“2039 yılı itibariyle yüzde 100 karbon nötr ürün portföyü oluşturmayı hedefliyoruz”

“2039 yılı itibariyle yüzde 100 karbon nötr ürün portföyü oluşturmayı hedefliyoruz”

Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt , “2027 yılından itibaren seri üretim hidrojen bazlı yakıt hücreli araçlar eklemeyi hedefliyoruz” dedi.

Treyler Sanayicileri Derneği’nin (TREDER) The Green Park Pendik Hotel’de düzenlediği “5. Ağır Vasıta, Treyler Zirvesi”nde konuşan Mercedes-Benz Türk  Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt şöyle konuştu: “Bugünün ana konularından biri olan  “Yeşil Mutabakat''ın dünyayı ve sanayii nasıl şekillendireceğini ülkemiz ve sektörümüz açısında etkilerini değerlendirmek için buradayız. Bizler, sektörün öncü markaları, paydaşları olarak STK’larımızın çatısı altında geleceğimizi çok yakın bir zamanda şekillendirecek bu önemli insiyatif dahilinde, özellikle ülkemizin yol haritasının çizilmesine katkıda bulunmak noktasında sorumluluk taşıyoruz

Bilindiği ve yakından hissedildiği gibi küresel ısınma ve buna bağlı olarak ön görülemez  hızda ortaya çıkmaya başlayan iklim değişikliği sorunu yıllardır global olarak gündemde olan bir konu. Bugün, bu konuda daha kapsayıcı ve sürdürülebilir stratejiler sunmamız gereken, hep birlikte somut adımlar attığımız ve atmayı planladığımız bir dönemdeyiz.

Bu noktada Avrupa Yeşil Mutabakat (The European Green Deal) ve Paris İklim Anlaşması iki çok önemli kilometre taşı ve rehber olarak karşımıza çıkıyor. Bu mutabakat ve anlaşma bize iklim krizine neden olan salınımların minimuma hatta belli bir zaman çizgisi sonunda sıfıra indirilmesi için bir yol haritası sunuyor.

Yeşil Mutabakat

Paris İklim Anlaşması, taraf olan ülkelere iklim değişikliğine duyarlı olarak özellikle sanayi ve tüketim alanlarında sera gazı salınımının azaltılması, bu çerçeveye adaptasyon ve finansmanı konularında yükümlülükler öngörüyor. Yeşil Mutabakat ise, iklim kriziyle mücadele konusunda AB’nin var olan taahhütlerini daha geniş ve etkili bir şekilde hayata geçirmeye odaklanıyor.

Mutabakat, 2050'ye kadar Avrupa’yı karbon nötr hale getirmeyi amaçlıyor. Avrupa genelinde yeşil bir standart belirleyen Mutabakat, AB’nin iş birliği içinde olduğu ülkelerden de bu kurallara uymasını bekleyecek olması bakımından da önemli. İklim ve çevre değişikliği konuları bu kapsamda “Yeşil Ekonomi” kavramı ile ele alınıyor ve bu şekilde de uzun bir süre daha bu şekliyle gündemimizde kalmaya devam edeceği görülüyor.Ülkemiz, bu kapsamda referans senaryoya göre (2030 yılında olması beklenen sera gazı emisyonu hacmine göre) emisyonu azaltmayı taahhüt ediyor ve Paris Anlaşması çerçevesinde 2050 yılı karbon nötr hedefini takip ediyor . Avrupa Birliği nezdinde 2019 yılı sera gazı emisyonu araç üreticileri tarafından düzenlene Vecto belgeleri  referans alınmak suretiyle 2025, 2030 ve sonrası için bir yol haritası ve hedefleri belirlemişken, ülkemizde hangi yılın azaltım hedeflerine baz alınacağını henüz belirlememiştir.

2039 yılı itibariyle de yüzde 100 karbon nötr ürün portföyü oluşturmayı hedefliyoruz

Paris İklim Anlaşması 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı hedeflerken; gelecek için sorumluluk taşıyan bir şirket olarak hedefimizi öne çektik. Daimler Truck çatı stratejimiz kapsamında global çapta 2030 yılına kadar ürünlerimizin yüzde 50’sinin sıfır emisyonlu olmasını, 2039 yılı itibariyle de yüzde 100 karbon nötr ürün portföyü oluşturmayı hedefliyoruz.

Bizler marka olarak bu konuda hangi adımları atıyoruz dediğimizde; çatı şirketimiz Daimler Truck’ın global stratejisi; “Connected” (Bağlantılı/çevrim içi), “Autonomous”(Otonom) ve “Electric” stratejimiz etrafında şekilleniyor. Bu başlıkların her birinde önümüzdeki dönemde çok önemli gelişmelerle karşılaşacağız.

