KATAR KRİZİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

         Önceki gün Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Yemen ve Libya Katar ile olan tüm siyasi ve ekonomik ilişkilerini kesti. Tek ortak sınır kapısına sahip olan Suudi Arabistan kara sınır kapılarını kapattı. Bu ülkelerin tümü de Katar uçaklarına kendi hava sahalarını ve deniz limanlarını kapattı. Katar’ın diplomatlarına da ülkelerini terk etmeleri için 48 saat süre tanındı. Katar vatandaşlarına tanınan ülkelerini terk süresi ise 14 gün olarak belirlendi. Katar’a ambargo kararı alan bu ülkeler ve özellikle Suudi Arabistan Katar’ın bazı terör gruplarına maddi destek sağladığı ve İran’la işbirliği yaptığı iddialarını gündeme getiriyordu.

            Karara gerekçe olarak “Katar’ın terörizme destek vermesi” gösteriliyor. Katar’ın İran’la işbirliği sağlayarak, El Kaide, DAEŞ ve Müslüman Kardeşler’e maddi destek sağladığı iddia ediliyor. Katar Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada diplomatik ilişkilerin kesilmesi kararının şaşkınlıkla karşılandığı ve iddiaların “dayanağı olmayan suçlamalar” ifade ediliyor.

            Ambargo kararının Katar’la çok sıkı ekonomik ilişkileri olan Türkiye’yi de derinden etkileyeceği kuşkusuz. Bu ülkelere yük taşıyan gemi, uçak ve TIR kamyonlarının hangi güzergahları izleyeceği, uzayan güzergahların nasıl ilave bir maliyet getireceği tartışılıyor. Özellikle karayolu taşımacıları Suudi Arabistan dışında Katar’a başka bir güzergah üzerinden yük taşıma olanağına sahip değil. Onlar için yeni bir belirsizlik dönemi başladı bile.

            Olaylar böyle gelişince insan ister istemez kendisine soruyor: “Uluslararası karayolu taşımacısı olmak için Türkiye’den daha zor bir coğrafyaya sahip ülke var mı acaba” diye.

            Bir Alman nakliyecisi olduğunuzu düşünün, taşıma yapacağınız komşu ülkeler şunlar: Kuzeyde Danimarka, doğuda Polonya ve Çek Cumhuriyeti, güneyde Avusturya ve İsviçre, batıda Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda. Tam bir istikrar adası.

            Bir de Türkiye’nin komşularına bakalım: batıda Bulgaristan ve Yunanistan, doğuda Gürcistan, Ermenistan ve İran, güneyde Irak ve Suriye. Tam bir istikrarsızlık bölgesi. Bir de ikinci halka komşulara da bakarsanız Afganistan’dan başlar, Suudi Arabistan’dan geçer Mısır’a sıçrar, eski Yugoslavya’ya kadar uzanırsınız.

            Hiç kitap defter karıştırmadan son 30 yılda bölgemizde yaşanan ve karayolu taşımacılığını olumsuz yönde etkileyen bölgesel sorunları gözümüzün önünden şöyle geçirebiliriz:

  • İran – Irak Savaşı
  • Mısır – İsrail çatışmaları
  • Irak’ın Kuveyt’i işgali
  • Irak’a birinci ABD müdahalesi
  • Irak’a ikinci ABD müdahalesi ve ülkenin işgali
  • Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali
  • Gürcistan’ın Ahbazya sorunu ve Rusya’nın müdahalesi
  • Yugoslavya’nın dağılması
  • Bosna katliamı
  • Yunanistan – Makedonya gerginliği
  • Mısır’da askeri darbe ile yapılan yönetim değişikliği
  • Mavi Marmara olayı ve Türkiye – İsrail gerginliği
  • Suriye iç savaşı
  • DAEŞ tehdidi
  • Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde yaşanan PKK terörü
  • Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de süregelen toprak kavgaları

            Atladığım başka büyük olaylar da yaşandığından eminim. Ancak bu kadarı bile nasıl bir istikrarsız bölgede yaşadığımızı göstermeye yeterli olur sanırım. İsterseniz, bu olayların Türk kara nakliyecisinin sırtına ne gibi yükler yüklediğine ilişkin örnekleri de birkaç başlık halinde verelim:

  • TIR kamyon sürücülerinin öldürülmesi
  • TIR kamyon sürücülerinin rehin alınması
  • TIR kamyonlarına roketle saldırı
  • TIR kamyonlarının ve yüklerinin yakılması
  • TIR kamyonlarının yüklerine el konulması
  • Dönemsel kara sınır kapılarının kapatılması
  • Kara sınır kapılarında uzayan kuyruklar
  • Sürücü vizesi temininin çok zorlaşması
  • Yol güvenliği yok diye sınır kapılarında varış ülkesi araçlarına yük aktarılması

            Tablo bu olunca, insan aynı soruyu kendisine tekrar sormaktan alıkoyamıyor: “Uluslararası karayolu taşımacısı olmak için Türkiye’den daha zor bir coğrafyaya sahip ülke var mı acaba?” Bunca istikrarsızlığın yaşandığı bir bölgede, inatla “uluslararası taşımacılık yapmayı başaracağım” diye çırpınan Türk karayolu nakliyecilerimizin önünde şapka çıkarmaktan başka bir şey kalmıyor bize. 

Önceki ve Sonraki Yazılar