“Lojistik Firması Yöneticileri, Gerçek Anlamda Ciddi Stratejistyenlerdir”

“Lojistik Firması Yöneticileri, Gerçek Anlamda Ciddi Stratejistyenlerdir”

ÖZEL RÖPORTAJ – İstanbul Bilgi Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. A.Zafer Acar, “Lojistik stratejik anlamda çok önemli bir alan. Literatüre baktığınızda stratejik yönetim için iki önemli kriteri vurguluyor “işletmenin tamamını ilgilendirecek, uzun vadeli hedefler ile ilgili olacak” diyor. Lojistik ve tedarik zinciri dediğimiz alan ne yapıyor? Sadece tek bir işletmeyi değil, işletmeler arası ilişkileri ve uzun vadeli hedefleri ilgilendiriyor” dedi.

Üniversite-sektör işbirliği, lojistik eğitiminde yaşanan sorunlar, lojistikte teknoloji kullanımı, Stratejik Lojistik Yönetimi kitabı, koridorlar ve Zengezur Koridoru hakkında konuştuk. Yeşil Lojistikçiler olarak biz sorduk İstanbul Bilgi Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. A.Zafer Acar cevaplandırdı. İşte Prof. Dr. A.Zafer Acar’ın sorularımıza verdiği cevaplar…

Türkiye’de lojistik eğitiminin ve eğitimcilerinin en büyük sorunları nelerdir?

Öncelikle genç akademisyenleri lojistiğe çekmemiz gerekiyor. Ancak her akademisyenin doçent, profesör olmak gibi bir kariyer beklentisi var. Bunun için de seçtiği bilim dalının uygun bir bilim alanı olması gerekiyor. Yani akademisyen olarak ilerlemek istediğiniz alanın önünün açık olması önemli bir motivasyon yaratıyor. Biz yıllardan bu yana Lojistik Derneği (LODER) üyesi hocalaımız ile bu konuda çalışma yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. 130’dan fazla akademisyen, 300’den fazla sektör uzmanının görüşleri alınarak yaklaşık 7 yıldır yaptığımız çalıştaylarla lojistik eğitimi ile ilgili çeşitli prensipler oluşturduk. Bu konuyla ilgili Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) LODER üzerinden de bireysel olarak da üniversiteler üzerinden de teklif ve önerilerimizi yazdık. Üniversiteler Arası Kurul tarafından lojistik bir bilim alanı olarak kabul edildi ama Lojistik Mühendisliği olarak kabul edildi.

LOJİSTİK MÜHENDİSLİĞİ

Sorun tam olarak nedir?

Bu durumda işletme, lojistik yönetimi, uluslararası ticaret, uluslararası ticaret ve lojistik mezunu biri doçent alanı olarak lojistiği seçemiyor. Çünkü Lojistik Mühendisliği diye bir doçentlik alanı oluşturuldu. Peki Lojistik Mühendisliği’nin geri planında bir lisans programı var mı? Yok. Bu alandan kimler istifade edebilecek? Makine mühendisi, endüstri mühendisi, sistem mühendisi gibi farklı mühendislik alanlarından gelenler lojistik alanına doğru yönelebilecekler.

“LOJİSTİK FİRMASI YÖNETİCİLERİ, GERÇEK ANLAMDA CİDDİ STRATEJİSTYENLERDİR”

Peki bu durumda ne olacak?

