İşte Türkiye’deki Lojistik Eğitiminin En Önemli 5 Sorunu!

İşte Türkiye’deki Lojistik Eğitiminin En Önemli 5 Sorunu!

ÖZEL RÖPORTAJ - İÜ Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Özgür Karagülle, lojistik eğitiminin beş önemli sorununu şöyle sıraladı: “Sektör ile üniversitenin beklentisinin uyuşmaması, sadece lojistiktekilerin değil genelde öğrencilerin ilgisizliği, ileri derecede yetkinliği olan hoca sayısının azlığı, lojistik eğitimi veren okul sayısının fazlalığı ve sektörün üniversiteden ne bekleyeceğini bilmemesi, üniversitenin sektörün ne beklediğini önemsememesi yani amaç uyuşmazlığı.”

Geçtiğimiz ay Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi 2023 sonuçları açıklandı. 2007 yılından bu yana düzenlenen ve iki yılda bir hazırlanan raporda Türkiye, 139 ülke arasında 3.4 puan alarak 38. sırada yer aldı. Altı kritere göre puanlamanın yapıldığı endekste; Türkiye, Gümrükte 3, Altyapıda 3.4, Uluslararası Gönderide 3.4, Lojistik Yetkinlik ve Kalitede 3.5, Zamanında Teslimatta 3.6, İzleme ve İzlenmede ise 3.5 puan aldı.

Bulunduğu coğrafi konum itibarıyla doğal bir lojistik ülkesi olan Türkiye’nin endekste orta sıralarda yer almasının nedenlerini, sıralamada nasıl üst sıralara çıkabileceğini Türkiye’nin ilk lojistik lojistik akademisyenlerin biri olan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Özgür Karagülle’ye sorduk. Doç. Dr. Ali Özgür Karagülle’ye ayrıca Türkiye’deki lisans düzeyinde yapılan lojistik eğitimindeki son durumu da değerlendirmesini istedik. İşte Doç. Dr. Karagülle’nin Yeşil Lojistikçiler’in sorularına verdiği cevaplar…

LOJİSTİK PERFORMANS ENDEKİSİ NASIL HAZIRLANIYOR?

Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi 2023’ü ve Türkiye’nin endeksteki konumunu yorumlayabilir misiniz?

Lojistik Performans Endeksi, Dünya Bankası’nın 2007’den bu yana iki yılda bir yaptığı ülkelerin lojistik performansını sıralayan bir rapor. Düzenli olarak iki yılda bir yapılan endeks, bir tek pandemi döneminde (2020) yapılmadı. Bu endekste ülkeler, 6 kriterlerle lojistik performansı sıralanıyor. Bu 6 kriter şunlar: Gümrük, Uluslararası Gönderi, Lojistik Yetkinlik ve Kalite, Zamanında Teslimat, İzleme ve İzlenme. Bu 6 kriter üzerinden hem hizmet alanlardan hem hizmet verenlerden hem de sivil toplum kuruluşlarından anket yoluyla hibrit bir şekilde veriler alınıyor. Bu veriler doğrultusunda ülkelerin lojistik performansları puanlanıyor.

ENDEKS, YATIRIMCIYI YOL GÖSTERİYOR

Lojistik Performans Endeksi’nin önemi nedir? Sıralama üst sırada olan ülkelere sağladığı avantajlar neler?

Lojistik Performans Endeksi’nde ilk 15 içindeyseniz demek ki, siz lojistik açısından iyi bir ülkesiniz demektir. Bu durumda uluslararası yatırımcıyı ülkenize çekme avantajınız var. Uluslararası yatırımcılar, ilk 20 ve ilk 30’un içinde olmayan ülkelere pek gitmek istemiyor.

HEDEF İLK 20 İÇİNDE OLMAK OLMALI

Neden?

Yatırımcı, “İlk 20 ya da 30’un içinde olmayan ülkelerde yatırım yaparsam en az bir ya da birden fazla kriterden dolayı sorun yaşarım” diye düşünür. Yani ya gümrükte aksaklık, ya zamanında teslimatta sorun veyahut lojistik yetkinlikte yetersizlikle ile karşılaşabilirim diye düşünebilir. Ülke, ilk 10 ya da ilk 15’te ise herhangi bir sorun yaşamayacağını düşünür. O zaman da bu ülkelere yatırım yapar.

