“2020 Pandemi Yılında Lojistik Faaliyetler ve Gelecek Eğilimleri”

“2020 Pandemi Yılında Lojistik Faaliyetler ve Gelecek Eğilimleri”

Beykoz Üniversitesi Lojistik Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ezgi Uzel Aydınocak, yesillojistikciler.com'a 2020 yılını değerlendirdi. İşte Doç. Dr. Ezgi Uzel Aydınocak’ın “2020 Pandemi Yılında Lojistik Faaliyetler ve Gelecek Eğilimleri” başlıklı değerlendirme yazısı…

Geçtiğimiz 2020 yılının şüphesiz en önemli konusu dünyayı saran Koronavirüs salgını ve bunun tüm dünyada yarattığı ekonomik belirsizliklerdir. Özellikle salgının ortaya çıktığı 2020 yılının ilk çeyreğinde ekonomide yavaşlamalar gözlemlenmiştir. Yaz aylarında ise salgından dolayı alınan sıkı önlemler bir nebze rahatlatılarak küresel anlamda ekonomik faaliyetlerin toparlanması sağlanmıştır.

Koronavirüs salgını tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik faaliyetlerin daralmasına yol açmış, borçluluk oranlarında artışa neden olmuş ve büyümeyi zayıflatmıştır. Tüm bu olumsuzluklar küresel anlamda finans piyasalarının kırılganlık riskini artırmıştır. Mikro açıdan bakıldığında, bu durum işletmelere birçok yönden olumsuz olarak yansımış, özellikle nakit akışlarının bozulmasına neden olmuştur. Salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesi adına tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik tedbirler alınmaya çalışılmış, özellikle salgının ilk dalgasından sonra getirilen sıkı karantina önlemleri gevşetilerek salgınla mücadele edilmiştir. Bu tedbirler ile ekonomide toparlanmalar gerçekleşse de özellikle hizmet sektöründeki iyileşmeler sınırlı kalmıştır (T.C. Merkez Bankası, 2020).

T.C. Ticaret Bakanlığı 2020 verilerine göre, hizmet ihracatının 2020 yılının 10 ayında 2019 yılı aynı dönemine kıyasla yüzde 49,5 azalışla 27,3 milyar dolar olarak gerçekleştiği; hizmet ithalatının ise aynı dönemde yüzde 7,1 azalışla 20,8 milyar dolar olduğu görülmüştür. 2020 yılı Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre; İhracat, % 0,95 azalarak 16 milyar 88 milyon dolar, İthalat, % 16,07 artarak 21 milyar 158 milyon dolar, Dış ticaret hacmi, % 8,05 artarak 37 milyar 246 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Buna rağmen T.C. Ticaret Bakanlığı 2020 verilerine göre Türkiye'nin kara sınır kapılarında 3,4 milyon ticari araç giriş-çıkışı gerçekleşmiş, en fazla ticari araç geçişi yapılan sınır kapısı ise 1 milyon 90 bin ile Irak'a açılan Habur Gümrük Kapısı olmuştur. Bunu 704 bin araç ile Kapıkule, 315 bin araç ile Sarp Gümrük Kapısı takip etmiştir. Bununla beraber salgın nedeniyle demir yollarının kullanımının da arttığı gözlemlenmiştir. İran'a açılan gümrük kapılarında tampon bölge bulunmaması nedeniyle, sevkiyatlar demiryoluna yönlendirilmiş ve temassız ticaret uygulamasının Kapıköy Demiryolu Gümrük Kapısı'nda da uygulanması sağlanmıştır.

Havayolu taşımacılığına bakıldığında salgın nedeniyle getirilen seyahat kısıtlamaları sonucunda uçuşların iptal edilmesi Şubat 2020’den Mart 2020’ye kadar geçen sürede trafik büyüme oranını 1,35’e düşürmüştür. Ayrıca iç hat-dış hat ve transit yolcu sayısındaki artış oranı Şubat-Mart 2020 döneminde bir önceki döneme göre 1,28’e gerilemiştir. Havayolları ile taşınan toplam yük miktarına ilişkin büyüme oranında da aynı şekilde bir önceki döneme göre gerileme gözlemlenmiştir (Akca, 2020). Devlet Hava Meydanları İşletmesi verilerine göre, Temmuz 2020 sonu itibariyle hava taşımacılığında kargo, posta ve bagaj hacminde (ton) yüzde 51 daralma görülmektedir. Salgın boyunca birçok ülkenin tedbir amaçlı maliyet talepleri navlunların artması ile sonuçlanmıştır. Bunun da fiyatlara olumsuz olarak yansıyacağı gözlemlenmiştir (UTİKAD, 2020). Ayrıca küresel ticaret hacminin küçülmesi yönünde öne sürülen tahminler gerçekleşirse bunun hava kargo sektörüne olumsuz etkilerinin süreceği beklenmektedir (World Trade Organization, 2020).

Denizyolu taşımacılığına bakıldığında salgın nedeniyle liman çalışanları ve gemi mürettebatının karantinaya alınma zorunlulukları özellikle konteyner taşımacılığının aksamasına neden olmuştur. Özellikle Çin ve AB ile yapılan ticaretin yavaşlamasıyla beraber konteyner hareketinde aksamalar gerçekleşmiş, bu da navlun fiyatlarını artırmıştır. Elbette denizyolunda yaşanan bu sıkıntılar krayolu taşımacılığı ile depo hizmetlerine de olumsuz olarak yansımıştır. Ayrıca Kasım 2020 verilerine göre ise döviz kurunun yüksek olması nedeniyle ithalatın azalması ile Türkiye’ye gelen gemi ve konteyner sayısında azalma gerçekleşmiş bu da birçok malın yeterli sayıda konteyner bulunamaması nedeniyle depolarda beklemesine yol açmıştır (UTİKAD, 2020).