Lojistik stratejik anlamda çok önemli bir alan. Literatüre baktığınızda stratejik yönetim için iki önemli kriteri vurguluyor “işletmenin tamamını ilgilendirecek, uzun vadeli hedefler ile ilgili olacak” diyor. Lojistik ve tedarik zinciri dediğimiz alandaki yöneticiler ne yapıyor? Sadece tek bir işletmeyi değil, tedarik zincirindeki işletmeleri ve bunlar arasındaki ilişkileri uzun vadeli hedefler çerçevesinde yönetiyor. Çünkü, lojistik işletmesi hem başka bir işletmeye hizmet veren hem de bir işletme olarak kendi hedefleri olan bir işletmedir. Lojistik firması yöneticileri sadece operasyonların uzmanı değil, gerçek anlamda ciddi stratejistyenlerdir. Lojistik firmaları; teknoloji kullanan, insan yöneten, finans bilen, firmalar arası ilişkileri yöneten ve operasyonları gerçekleştiren çok yönlü bir işletmelerdir. Bu alanı sadece ve sadece lojistik mühendisliği diye kısıtladığımızda şu an sosyal bilimler alanında çalışan birçok kişiyi devre dışı bırakmış oluyorsunuz.

Neden?

Orasını bilmiyoruz. Biz önerilerimizi yaptık. Önerilerimizin altyapısında çok ciddi çalışmalar var. Birkaç kişinin kafasından çıkmış bir sonuç değil. Konuyla ilgili 130’un üzerinde akademisyen, 300’ün üzerinde sektör temsilcisinin fikri ve emeği var.

Örneğin; Lojistik Performans Endeksi’nde sürekli ilk sıralarda yer alan Almanya’da lojistik eğitimi alanlar lojistik alanında üniversitelerde hoca olarak çalışabiliyor mu?

Tabii. Farklı ülkelerde kartvizitinde doğrudan doğruya “Professor of Logistics” diye yazan akademisyenler var.

“LOJİSTİK BİR BİLİM ALANI OLARAK KABUL EDİLDİ AMA İŞLETME, İKTİSAT GİBİ ALANLARDAN MEZUN OLANLARA KAPILAR KAPATILDI”

Bir kişi Lojistik Mühendisi olmak isterse nasıl olacak?

Lojistik bir bilim alanı olarak kabul edildi ama biraz tek yönlü bir adım atıldı. Oysa ki lojistik çok disiplinli alandır. Şu an mühendislik okuyanların yolu açık. Çalışmalarını lojistik alanında yürütürlerse onlar için hiçbir sorun yok. Lojistik bir bilim alanı olarak kabul edildi ama maalesef işletme, iktisat hatta lojistik yönetimi gibi alanlardan mezun olanlara kapılar kapatıldı diyebilirim.

Örneğin bir kişi 4 yıllık bir lojistik bölümünden mezun oldu. Bu kişi lojistik alanında üniversitede kariyer yapamayacak mı?

Onun öyle bir şansı yok. Eskiden Lojistik Mühendisliği diye bir alan olmadığı için herhangi bir alan seçiliyordu. Örneğin ben Yönetim ve Organizasyon’dan müracaat ettim. Çalışmalarımı hep lojistik sektöründeki yönetim ve organizasyon sorunları üzerine yaptım. Ama şimdi örneğin jüri, işletme mezunu birisi lojistik alanında bir çalışma yapmış ise alan dışı deyip çalışmayı reddedebilecektir.

Tekrar sormak istiyorum. Üniversitede 4 yıllık lojistik eğitimi eğitim almış biri üniversitede lojistik eğitimi alanında hoca olamıyor mu?

Olur ancak iş daha da zorlaştı. Bu durum sadece lojistik bölümü okuyanların üniversitelerde hoca olamamasının dışında Türkiye’de lojistik alanında bilimsel verinin üretilmemesine de neden olur. Ayrıca orta ve uzun vadede bunun zararı daha çok olacaktır. Örneğin, işletme mezunu biri lojistiği çok seviyor ve bu alanında akademik yönden ilerlemek istiyor. Ona, “Bunu yaparsın ama ilerleyemezsin. Çünkü lojistik bir mühendislik alanı” dediğinizde ne yapacak? O alandan uzaklaşacak.

Lojistik eğitimi alanında yaşanan başka önemli sorun ya da sorunlar nelerdir?

