2020’de elektrikli araçların konumu ne olacak?
ELADER Yönetim Kurulu Başkanı Av
ELADER Yönetim Kurulu Başkanı Av. Osman Ataman: “Türkiye’nin akıllı ulaşım ve e-mobilite vizyon ve strateji eylem planı hazırlaması ve uygulaması gerekir” dedi.[caption id="attachment_5949" align="alignright" width="500"] ELADER Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ataman[/caption]Elektrikli Araçlar Bilgilendirme Derneği (ELADER) Başkanı Av. Osman Ataman, gazetecilere yönelik basın toplantısında ELADER’in kuruluş amacı, hedefleri ve sürdürülen çalışmaları açıkladı. Osman Ataman, “Bütün siyasi çevreler ve kamu yönetimlerinin çevreyi de geleceği de cari açığı da ilgilendiren bu konuda tam bir vizyon ve işbirliği içinde olmaları ile süreç daha hızlı gelişecektir. Elektrikli oto vergisinde yapılan düzenleme, Türkiye’nin önündeki önemli bir engeli ortadan kaldırmıştır. Elektrikli araçta yakın dönemde artacak marka ve model seçenekleri ve şarj istasyonu altyapısının yaygınlaşmasıyla birlikte otomobil kullanıcısının ilgisini sonuca dönüştüreceğine inanıyoruz” dedi.BATI AVRUPA’DA 2020’DE 8 MİLYON ELEKTRİKLİ ARAÇ OLACAK2020 yılında Batı Avrupa’da 8 milyon elektrikli aracın ve 1 milyona yakın şarj istasyonu olacağını söyleyen Osman Ataman, “Bugün yaklaşık 30 bin EA (elektrikli araç) bulunan Fransa’nın 2 milyon araç ile liderliğini sürdüreceği; İngiltere’de 1 milyon 600 bin, Almanya’da 1 milyon 200 bin, Hollanda’da ise 800 bin EA’ya ulaşılacağı hesaplanmaktadır. Otomotiv üreticilerinin planlanmış modelleri hesaba katıldığı için aynı dönemde Türkiye’de de bugün 600 civarında olan sayının 100 bine yükselmesi mümkün olabilecektir. Ayrıca yerli üretim girişimleri de sürmekte ve başarılı sonuçlar bilinmektedir. 2030’lara gelindiğinde ülkelerde araç parklarında EA payının yüzde 50’leri zorlayacağı öngörülmektedir” diye konuştu.“ELEKTRİKLİ ARAÇLAR TÜRKİYE’YE YENİ BİR VİZYON VE KENT İÇİ HAREKETLİLİKTE ÖNEMLİ BİR VERİMLİLİK VAAT EDİYOR” Türkiye’nin elektrik dağıtım şebekesinin yakın zamanda smart grid’e dönüşmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma payındaki artışın da olumlu adımlar olacağına dikkat çeken Ataman sözlerine şöyle devam etti: “Esas yapılması gereken, kent içi toplu taşıma sistemleri, ‘park et devam et’ ve toplu ulaşıma entegre edilmiş araç paylaşım sisteminin yaygınlaştırılmasıdır. Elektrikli araçlar bu açıdan da Türkiye’ye yeni bir vizyon ve kent içi hareketlilikte önemli bir verimlilik vaat etmektedir. Elektrikli araçların özellikle yakın dönemde kent arabası (city car) konumunda olması, akıllı kent içi ulaşım modelinde taşıyacağı misyonun göstergesidir. Bugün İstanbul başta olmak üzere metropol ve büyük şehirlerimizde gelişmekte olan yer altı ve yer üstü raylı sistemlerin kesişme noktaları, elektrikli araçlarla yakın mesafe ulaşımının tamamlayıcı olacağı şekilde zenginleştirilmelidir. Hatta, ulusal raylı sistemi gelişmiş olan Fransa ve İspanya gibi, yakın dönemde Türkiye’nin de dünyadaki 5. Büyük Yüksek Hızlı Tren ağını hedeflediği düşünüldüğünde, bu vizyon daha da önem taşımaktadır. Bu amaçla, Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile vizyon görüşmeleri içindeyiz.”TÜRKİYE ELEKTRİKLİ ARAÇTA ÖNCÜ BİR ROLDE OLMALIDIRTürkiye’de gelişmiş bir otomotiv üretim ve yan sanayi, bağlı olarak da uzman ve kalifiye otomotiv insan kaynağı mevcuttur. Bu, üretim açısından Türkiye’nin yeni marka ve yerli üretimde gerçekçi bir zeminde olabileceğine işarettir. Ülke içi ve hinterlant pazarının da uygun olması ile Türkiye elektrikli araç üretiminde dahi önemli bir rol kazanabilir. Bu yönde atılmış bazı önemli adımlar zaten kamuoyuna mal olmuş durumdadır.”ELEKTRİKLİ ARAÇ ŞARJ İSTASYONU ALTYAPISI ULUSAL BİR KONUELADER Başkanı Osman Ataman, elektrikli araç şarj istasyonu altyapısı konusunda Türkiye’nin güncel durumunun yetersiz olduğuna işaret ederek; “Şarj istasyonları altyapı konusunda yapılması gereken çok önemli işler var. Bir turizm ülkesi olan ve bu yönde önemli marka kent, destinasyon turizmi hedefleri koyan ülkemizin, hala en azından İstanbul’un tarihi yarımadasında, Adalar’da, Antalya ve Bodrum gibi turizm merkezlerinde çevreci araçlar konusunda bir uygulamaya geçmemiş olması eksikliktir. Yerel yönetimlerin kendi araç filolarında çevreye duyarlı bir yeni dönem anlayışı gerçekleştirmeleri şarttır. Kentsel dönüşüm ve yeni kent, otoyollar, şehir hastaneleri projelerinde elektrikli araç şarj altyapılarının en baştan öngörülmesi zamanı gelmiş geçmektedir. Bu yöndeki dünya uygulamalarını ilgili kurumlara anlatmaya başladık, ısrarla devam ederek sonucun takipçisi olacağız” dedi.ŞARJ İSTASYONU İŞLETMECİLİĞİ Osman Ataman, elektrikli araç şarj istasyonu işletmeciliğinin ‘fırsattan faydalanma’ ve ‘heves’ girişimi olmayacak kadar önemli bir sektör olduğunu belirterek: “Otomobil, sahibinin dilediği yere gidebilmesine, özgürlüğünü hissetmesine de yarar. Elektrikli araçların en pahalı parçası aküsüdür.Nasıl ki, benzinli veya dizel aracımıza aldığımız yakıtı nereden aldığımıza, aracımızın ve cüzdanımızın zarar görmemesi için dikkat ediyorsak, elektrikli aracımızı da aynı kaygılarla teknolojisini, elektriğinin kalitesini ve sayacının doğruluğunu bildiğimiz, güven duyduğumuz ‘ülke operatörü’nün istasyonlarından şarj edeceğiz. Cep telefonunda yerel operatör olmadığı gibi, şarjda da yerel ölçekli işletmecilik olmayacaktır. Ankara’dan İstanbul’a gelirken güzergahta da yolda kalma riski taşımadan yola çıkmanız gerekir. Hatta, Edirne’yi geçtikten sonra da hangi ülkeye giderseniz gidin yanınızda olabilecek operatör tercih nedeni olacaktır. Türkiye’de bugün halka açık alanlarda farklı şarj operatörü şirketlere ait toplam 100 civarında istasyon hizmet vermektedir. Bu sayının 2020’ye gelindiğinde 10 bine yükselmesi öngörülmelidir” dedi.