Endekste üst sıralardaki ülkeler pek değişmiyor…

Evet. Yıllardır yapılan endekste üst sıralardaki ülkeler aşağı yukarı belli. İsveç, Almanya, Hollanda, Singapur gibi… Bu ülkeler sürekli ilk 10’de yer alıyorlar. Son sıradaki ülkeler ise ya savaş içinde ya da veri bile alınamayacak kadar zor durumda olan ülkelerden oluşuyor. Türkiye ise endekste orta sıralarda yer alıyor.

“ENDEKSTEKİ SIRALAMADA TÜRKİYE’NİN AŞAĞIYA DOĞRU GİDİŞİ DURDU”

Sizce Türkiye’nin sıralamadaki hedefi ne olmalı?

Türkiye, bundan 10 yıl kadar önce endekste 20’li sıralardayken hedefi: Önce ilk 20’nin altına sonra da ilk 15’e girmekti. Ama işler planlanan şekilde gelişmedi. Türkiye, önce 30’lu sıralara sonra da 48. sıraya kadar geriledi. En son endekste 38. sırada yer alıyoruz ama yaşanan gerileme Türkiye’deki lojistiğin iyiye gitmediğini gösteriyor. Ama şu da olabilir: Türkiye belki lojistikte ileri gitmiş ama yarıştığı ülkeler daha iyi performans göstermiş olabilir. Bu durumu UEFA’nın takım sıralaması gibi görebiliriz. Yani rakipler çok iyi işlere imza atmışsa sen iyi de olsan geriye düşebiliyorsun. Ama ikisini de uç uca koyduğumuz zaman tablo çok iyi gibi durmuyor. Şunu da belirtmek isterim: Son tabloya kadar aşağıya doğru gidiyorduk, son endekste kafamızı biraz kaldırmış gibi gözüküyoruz. Şu an 38. sıradayız. Aşağıya doğru gidiş durdu gibi görünüyor.

ÜLKELER EN KÖTÜ SKORU GÜMRÜK KRİTERİNDE ALIYOR

Endekse baktığınızda sizin en çok dikkatinizi çeken ne oldu?

Endekste sadece bizim değil, tüm ülkelerin en kötü skoru gümrüklerle ilgili. Gümrüklerin birbiriyile uyumu ve koordinasyonu bence Türkiye’nin değil, Avrupa Birliği’nin, Dünya Ticaret Örgütü’nün ki bu konuda çalışıyorlar, bunu nasıl iyileştirebiliriz diye kafa yormaları gerekiyor.

“BİZ ÖYLE BİR LOJİSTİK YAPALIM Kİ, LOJİSTİK MODELİMİZLE HERKESE ÖRNEK OLALIM” YAKLAŞIMI OLMALI

Türkiye, endekste daha iyi noktaya gelebilmesi ve lojistikte ilerleyebilmesi için neler yapmalı?

Türkiye’nin lojistiğe bakış açısını değiştirmesi gerekiyor. “Lojistik, maliyet yaratan bir şey ve biz bu maliyetleri nasıl kısabiliriz” yaklaşımından çıkıp “Biz öyle bir lojistik yapalım ki, lojistik modelimizle herkese örnek olalım” diyecek şekilde çalışmalar yapılmalı. Birçok lojistik köy var. Bu lojistik köyler kamyoncu tesisinin yeniden organize edilmiş halinden oluşuyor. Devletin eliyle küresele hitap edecek projeler geliştirilmeli. Bunu lojistik politika üretenlerin yani devletin yapması gerekir.

Bu konuda Singapur ve Hong Kong çok güzel örnek. Baktığınızda bu ülkelerde hiçbir şey yetişmiyor. Ama bu ülkelerin öyle bir hacimleri var ki, çok iyi birer lojistik ülkesi konumundalar.

Türkiye, 2014 yılında 10. Kalkınma Planı’ndan sonra “Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Eylem Planı” diye bir çalışam yayınlandı. Orada çok net olarak şunlar söylendi: Ürünlerin pazara ulaşım süresinin kısaltılması, dış ticarette kullanılan ürünlerde lojistikten kaynaklı maliyetlerin azaltılması. Bizim bunları yapmamız gerekiyor. Bizim küresel olmaya doğru gitmemiz gerekiyor. Bizim dünyaya hizmet edecek lojistik firması kurmamız lazım. Biz fazla Ortadoğu ve Doğu Akdenizli olduğumuz için biz de sabır yok. Yatım konusunda da öyle.

