“Rüzgâr enerjisi lojistiğinde atılacak daha çok adım var”

“Rüzgâr enerjisi lojistiğinde atılacak daha çok adım var”

ÖZEL RÖPORTAJ - “İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi” raporun proje koordinatörlüğünü yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Lojistik Yönetimi Bölümü, Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Gül Denktaş Şakar, Yeşil Lojistikçiler’in sorularını cevaplandırdı.

Bugünlerde dünyanın, özellikle de Avrupa’nın bir numaralı konusu enerji. Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte kendini hissettirmeye başlayan enerji krizi zaman geçtikçe derinleşiyor ve kriz yakın gelecekte önemli sıkıntılara gebe. Avrupa’nın kullandığı enerjinin önemli bir kısmını tedarik eden Rusya’nın Ukranya ile devam eden savaşı başta Almanya olmak üzere birçok ülkenin üretim süreçlerini sekteye uğratıyor. Zaten pandemi ile birlikte tedarik zincirinde yaşanan kopmalar sonrası sarsılan dünya ekonomisi, enerji krizi ile birlikte üretimde sorunlar yaşamaya başladı. Halihazırda enerji krizi ağırlıklı olarak Avrupa’da yaşanıyor. Önemli oranda enerji ihtiyacını tek bir ülkeden (Rusya) ithalata bağlayan Avrupa, şimdilerde ihtiyacı olan enerjiyi yenilenebilir enerji kaynaklarından ve başka ülkelerden tedarik etmeye çalışıyor. Birçok enerji uzmanı Avrupa’nın yaşadığı bu krizin yenilenebilir enerjinin yıldızını parlatacağını söylüyor.

Görünürde Türkiye’nin direkt olarak enerji krizinden Avrupa kadar etkilenmediği ifade ediliyor. Ancak globalleşen dünyada çıkan herhangi bir kriz tüm ülkeleri az ya da çok etkisi altına alıyor. Kaldı ki, Türkiye, en fazla ticareti Avrupa ile yapıyor. Bu da doğal olarak Avrupa’da yaşanan herhangi bir krizin Türkiye’de de hissedileceğini garanti altına alıyor. Peki ne yapmalıyız? Yenilenebilir enerji kaynaklarının sayısını ve çeşidi artırmamız gerekiyor. Öte yandan dünyada sıfır emisyon, yeşil enerji, yeşil taşımacılık gibi çevreci unsurlar daha fazla öne çıkmaya başladı. Gelecekte sürdürülebilir ve çevreci politikadan sapma olmayacağına göre Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımları artırması şart. Yenilenebilir enerjinin en önemli türlerinden biri olan rüzgar enerjisi açısından da ülkemiz oldukça önemli imkanlara sahip. Başta İzmir ve çevresi olmak üzere Türkiye’nin hemen hemen her bölgesi rüzgar enerjisi santrali kurulmasına müsait. Peki bu konuyla ilgili somut veriler var mı? Tam da bu konuda Türkiye’de rüzgar enerjisinin başkenti konumunda olan İzmir’in rüzgar enerjisindeki yeri ve tesislerin kurulumundaki lojistik süreçlerle ilgili önemli bir rapor yayınlandı.

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ile Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi işbirliği ile “İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi” başlıklı önemli bir rapor hazırlandı. Bölgenin rüzgar enerjisi potansiyeli ve geleceği ile ilgili raporda çok önemli tespitler ortaya kondu. Alternatif enerjinin bu kadar çok tartışıldığı günümüzde raporun ışık tutucağını düşünüyoruz. “İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi” raporun proje koordinatörlüğünü yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Lojistik Yönetimi Bölümü, Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Gül Denktaş Şakar, Yeşil Lojistikçiler’in sorularını cevaplandırdı. İşte Doç. Dr. Gül Denktaş Şakar’ın sorularımıza verdiği cevaplar…

RÜZGAR ENERJİSİ SEKTÖRÜNDEKİ ANA LOJİSTİK SÜREÇLER

İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi raporunun hazırlanması sürecini anlatır mısınız? Raporun amacı ne idi, ne gibi sonuçlar ortaya çıktı?

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ile Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi arasında gerçekleştirilen bir protokol sonucu, İzmir ve çevresindeki rüzgar sanayiinin lojistik açıdan mevcut durumunu ortaya koymak amacı ile “İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi” başlıklı rapor Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nin değerli akademisyenlerinin katkısıyla hazırlandı. Mart 2021-Ağustos 2021 aralığında tamamlanan bu proje ile hem İzmir ilinin rüzgar enerjisi alanındaki durumu mercek altına alındı hem de rüzgar türbini ekipmanlarının lojistik süreçleri incelendi. Ayrıca İzmir’deki mevcut limanların değerlendirilmesi gerçekleştirildi ve Çandarlı Limanı’nın rüzgar sanayii açısından uygunluğu da araştırıldı.

