“Lojistik sektörünü kaybedebiliriz!”
“Türkiye lojistik sektörü şu an yerinde sayıyor
Prof. Dr. Mehmet Tanyaş
ÖZEL HABER - Türkiye’de akademik dünyanın içinde olup da lojistik alanında uzman olan çok az kişi bulunuyor. Bu çok az kişiden biri Prof. Dr. Mehmet Tanyaş. Lojistik Derneği’nin (LODER) kurucusu olan Mehmet Tanyaş şu an LODER’de başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Aynı zamanda Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Türkçe Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Tanyaş’ın lojistik ile ilgili çok önemli çalışmaları bulunuyor. Türk lojistik sektörünün gelişimine yönelik birçok projede görev alan Mehmet Tanyaş’ın sektörle ilgili en büyük isteğinin “Türkiye Lojistik Master Planı”nın hazırlanması olduğunu söylüyor. www.yesillojistikciler.com olarak Prof. Dr. Tanyaş ile Türkiye lojistik sektörünü konuştuk.
Söyleşiye Dünya Bankası’nın Lojistik Performans Endeksi ile başlayalım. Geçtiğimiz aylarda açıklanan son Dünya Bankası Performans Endeksi’nde Türkiye 30. sırada yer buldu. Oysa iki yıl önce açıklanan bir önceki Endeks’te Türkiye 27. sıradaydı. Lojistik alanında önemli gelişmeler kat ettiğimizin söylendiği bu dönemde bu sonuç bizim aslında gerilediğimizi mi gösteriyor?
Bildiğiniz gibi rapor, dünyadaki lojistikçi ve forwarderlara anket yoluyla yöneltilen sorulara verilen cevaplardan oluşturuluyor. Neticede içinde eninde sonunda bir sübjektiflik var. Kantitatif bir çalışma değil. Endeks’te 160 ülkedeki ve bu ülkeler ile iş yapan lojistikçi ve forwarderlara sorular yöneltiliyor ve o sorulara verilen cevaplardan bir değerlendirme çıkartılıyor. İçinde bir takım hata paylarının olduğunu kabul etmek lazım. Tabii Türkiye’nin Endeks’teki gerilemesinin nedeni Türkiye’den değil, sonra gelen ülkelerin ilerlemesinden kaynaklanıyor. Yani bizde öyle yüksek bir düşüş yok. Sadece dediğim gibi yerinde sayıyoruz“
YATIRIMLAR BİTTİĞİNDE İLK 20’NİN ALTINA İNERİZ”
Siz bu gerilemenin önemli olmadığını düşünüyorsunuz sanırım…
Ben önemli bir gerileme olarak düşünmüyorum. Ama çok da ilerlemediğimizi düşünüyorum. Nedeni ise altyapı ve bölgesel dağılımdaki sorunlarımızın devam ediyor olması. Ancak üzerinden demiryolu geçecek olan 3. Köprü, Çandarlı ve Filyos Limanları gibi önemli projelerin hayata geçmesi ile Endeks’te önemli bir ilerleme kaydedeceğimize inanıyorum. Öte yandan “Gümrükte de Tek Pencere Sistemi” ile de ciddi bir atak yapacağımıza inanıyorum. Yani bizim ilerlememiz için halihazırdaki yatırımların tamamlanması gerekiyor.
Sizce bu bahsettiğiniz yatırımlar tam olarak faaliyete geçtiği zaman Endeks’te Türkiye kaçıncı sırada yerini alır?
Bu yatırımlar bittiği zaman ilk 20’nin altına ineceğimizi düşünüyorum.
Endeks’in sübjektif olduğunu söylediniz. Peki Endeks’te sorgulanması gereken noktalar var mı?
Endeksi hazırlayanların başında Finlandiyalı bir yetkili var. Ankara’da bir toplantıda kendisi ile karşılaştığımızda ona bu konuyla ilgili sorular sordum. O da raporun sübjektif olduğunu, kişisel görüşleri yansıttığını, algılanmadan kaynaklanan nedenlerden dolayı bir takım iniş çıkışların olabileceğini söyledi. Ancak sonuçlarda çok yanılmanın da olacağını sanmıyorum.