LOJİSTİKTE İNSAN KAYNAĞI

Performans Endeksi’nin lojistik eğitimine yansıması oluyor mu?

Olması için ne yapmalıyızın alt başlıklarından biri de bu olabilir. Lojistiğin devlet politikası haline gelmesi demek devletin bu konuda her düzeyde eğitim veren kurumları çağırıp, “Bizim böyle bir politikamız var, hocalar siz yetersizseniz sizi de gönderelim eğitelim” diyebilmektir. Ya da siz bu insanları şu şekilde eğitin, demektir. “Biz 10 yıl sonra lojistikte ilk 10’da ilk 5’te olmak istiyoruz” diyebilmen için bunun insan kaynağı yapısını yetiştirmen lazım. O insan kaynağını yetiştirebilmen için de devletin bu konuda politikasının olması gerekiyor.

“GENÇ ARAŞTIRMACILAR LOJİSTİK EĞİTİMİ İÇİN ÜLKE DIŞIRA GÖNDERİLEBİLİR”

Lojistik eğitimi veren hocaların da eğitime ihtiyacı mı var?

Akademisyenler en iyisini biliyor diye iddia etmiyorum. Ama  sektör tarafından yeteri kadar değerlendirilmiyorlar. Hocaların sektörle işbirliği içerisinde çalışması lazım. Akademisyenlerin “biz en iyisini biliriz”, sektördeki uygulamacıların da “bu hocalar hiçbir şey bilmiyor” kısır döngüsünden çıkması gerekiyor. Aslında biz daha yukarıda farklı bir perspektiften bakıyoruz ama bizim de kısa kaldığımız yerler var. Bize de araştırma yapacak kendimizi dünya standartlarına güncelleyecek imkanlar verilmeli ki biz de bu alandaki en güncel bilgileri sektöre aktarabilelim.. Cumhuriyet’in ilk zamanlarında bir alanda hiç hoca yok ise devlet genç 100 kişiyi gönderip eğitim almasını sağlıyordu. Bunların 15 tanesi ülkeye dönüyor ve o alanda bir yapı kuruyorlardı. Böyle bir sistem de olabilir. Genç araştırmacılar gönderilebilir.

“ŞU AN ÇOK FAZLA OKUL İÇİN LOJİSTİK MEZUN SAYISI ARTTI”

Lojistik eğitimine önceden çok talep vardı. Bu talep halen devam ediyor mu?

Lojistik eğitiminin üniversitelerde verilmeye başlandığı ilk yıllarda çok isteyerek gelen çok sayıda öğrenci vardı. Sonra bir dönem lojistik öğretmeni olmak için Milli Eğitime çok geçenler oldu. Şu anda açıkçası lojistik sektörü, lojistik mezunlarına iyi ücretler vermiyor. 4 yıllık İstanbul Üniversitesi’ni bitirmiş ve yabancı dili olan bir çalışan asgari ücretin bir tık üstü bir maaş alıyor. Bu parlak gençlerin sektöre çekilmesi için cazip değil. İlk başlarda böyle değildi. Sektörde ilk başlarda daha iyi ücretler verebiliyordu. Şu an çok fazla okul için lojistik mezun sayısı arttı. Olması gereken lojistik eğitiminin gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu konuda çalışmalar oldu ve halen yapılıyor. Gözden geçirmek derken “eğitim iyi değil düzeltilmeli” gibi bir yüzeysel yaklaşım olmamalı. Sektör, akademik gelişim ve ülkeye katkı düzeyinde bir yapılandırmadan bahsediyorum.

LOJİSTİK EĞİTİMİNİN EN TEMEL BEŞ SORUNU

Sizce Türkiye’deki lojistik eğitiminin en önemli beş sorunu nedir?

1-Sektör ile üniversitenin beklentisinin uyuşmaması.

2-Sadece lojistik öğrencilerinin değil, genelde öğrencilerin eğitime, okuma ve araştırmaya ilgisiz olması.

3- İleri derecede yetkinliği olan akademisyen sayısının az olması

4-Lojistik eğitimi veren okul sayısının fazla olması.

5-Sektör üniversiteden ne bekleyeceğini bilmiyor, üniversite sektörün ne beklediğini önemsemiyor. Yani tarafların birbirlerinin hedef ve taleplerinin uyuşmadığı bir ortamdan bahsedebiliriz. 

Etiketler :