. Bunları ülkenizde bırakıp bir yere kaçması için deli olması lazım” diye. Yine de Avrupa ülkelerinden vize prosedürlerinde bir kolaylık sağlanmaz. Tersine yeni zorluklar yaratmanın yolları aranır.

Türkiye’deki Almanya Büyükelçiliği 15 Kasım 2018 tarihten itibaren şoför vizeleri konusunda yeni bir uygulama başlattı. Yeni uygulamaya ilişkin kaleme aldıkları yazı aynen şöyle: “Sayın Yetkili, 15.11.2018 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde TIR şoförü başvurularında bir değişiklik yapacağız. Halihazırda ibraz edilmesi istenen CMR’nin yanı sıra TIR şoförü başvurularında bundan böyle Almanya’daki alıcının teyit yazısı/davetiye göndermesi gerekecek. Bu teyit yazısı doğrudan gönderinin alıcısı tarafından mail yoluyla aşağıdaki mail adresine gönderilmelidir: info.lkw@anka.diplo.de. Bu şekilde gönderilmeyen teyitler Büyükelçilik tarafından kabul edilmeyecektir! Teyit yazısında IDATA başvuru numarası, Almanya’daki teslimat adresi, firma kaşesi ve yetkili bir kişinin imzası olmak zorundadır. Teyit yazısının IDATA’ya başvuru yapıldıktan sonra üç gün içerisinde Büyükelçiliğe ulaştırılmış olması gerekmekte. Saygılarımızla”

Şimdi imla hatalarını bir kenara bırakıp da bu yazıdaki düzenlemeyi nereden eleştirmeye başlayayım, bilemiyorum.

Yine de denemekte yarar var:

1-Bir TIR şoförü, TIR kamyonu yüklenmeden önce vize için müracaat etmek zorundadır. Bu nedenle, vize aldıktan sonra hangi alıcının yükünü taşıyacağını bilmesi olası değildir. Çünkü Almanya vizesi tüm belgeler büyükelçiliğe veya konsolosluğa teslim edildikten sonra bir haftadan önce çıkmaz. Hangi ihracatçı veya nakliyeci şoför vizesi beklemek için yükü bir hafta kamyonda yüklü şekilde bekletebilir?

2-Almanya’daki hiçbir alıcı kendisine Türkiye’den yük taşıyacak TIR şoförünü tanımaz. Tanımadığı bir kişi için de davetiye vermez. Bırakın Almanya’yı dünyada hiçbir ülkenin ithalatçısı kendisine belki bir kez eşya getirecek olan tanımadığı TIR şoförü için davetiye vermez. Arada arkadaşlık, dostluk, iş ortaklığı olmayan birisi için kimse böyle bir sorumluluk alır mı?

3-Kast edilen “alıcı” değil de taşımaya Almanya’da aracılık eden nakliye acenteliği teyit yazısı veya davetiyesi ise, bu acentelerin de işbirliği yaptığı Türk nakliye firmasının tüm şoförlerini tek tek tanıma şansı yoktur. Bunlar ancak, Türk nakliye firmasının vereceği referansa göre böyle bir davetiye yazısı vermesi beklenir.

4-“Davetiye yazısı” dedim, çünkü “teyit yazısı” yüklenecek yük ile ilgili olup, bunun gerçek hayatta neden olamayacağına 1 inci başlık altında değindim.

5-“Canım siz de CMR’yi Almanya’daki acenteye e-mail ile gönderin. Onlarda bu CMR’ye dayanarak teyit yazısı yazsınlar” sözü de havada kalıyor. Çünkü hangi yük veya yüklerin hangi araca yükleneceği belirlenmeden CMR düzenlenemez. CMR ihracat gümrüğüne müracaat aşamasında düzenlenecek bir belge. Bu nedenle, yine 1 inci başlık altındaki açmaza dönüyoruz.

6-Yine de komple yük taşıyacak bir kamyon için böyle bir CMR düzenlenerek Almanya’daki acenteye e-mail ile gönderildiğini varsayalım. Almanya’daki acente veya acentelik yapan nakliyeci Türk partneri ile pazarlığa girişerek “Kardeşim ben senden Alman plakalı araçla yük taşıyan Alman şoför için böyle bir belge istiyor muyum? İstemediğime göre sen Türkiye’ye gelen araçtan 100 dolar acentelik bedeli alıyorsan ben de bundan böyle senden 130 dolar acentelik bedeli alırım” demeyecek midir? İşte size yeni bir haksız rekabet konusu daha!

7-Kaldı ki TIR şoförü 6 aylık veya 1 yıllık “Schengen Vizesi” almak için başvuruyor. Alacağı bu vize ile bir kamyon yükü değil belki 50 – 60 kez Almanya’ya yük taşıyacak. Bu yüklerin her birinin alıcısı farklı olacağına göre, davetiyenin birinci alıcı tarafından gönderilmesi hangi akla ve mantığa sığıyor?

8-Peki TIR şoförümüz ilk taşımasını parsiyel yük ile yüklü bir kamyon ile yapacak ise, örneğin 50 ayrı alıcısı bulunan bu parsiyel yüklerin alıcılarının tümünden mi davetiye istenilecek, sadece birinin vermesi yeterli mi olacak? Yeterli olacak ise, davetiye verecek ilk alıcının günahı ne?

9-Türk TIR şoförüne vize vermede böyle zorluk yaratılırsa, Bulgar, Romen, Yunan şoför istihdam eden bu ülkelerin nakliye şirketleri “Vize sorunu olmayan şoförle taşıma yapıyoruz. Yükünüz yolda kalmaz” şeklinde kendilerine rekabet avantajı yaratacak reklam yapmayacaklar mı? Yoksa Almanya Büyükelçiliği’nin asıl amacı bunu sağlamak mı?

Listeyi daha fazla uzatmak istemedim. Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bektaşi’nin söylediği gibi: “Hoca Efendi, sen buna yok diyecen de dilin varmıyor.” Almanya da “Türkiye’den Almanya’ya mal satmayın, satsanız da malları siz taşımayın” diyecek de dili varmıyor.

Cahit Soysal/csoysal@uysen.com  

Önceki ve Sonraki Yazılar