“6 KRİTERLE BİR ÜLKENİN LOJİSTİK PERFORMANSI NE KADAR BELİRLENEBİLİR Kİ”
Sonuçta önemli bir çalışma…
Elbette. Gerçi bir bilimsel çalışma yapmadım ama ben yine de Endeks’teki altı kriterin lojistikteki performansı tam olarak ölçtüğü kanaatinde değilim. Altı kriterle bir ülkenin lojistik performansı ne kadar belirlenebilir ki. Kriterlerin artırılması anlamında sistemin bir revizyona ihtiyacı olduğu kanısındayım. Bütünü tam olarak görmüyor diye düşünüyorum. Onlar da benim gibi düşünmüş olmalı ki, bu konuyla ilgili Endeks’te sistemle ilgili bir çalışma olduğunu biliyorum.
Daha çok sonuç odaklı bir çalışma mı diyorsunuz?
Evet, tamamıyla sonuca bakan sürece bakmayan bir çalışma diyebiliriz. Bence bir ülkenin lojistik performansının tam olarak ölçebilmek için sürece de bakmak gerekiyor.
“LOJİSTİK SEKTÖRÜ YERİNDE SAYIYOR”
Endeks sonuçlarını bir kenara bırakacak olursak sizce Türkiye lojistik sektörünün şu anki görüntüsü nasıl?
Türkiye lojistik sektörü şu an yerinde sayıyor. Karlılıklar da hizmet çeşitliliği de yerinde sayıyor. Ben bir değişim ve gelişim görmüyorum. Ama gelecekte sektörde şöyle gelişmelerin olacağını tahmin ediyorum: Yurtdışındaki büyük lojistik kuruluşları Türkiye’ye yerleştikçe ve Türkiye’den şirket satın aldıkça sektörün ağırlıklı olarak yabancı sermayeye geçeceğini ve yabancı sermaye ile birlikte esas devinim ve trafiğin artacağını tahmin ediyorum.
Peki bu bir tehlike mi?
Ben ülke milli geliri açısından ve Türk sermayeli lojistik sektörünün gelişmesi açısından tehlikeli görüyorum. Sonuçta bir para geliyorsa bu yatırılan paranın karşılığını almak için geliyor. Bu sektörü kısmen kaybedebiliriz diye düşünüyorum.
“5-10 YIL İÇİNDE SEKTÖRÜN YÜZDE 50’SİNDEN FAZLASINI KAYBEDERİZ”
Ne kadar zaman içinde bu dediğiniz olabilir?
Tam zaman vermek zor ama 5-10 yıl içinde sektörün yüzde 50’sinden fazlasını kaybederiz diye düşünüyorum. Küçükler kaybolur, belli büyükler ayakta kalır.
Bunu söylüyorsunuz ama bazı Türk firmaları da yabancı sermayeli şirketleri satın alıyor…
Bu tür satış çok fazla yok ama. Bu satın almaları yapan Türk şirketlerinin Avrupa’nın bazı ülkelerinde belli noktaları var. Bu şirketlerin yaptığı satın almalar genelde bazı ülkelerde yerleri, şubeleri, depoları alması için satın almalar yapıyor. Bunlar büyük ölçekli satın almalar değil.
LOJİSTİK MASTER PLANI’NIN ŞARTNAMESİ YAZILDI
Eğer bu tehlike ise sektör ne yapmalı?
Türk şirketleri kendi aralarında işbirliği yapmazsa büyük iş yapamaz. Bunu sağlayacak tek güç vardır o da devlettir. Benim 10 yıldır söylediğim Türkiye Lojistik Master Planı buna yönelik düzenlemeler ve teşviklerle gelirse sektörün toparlanacağını tahmin ediyorum. Bu arada Lojistik Master Planı’nın şartnamesi yazıldı. Bu görev Başbakanlık Müsteşarlığı tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na verildi. Aşağı yukarı iki yıl sürecek olan bu projenin ihalesi yakın zamanda yapılacak. Bu çalışmada Türkiye lojistik sektörü yön bulacak. Dolayısıyla devlet desteği ile lojistik sektörünün gelişimi daha verimli hale gelebilir.
