Türkiye Lojistik Sektörü 2020 ve 2021

Türkiye Lojistik Sektörü 2020 ve 2021

Prof.Dr.Mehmet TANYAŞ Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Lojistik Derneği (LODER) Başkanı (mehmettanyas@gmail.com)

Lojistik, taşımacılığın yanı sıra depolama, gümrükleme, sigortalama, katma değerli hizmetler, talep ve stok yönetimi, destekleyici ve tamamlayıcı hizmetler faaliyetlerinin eşgüdümlü yapılmasını gerektiren entegre faaliyetler kümesidir. Türkiye İstatistik Kurumunca baz alınan NACE Rev.2’ye göre Lojistik Sektörü, H grubu altında “Ulaştırma ve Depolama” olarak tanımlanmaktadır. “H” Grubu; 49 (karayolu taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı, boru hattı taşımacılığı), 50 (Suyolu taşımacılığı), 51 (Havayolu taşımacılığı), 52 (Taşımacılık için depolama ve destekleyici faaliyetler) ve 53 (Posta ve Kurye faaliyetleri) alt gruplarını kapsamaktadır. Yolcu taşımacılığı faaliyetleri de bu alt gruplar altında yer almaktadır. Ülkemizde yurtiçi günlük taşınan yük miktarı 2.000.000 ton olup bunun %89’u karayolu, %5’i demiryolu ve %6’sı denizyolu ile taşınmaktadır. Türkiye’de ağırlık olarak en çok taşınan ürün türleri %24 ile maden ve mineraller, %20 ile gıda ve %12 ile tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleridir.

Ağır yük taşıtlarının %39’u şahsa/şoföre, %34’ü taşımacılık/lojistik firmasına, %26’sı yükü gönderen ve %1 ‘i yükü alan alıcıya aittir. Ağır yük taşıtlarının %57’si TIR ve Kamyon-Römork, %18’i üç dingil 10 teker kamyon, %17’si dört dingil 12 teker kamyon, %4’ü iki dingil 6 teker kamyon ve %2’si üç dingil 8 teker kamyondur.

Türkiye Lojistik Master Planı (TLMP) ülkemiz lojistik sektörü için bir vizyon ve plan ortaya koymaktadır. Uluslararası Ana Ulaştırma Koridorlarını ülkemiz üzerinden birbirine bağlayan doğu-batı ve kuzey-güney akslı ulusal ana ulaştırma koridorları gereksinimini ortaya koymakta, lojistik merkezler için bilimsel bazlı kriterler ve lokasyonlar tanımlamaktadır. Bu durum sektörün önünü görmesini sağlayacak ve yatırımlarını bu yönde yapmasını sağlayacaktır. Böylece etkinlik ve verimlilik artırılmış olacaktır.

Türkiye; yaklaşık 83,5 milyon nüfusu, 783.542 kilometre kare yüzölçümü, üç kıtanın kavşak konumunda olması ve üç tarafının denizlerle kaplı olması özellikleri ile bölgesinin lojistik üssü olmaya aday bir ülkedir. Ulaştırma ve Depolama Sektörü Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının-GSYH (GDP) Toplam GSYH‘ye oranı 2019 yılı itibarıyla %8,5’dur. Aynı yıl itibarıyla Türkiye’nin GSYH’sı 4 trilyon 280 milyar 381 milyon TL ‘dır (TÜİK). Bu çerçevede Ulaştırma ve Depolama Sektörünün GSYH’sı 364 milyar TL’dir. Bu değerin içinde yolcu ve boru hattı taşımacılığı payı da bulunmaktadır. Diğer taraftan diğer sektörlerin kendi tesis ve araçları ile gerçekleştirdiği lojistik faaliyetler de vardır.

Bu çerçevede Türk Lojistik Sektör Büyüklüğünün, yaklaşık 514 milyar TL (Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yaklaşık %12’si) olduğu öngörülmektedir. Bu miktarın yarısının lojistik sektörü, diğer yarısının üretim/ticaret şirketleri tarafından kendi olanaklarıyla gerçekleştirildiği varsayılmaktadır. TL bazında büyümeye karşılık dolar bazında küçülme söz konusudur. Ulaştırma ve Depolama Sektörünün GSYH içindeki payının gelişimi Şekil 1’de görülmektedir. 

tuik-istatistik.jpg

Şekil 2’de görüldüğü üzere Ulaştırma ve Depolama Sektörü büyüme hızı Toplam GSYH büyüme hızı ile paralellik göstermektedir. Doğal olarak ticari faaliyetler arttıkça lojistik faaliyetler de artmaktadır. Büyüme hızı dış kaynak kullanımının artması ile orantılı olarak TL bazında %15 civarındadır.

tuik-ulastirma.jpg

Tedarik zincirlerinde kamçı etkisi, ancak tedarik zincirleri senkronize hale getirilerek önlenebilir. Hızlı ve doğru bilgi akışı en temel konudur. Tedarik zinciri tarafları işlerin normalleşmesi için hızlı bilgi akışını ve birlikte hareket etmeyi önceden planlamalıdır. Tek merkezli çözümler yeterli olmamaktadır. Bu gelişme ayrıca blok zincirinin tedarik zincirinde ne kadar önemli olabileceğini göstermektedir. Bütün paydaşların doğru zamanda, anlık, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşarak birlikte hareketinin gerekliliği, gelecekte ülkeler ve firmalar için kaçınılmaz bir gerçek olacaktır.

2021 yılının bir toparlanma yılı olması, aşılama faaliyetlerinin ve alınan önlemlerin başarısına bağlıdır. Bu çerçevede 2020 yılına göre %5’lik bir büyüme öngörülebilir.

Etiketler :