Daimler Truck sıfır emisyon sağlayan uzun dönem stratejisini iki teknoloji üzerine kurdu. Bunlardan ilki Batarya Elektrikli Araçlar (BEV). Batarya Elektrikli Araçlar, üzerindeki bataryalar aracılığıyla elektrik motorunu çalıştıran bir teknoloji. Diğeri ise Hidrojen Bazlı Yakıt Hücreli Araçlar (FCEV). Bu teknolojide de aracın yakıt depolarında bulunan sıvı hidrojen (H2), yakıt hücrelerindeki oksijen ile reaksiyona girerek elektrik motoru için enerji üretiyor. Her iki teknolojide de içten yanmalı motor bulunmuyor. Bu sayede sıfır emisyon salımı sağlanıyor.

Sunduğumuz çözümler müşterilerimizin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek şekilde oluşturuldu.  Batarya elektrikli kamyonlarımız hafif yük ve kısa mesafe taşımacılığı için uygunken, hidrojen bazlı yakıt hücreli kamyonlarımız ise ağır yükte ve uzun mesafe taşımacılıkta öne çıkıyor. Araç portföyümüze 2027 yılından itibaren seri üretim hidrojen bazlı yakıt hücreli araçlar eklemeyi hedefliyoruz.

2024 yılında seri üretim

Elektrikli araçlar konusunda uzun yıllardır önemli AR-GE çalışmalarına imza atan şirketimiz, kıs a ve orta mesafe dağıtım kamyonlarını takiben tek şarj ile yaklaşık 500 kilometre yol kat edebilen eActros LongHaul'u da 2024 yılında seri üretime hazır hale getirmeyi planlıyor.

Diğer sıfır emisyon teknolojisi ise sıvı hidrojen yakıtlı elektrikli araçlar. Bu teknoloji, batarya teknolojisine göre iki kata yakın menzil sağlayabiliyor ve 1.000 km’nin üzerinde menzil sınabiliyor. Her ne kadar içten yanmalı motora göre halen düşük olsa da, depo dolum sürelerinin dizel muadillerine çok yakın olması sebebiyle uzun yol taşımacılık için batarya teknolojisine göre daha kabul edilebilir gözüküyor.

Çatı şirketimiz Daimler Truck Paris Anlaşması hedeflerine sıkı sıkıya bağlı ve geleceğin CO2 nötr kamyon taşımacılığı üzerinde çalışıyor. Bu yolda ortaklıklar bizim için çok önemli.

Hidrojen bazlı yakıt hücreleri konusunda işbirliği

Volvo Group ile iş birliğimiz kapsamında ise, hidrojen bazlı yakıt hücreleri konusundaki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu doğrultuda 2021 yılında “cellcentric” adında ortak bir girişim kurmuştuk. Dünyanın lider yakıt hücresi sistemi üreticilerinden biri olmayı hedefleyen cellcentric, bu hedef doğrultusunda 2025 yılından itibaren Avrupa’nın en büyük seri üretim tesislerinden birini kurmayı planlıyor.

Biraz önce ifade ettiğim batarya teknolojisi için en önemli konulardan biri şüphesiz şarj istasyonu altyapısı. Günümüzde iki çeşit şarj istasyonu var: “Alternatif Akım” ve “Doğru Akım” istasyonları.

Alternatif akım şarj istasyonları daha yaygın ve genellikle otomobiller için kullanılıyor. Doğru akım şarj istasyonları ise alternatif akıma göre daha yüksek şarj kapasitesi sunuyor ve daha yüksek batarya kapasitesi bulunan ağır vasıtalar için kullanılıyor.

“Avrupa’nın en büyük ağır vasıta şarj altyapısı oluşturmak hedefiyle MILENCE’ı kurduk”

Avrupa’da yük ve yolcu taşımacılığına yönelik şarj altyapısının öncelikle ana ulaşım arterlerinde yaygınlaştırılması adına dünyanın önce gelen kamyon üreticileri olarak Daimler Truck, Traton ve Volvo grup ile birlikte Avrupa’nın en büyük ağır vasıta şarj altyapısı oluşturmak hedefiyle MILENCE’ı kurduk ve geliştiriyoruz.

Sözlerimi sonlandırmadan önce, tüm bunlar ışığında ülkemizin bu alanlardaki sorumluluklarına ve yapmamız gerekenlere de kısaca değinmek isterim.

Yakın zamanda ülkemizde Paris İklim Anlaşması’nın imzalanması neticesinde emisyon azaltımı konusudan yol haritalarının belirlenmesiyle bu araçlara yönelik devlet teşviklerinin hayata geçeceğini umut ediyoruz.

Ancak bu konuda Mercedes-Benz olarak bizim veya diğer üretici ve ithalatçıların salt ürün ve hizmetleri pazar sunarak değil, sektör temsilcileri olarak ve bir çoğumuzun yurtdışındaki  sıfır emisyon geçişinden tecrübeleri ışığında, üyesi olduğunuz STK’ların çatısı altında ülkemizin yol haritasının çizilmesinde yetkililere destek olmak konusunda görev ve sorumluluğumuz olduğunun altını çizmek istiyorum ve bugünkü zirvenin ve zirvenin çıktılarının bu anlamda önemine bir kez daha vurgu yapmak istiyorum.”

Etiketler :