“OSB SİSTEMİNDEKİ LOJİSTİK KÖYLER BİR FORMÜLLE ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI’NA GEÇMELİ”
Yıllardır sektörde bazı söylemler var: Lojistik üs olacağız, lojistik merkez olacağız, lojistik köyler yapılacak gibi. Ancak geneline bakıldığında bu konularda çok önemli bir ilerleme ne yazık ki kaydetmiş değiliz. Örneğin yıllardır söylenen lojistik köylerin ya da merkezler hala tamamlanamadı. Sizce bu işler bu kadar zor mu?
Şöyle zor: Ortada tam sahip oluşmuyor. Bir de mevzuat oluşmuyor. Ankara Lojistik Üssü dışındakilerin yapımı tamamlanmış değil. Zaten onun da demiryolu bağlantısı yok, o nedenle de karayolu bazlı bir yer. Öte yandan TCDD’nin öncülüğünde 16 lojistik merkez var. 4-5 tanesi açıldı. Onları da biz lojistik köy olarak görmüyoruz. Hepsi aktarma terminali niteliğinde. Esas önemli olan Organize Lojistik İhtisas yoluyla yani özel sektör teşebbüsü ile kurulacak olanlar. Burada Lojistik İhtisas OSB mevzuatı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na gittiğinizde ise onlar tamam organize sanayi mevzuatı bizim ama lojistik konusu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda diyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na Organize Lojistik İhtisas Köyü kurmak için gittiğinizde mevzuatı bende değil diyor.
Lojistik Organize İhtisas Köyleri konusunda ilerleme kaydedilemiyor…
İki bakanlığın arasında kaldı. Bu nedenle de OSB sistemindeki lojistik köyler oluşmuyor. Bir mevzuat düzenlemesinin yapılması gerekiyor. Bu Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yapacağı bir iş olmadığı için bu konunun bir formülle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na geçmesi lazım.
“EN BÜYÜK TEHLİKE EĞİTİMCİ OLMADAN LOJİSTİK BÖLÜMÜ AÇMAK”
Yabancı sermayenin sektördeki hakimiyeti dışında bir diğer sorun da sanırım üniversite düzeyinde eğitim veren lojistik bölümlerinin sayısındaki artış ve buradan mezun olanların işsizlikle karşı karşıya kalacak olması…
Türkiye’de yaklaşık 75 tane 2 yıllık lojistik eğitimi program var. 25 civarında 4 yıllık lojistik programı var. 3 doktora, 10-15 civarında da yüksek lisans eğitimi veren program var. Lojistik bölümü kolay açılan bir bölüm. Lojistik isim olarak havalı ve cazibeli. Ama ana problem eğitimci, uygulama ve altyapı. Böyle bir lojistik eğitimci kadrosu yok Türkiye’nin. Hepsi başka bölümlerden gelmekte ve dolayısıyla bunların vereceği eğitim de maalesef sektörün istediği eğitim değil. Burada okuyan arkadaşların da bu bilgi ile sektörde iş bulması ve başarılı olması bence mümkün değil. Dolayısıyla en büyük tehlike bu yani eğitimci olmadan lojistik bölümü açmak. Bizim lojistik eğitimci konusunu halletmemiz gerekiyor. Burada sektöre ve derneklere önemli görevler düşüyor. Buna radikal bir çözüm lazım.
“YEŞİL LOJİSTİK KONUSUNDA TÜRKİYE’DE GENELE YANSIMIŞ BİR HAVA YOK”
Son olarak Türkiye’de Yeşil Lojistik’in geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Bunun iki yönü var. Birincisi yasal düzenlemelerin getirdiği zorunluluklar çerçevesinde hareket edenler ve etmek zorunda olanlar var. Bir de müşteri gözüyle bir imaj yaratmak amacıyla buna önem veriyorum diyenler var. Buradaki amaç, bu yönde eğilimi olan müşterilerin kendisini seçmesini sağlamak. Yeşil Lojistik konusunda Türkiye’de genele yansımış bir hava yok. Yeşil Lojistik’in imaj ve kazançları var ama bir de bedeli var. Belli başlı büyükler hariç, o bedele bizim şirketlerin hazır olduğunu ve böyle bir işe gireceklerine ben şahsen inanmıyorum. Zaten onların da imaj için yaptıklarına inanıyorum. Bunu da çözecek olan kamuoyudur, sivil toplam örgütleridir, devlettir. Bu konuya devletin bir düzenleme getirmesinde bir fayda olacağını düşünüyorum.