İkinci sorun ise üniversite-sektör işbirliği ile ilgili. Bu sorunu 10. ve 11. Kalkınma Planı çalışmalarında da dile getirdim. Türkiye’de üniversite-sektör işbirliği denildiğinde sektör Üniversiteden özellikle şunu bekliyor: Üniversite, benim kullandığım özel formların ve belgelerin nasıl doldurulduğunu mezun olmadan öğretsin. Lojistikçi kullandığı özel belgelerin nasıl doldurulduğunu benim öğretmemi istiyor. Kendisinin bir yazılım firmasına yazdırmış olduğu modülü kullanmasını lojistik mezununun işe girer girmez bilmesini istiyor. Halbuki, üniversite evrensel bilim alanıdır. Bu tip detaylar şirketlerin kendi oryantasyon eğitimlerinde yapacağı şeylerdir.

“HOCALARIN SAHAYI GÖRMESİ GEREKİYOR”

Üniversitede ders veren hocalar lojistik gelişmeleri nasıl takip ve verdiği derslerde bunu öğrencilerine aktarabiliyor mu? Bu konuda yapılması gerekenler neler?

Lojistik eğitimi veren üniversite hocalarının sahayı da görmesi gerekiyor. Bu konuda yurtdışında birçok örneğe şahit oldum. Örneğin hocalar, bir firmada operasyon şefliği ve benzeri görevleri 1-2 yıl yaptıktan sonra geliyor, üniversitede çalışıyor. Sonra bir başka firmada farklı bir görevde bulunuyor. Ben buna kuyu tırmanmak diyorum, iki yan duvara yaslanarak. Sektörün çok önemli isimlerinin katıldığı 10. Kalkınma Planı’nda konu sektör-üniversite işbirliğine geldiğinde dedim ki, “Beni işe alanınız yok mu? Ben öyle genel müdürlük gibi görevler de istemiyorum. Operasyonlarda bana görev verin”, dedim.

“KENDİNİZİ YENİLEMENİZ GEREKİYOR”

Neden böyle bir iş talebine gerek duydunuz?

Ben hep uygulamadan geldim ama çevre, firmalar ve teknoloji değişiyor. İşletmeciliğe bakış değişiyor. Sizin hoca olarak kendinizi yenilemeniz gerekiyor. Dolayısıyla benim yeniden o firmalara gidip, işi yerinde görmem lazım. O nedenle bana iş vereniniz yok mu, dedim. Maalesef bu işbirliği yok. Sektör demeli ki, gelsin hoca ben de çalışsın. Hem akademik olarak birikimlerini firma ile paylaşsın hem de bu bilgileri firmada uygulamaya çalışsın. Hoca, daha sonra üniversitesine geri gitsin, öğrencilerine pratikteki gelişmeleri de anlatsın. Bu gidiş-gelişler maalesef bizde yok. Sadece mezunun benden çıkıp sektöre gitmesi ya da 20 günlük staj ile üniversite-sektör işbirliği olmaz.

“EĞİTİCİNİN EĞİTİMİ SEKTÖR İÇİN GEREKLİ”

Günümüzde öyle hızlı bir değişim var ki, belki 100 yılda değişmesi beklenen bir şey 5-10 yılda bazen de daha az bir sürede farklı bir hal alabiliyor. Tecrübenin de sürekli kendisini yenilemesi gerekiyor.

Evet. Biz hocalar bazen bu değişimin gerisinde kalıyoruz. Yani eğiticinin eğitimi sektör için gerekli. Biz bu “Eğiticinin eğitimi”ni LODER çerçevesinde kendi içimizde yapıyoruz. Çünkü, bir taraf geride kalırsa ortaya aksak ayaklı bir iş çıkar. Öte yandan firmalar, lojistik öğrencilerinin ziyaretlerine daha açık olması gerekiyor. Örneğin konteynerin içini hiç adımlamamış bir öğrenciden hiç lojistikçi çıkar mı? Tamam tahtaya çiziyorsunuz ama konteynerin yüklenmişini görmek aynı şey değil.