Kasım, 2020 ayında en fazla ihracat yaptığımız ülkeler Almanya, İngiltere ve Irak olurken ithalatta ise ilk üç sırayı Almanya, Çin ve Rusya almıştır. Başta AB ülkeleri olmak üzere ana ihracat pazarlarımızdaki normalleşme ile beraber, Kasım 2020 itibariyle bu pazarlara ihracatımızın da toparlanma sürecine girdiği görülmektedir. Bu çerçevede 2020 yılında gerçekleşen Türkiye’yi etkileyecek bir diğer önemli olay ise 31 0cak 2020 tarihinde İngiltere’nin AB’den ayrılması olmuştur. Bu konuda da İngiltere ile 29 Aralık 2020 tarihinde imzalanan ve 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan serbest ticaret anlaşması ile Gümrük Birliği'nden bugüne kadar elde edilen kazanımın korunması ve belirsizliklerin ortadan kaldırılması ile ikili ticaretin aksamaması ve tercihli ticaret rejiminin devamı sağlanmıştır (T.C. Ticaret Bakanlığı, 2020).

Salgının bir diğer etkilediği alan ise elektronik ticaret sektörü olmuştur. Ülkemizde bu sektöre ilişkin veriler ilk kez 2020 yılında açıklanmış, buna göre ülkemizin elektronik ticaret hacmi 2020 yılının ilk yarısında 91 milyar 700 milyon lira olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca ülkemiz elektronik ticaret ve dijital ekonomi alanında Çin Halk Cumhuriyeti ile bir iş birliği anlaşması üzerinde uzlaşmış ilerleyen zamanlarda ise imza sürecinin gerçekleşmesi beklenmektedir.

Koronavirüs salgının etkileri özellikle tedarik zincirlerinde varlığını hissettirmiştir. Küresel boyutta iş yapan işletmelerin teslimat sürelerinde yaşanan kriz bir dönemin ucuz işgücü ve hammadde pazarlarında faaliyet gösterme eğilimleri (offshore), tedarikin daha sık ve küçük miktarlarda yapılabilmesini ve hızlı teslimatı mümkün hale getirebilmesine olanak sağlayan yakın pazarlara kaydırılması (nearshore) yönünde değişme göstermektedir. Bu anlamda AB pazarına yakın bir coğrafi konumda olan ülkemiz için iş fırsatları doğabilir. Özellikle temassız ticaret, sanal ticaret organizasyonları, kağıtsız gümrük gibi yeni girişimler ile desteklenerek Türkiye’nin ticaretteki konumu güçlendirilebilir. Ayrıca ülkemizin döviz kuru sebebiyle ihracatta yeni pazarlarda faaliyet fırsatları bulabilmesi mümkündür. Böylelikle taşımacılık alanında da büyüme sağlanabilir.

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’yi de bundan sonraki dönemde bekleyecek olan yenilikler dört başlık altında toplanabilir. Bunlarda ilki dijitalleşmenin lojistik ve tedarik zincirlerinde etkisini göstermesi ve bu alanda yatırım ihtiyacının elzem olması; ikincisi, sürdürülebilirlik konusunda atılması gereken adımlar olduğu; üçüncüsü dünyanın artık kaotik bir yapıda olması nedeniyle işletmeler için kırılganlığın her geçen gün arttığı, özellikle tedarik zincirleri için risk yönetiminin önem taşıması; ve son olarak, perakendecilik sektörünün atılım gösterdiği hem elektronik perakendecilik alanı hem de bütüncül dağıtım kanalları (omnichannel) uygulamaları, bununla beraber bir de son kilometre teslimatına yönelik çözümlerin oluşturulmasıdır. Dijitalleşme konusunda özellikle depo süreçlerinin yönetilmesinde yaşanan verimsizliklerin azaltılması adına yeni yatırımlara ihtiyaç bulunmaktadır. Özellikle Endüstri 4.0 unsurlarından Nesnelerin İnterneti (IoT), yapay zeka ve robot teknolojileri bu alanda en hızlı uygulanması öngörülen unsurlardır. Taşımacılık alanında bir diğer konu ise işletmelerin artık blockchain uygulamalarına geçme sürecini planlamaya başlamalarıdır.  Ayrıca Türkiye’de elektronik perakendeciliğin ön plana çıkması ile depo alanında yapılması fırsat yaratacak olan e-fulfillment merkezlerinin kurulması gelecek vadedecektir. Perakendecilerin ve dolayısıyla depo hizmeti verenlerin çözüm bulmaları gereken bir konu da iade ürün yönetimidir. Özellikle sürdürülebilirlik kapsamı içerisinde de yer alabilecek olan bu konu tersine lojistik faaliyetlerinin de artmasını öngörmektedir. Taşımacılık alanında özellikle gelecekte önümüze çıkacak olan önemli bir diğer konu,  karayolu taşıması bağlamında en çok ihracat ve ithalat yaptığımız AB ülkeleri ile Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde öngörülen çevresel unsurlara hazırlanmak ve gerekli uyum çalışmaları olacaktır. Ülkemiz lojistikçilerinin en art sırada gördükleri bu iki unsur (dijitalleşme ve sürdürülebilirlik) geleceğin en çok sorun yaratacak alanlarıdır ki bunu başaranlar için fırsat oluşturacaktır.

Etiketler :