“TÜRKİYE’DE ŞU AN YAKLAŞIK 150 TANE LOJİSTİK PROGRAMI VAR”

Sizce Türkiye’de lojistik sektörü ihtiyaçtan fazla mezun vermiyor mu?

Kesinlikle. Türkiye’de şu an yaklaşık 150 tane lojistik programı var. Burada bir diğer önemli konu; YÖK diyor ki; bir lisans programında üç tane hoca olacak. Hele hele bu program İngilizce ise beş hoca olması gerekiyor. Peki Türkiye’de bu kadar programı kaldıracak hoca var mı? Yok. LODER ile eğiticinin eğitimi programlarına başlamamızın nedeni bu.

Lojistik mezunlarının ne kadarı iş bulabiliyor?

Bu bölümlerden mezun olanların iyi derecede Matematik, gerçek manada bilgisayar ve olmazsa olmaz en az bir yabancı dili bilmesi gerekiyor. Bu yetkinliğe sahip olan mezunlarımız sektörde kolay iş buluyor.

“DİJİTALLEŞMEDE SEKTÖR AKADEMİNİN ÖNÜNE GEÇTİ”

Lojistik sektörü son yıllarda dijitalleşmede çok önem adımlar atıyor. Üniversiteler bu gelişime ayak uydurabiliyor mu? Yani bu dijitalleşmenin arkasında mısınız, önünde mi?

Şu an dijitalleşmede sektör akademinin önüne geçti. Özellikle pandemide zorunluluktan dolayı öyle bir hızlı değiştiler ki, biz ayak uyduramadık. Bazı dersler koyuyoruz ama halen onların seviyesinin üzerinde değiliz. Ama kendi üniversitemden de ve önceki üniversitemden biliyorum ki, bu konuda bir bilinç var ve yatırım için projeler üretilmesi gerekiyor. Ama şu gerçek ki dijitalleşmede şu an sektör üniversitelerin önünde.

“LOJİSTİK YÖNETİCİSİ NASIL OLMALI?”

Yakın zamanda çıkan Stratejik Lojistik Yönetimi kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Kitabınızda özetle neyi anlatıyorsunuz?

Lojistik yöneticileri dünyadaki politik, ekonomik, teknolojik gelişmeleri çok yakından takip etmesi gerekiyor. Lojistik yöneticilerinin stratejiyi çok iyi derecede bilmesi gerekiyor. Hem bir işletme stratejisini hem de bunun altında tedarik ve lojistik stratejilerini bilmeleri gerekiyor. Lojistik yöneticileri farklı alanlardan gelebiliyor. Stratejik Lojistik Yönetimi isimli kitabımı, lisans son sınıf ve yüksek lisans düzeyinde okutulmasının yanında lojistik yöneticileri için de yazdım.

Lojistik yöneticileri hem kendi firmalarını yönetmek hem de hizmet verdikleri firmaların stratejisine uyumlu davranmak zorunda. Çünkü lojistikte yapacağınız bir hata, isterseniz siz çok güzel ürünler üretin, bunu müşteriye ulaştırmadığınız anda bir değer elde edemememize neden olacaktır.

Dünyada politik çevre değişiyor. Politik çevre değiştiğinde ticaret koridorları değişiyor. Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor. Kuzey Koridoru bu savaştan sonra kullanılmaz oldu. Tamamen durmadı ama savaştan dolayı çok az kullanılıyor.

HAVA KARGO YÜKSELİŞE GEÇTİ

Siz Kuzey Koridoru’ndan bahsetmişken Kuzey Koridoru’ndan giden malların transferi savaş ile birlikte nereye kaydı?

Bir kere e-ticaretin çok büyük bir bölümü hava kargoya kaydı. Hava kargo firmaları bu konuda çok ciddi atılım yaptı. THY Kargo da çok ciddi atılımlar yaptı. Öte yandan Körfez’de kurulmaya çalışılan yeni havayolu firmaları var. E-ticaretin artması yani dijitalleşme ile birlikte malların transferi de hız kazandı ve bu hava kargo ile sağlanıyor.

Örneğin Orta Koridor’da demiryolu ile gelmeye kalktığınızda Hazar’ı geçmeniz gerekiyor. Hazar’ın derinliği belli, rüzgar çok olduğunda gemiler durmak zorunda kalıyor. Hazar’ın güneyinden gelirseniz Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, İran’dan geçmek zorundasınız. Yani birçok gümrüğü geçmeniz gerekiyor. Bu durum da malın hareketini yavaşlatıyor. Dolayısıyla bu koridorlarda hava kargo avantajlı konuma geliyor. Ama şunu da belirtmek isterim: Hava kargo ile taşınan malların çok önemli bir kısmı düşük hacimli ama değerli mallardan oluşuyor.

ORTA KORİDOR VE KUZEY KORİDORU

Kuzey Koridoru’nu artık kullanmayan değeri düşük ama hacmi geniş ürünler hangi koridorda hangi taşımacılık modu ile taşınıyor?

O ürünler denizyoluna kaydı.

Peki Türkiye’nin dahil olduğu Orta Koridora kayan ürün yok mu?

Bunu doğrudan söyleyemeyiz ama son verilere göre uluslararası ticaret rakamlarımızın arttığı görülmekte. Ama bu Türk Lirası’nın yabancı ülke paraları karşısındaki kur düşüşünden mi kaynaklı yoksa savaştan dolayı malların bir kısmı Türkiye’den mi geçti de artış oldu bu durum konunun uzmanları tarafından ciddi bir şekilde incelenmesi gerekiyor. Bu değerlendirmeyi yapabilmek için şu an erken. Ayrıca biraz daha detaylı çalışmak gerekir.

Zengezur Koridoru

Son zamanlarda en çok konuşulan konulardan biri de Zengezur Koridoru. Bu koridor faaliyete geçer mi, geçerse Türkiye’ye ne gibi avantajlar sağlar?

Zengezur Koridoru birazcık sıkıntılı. Neden? Şu an çeşitli nedenlerle kapalı olsa da o koridor aktif olduğu zaman Bakü-Tiflis-Kars demiryolunu ne yapacağız? Bakü-Tiflis-Kars hattı yapılırken kullanılan ray aralıkları farklı. Zengezur Koridoru ile diğer yolları karşılaştıralım. Erzurum’dan Alat’a dört farklı noktadan gidildiğinde ortaya şu sonuçlar çıkıyor. Biliyorsunuz Alat, Bakü’nün 70 kilometre güneyinde yeni limanın yapıldığı yer.

-Erzurum - Sarp - Batum - Tiflis - Gence - Alat yolunun uzunluğu 1.155 km.

-Erzurum - Kars - Aktaş - Alat yolunun uzunluğu 1.012 km.

-Erzurum - Kars - Ordubad - Mihcivan/Zengilan (Zergezur Koridoru) -  Alat yolunun uzunluğu 989 km.

-Erzurum - Kars - Culfa - Tebriz - Alat yolunun uzunluğu 1.076 km.

En uzun koridorla Zengezur koridoru arasındaki fark 166 km. Siyasi gerekçeleri bir kenara bırakırsanız, kamu olarak sadece 166 km’lik bir kazanç için Zengezur Koridoru’na demiryolu ve karayolu yatırımı yapar mısınız? Güvenliğini nasıl sağlarsınız? Bu konunun siyasi değeri lojistik hesaplarını aşıyor. Dolayısıyla bu devletlerin tercihidir. Bu yatırım stratejik anlamda bir değer getirecekse evet, bu tercih kullanılabilir.

Etiketler :