Rapor ana olarak iki kısımdan oluşuyor. Raporun ilk kısmında rüzgar enerjisi sektörü, dünyada ve Türkiye’de rüzgar enerjisinin genel durumu, sektöre yönelik teknik terimler, ilgili paydaşlar, dünyadan örnek liman uygulamaları, rüzgar enerjisi sektörüne hizmet veren İzmir’deki limanlar incelendi. Ayrıca rüzgar enerjisi sektöründeki ana lojistik süreçler detaylı olarak sunuldu. Raporun ilgili süreçlerinde, İzmir ili rüzgar enerjisi sektöründeki paydaşlar belirlendi. Bu paydaşlar ana olarak türbin üreticisi işletmeler, rüzgar türbini ekipman üreticisi işletmeler, limanlar, lojistik hizmet sağlayan ve destek hizmet sağlayan işletmeler, sivil toplum örgütleri, kamu kurumlarından seçildi. Raporun ikinci kısmında ise paydaşlarla gerçekleştirilen görüşmeler ve ek olarak yapılan çalışmalar ve incelemeler çerçevesinde, yük tahminlemesine yönelik izlenmesi gereken adımlar, karayolları ve otoyol iyileştirme önerileri, demiryollarının geliştirilmesi için öneriler, insan kaynakları, yasal mevzuat, bilgi ve iletişim teknolojileri alanlarına yönelik eylem planları ve son olarak da, İzmir limanlarına ilişkin eylem planları sunuldu.

İZMİR BÖLGESİNDE KARASAL VE DENİZÜSTÜ YATIRIMLARA HİZMET VEREBİLECEK İHTİSASLAŞMIŞ BİR LİMANA İHTİYAÇ VAR

Sizce İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi raporunda en çok öne çıkan unsurlar nelerdir?

Rapor rüzgar sanayiindeki lojistik süreçleri oldukça detaylı olarak incelediği için aslında oldukça fazla unsurun ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Özetlemek gerekirse, İzmir öncelikli olarak küresel anlamda önemli rüzgâr türbini ve rüzgâr türbini ekipman üreticisi firmalara ev sahipliği yapıyor. Kanat ve kule ekipmanlarının bu bölgedeki üretim tesislerinden limanlara ulaştırılması ve nasel ve hub gibi ekipmanların da ithalatının yapılması İzmir Bölgesi limanlarının mevcut durumunun değerlendirilmesi gerektiğini öne çıkarmıştır.  İzmir’de verimli olarak faaliyet gösteren limanlarımız var fakat liman bağlantılarında özellikle karayolu ulaştırmasında karşılaşılan yasal ve operasyonel sorunlar rekabetçi üstünlüğün kazanılmasında önemli bir engel olarak karşımıza çıkabiliyor. Biz raporumuzda, rüzgâr enerjisi alanında gerçekleşecek gerek karasal gerekse de denizüstü yatırımlara hizmet verebilecek ihtisaslaşmış bir liman ihtiyacı olduğunu vurguladık ve Çandarlı Limanı’nın da bu anlamda uygun bir seçenek olduğunu ortaya koyduk ve üç ana fazdan oluşan avan proje çalışması gerçekleştirdik. Avan proje, Avrupa limanlarının incelenmesi, paydaşlarla gerçekleştirilen görüşmelerin bulguları ve ilgili literatürde yer alan rüzgâr enerjisi odaklı liman tasarımı çalışmaları dikkate alınarak hazırlandı. Çandarlı Limanı hinterlanda olan yakınlığı, mevcut altyapısının enerji sektörünün ihtiyaçlarına göre şekillenebilecek durumda olması gibi sebeplerden dolayı gelecek de vadeden bir liman olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, On Birinci Kalkınma Planı’nda liman boyutundaki yatırımlar ve stratejiler özelinde Çandarlı Limanı’nın Ege Bölgesi hinterlandına hizmet edecek bir liman olarak hayata geçirilmesinin planlandığı da vurgulanmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak raporda detaylı olarak yasal süreçlerle ve lojistik süreçlerle ilgili olarak karşılaşılan problemler ve engellere de değinildi. Özellikle karayolu ulaştırmasının,  insan kaynaklarının, yasal mevzuat ve gümrük işlemlerinin, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ne şekilde geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gerektiğine yönelik detaylı bulgular raporumuzda bulunmaktadır.

TÜM AŞAMALARDA TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ VE LOJİSTİK YER ALMAKTADIR

Rüzgar enerjisinin üretiminde lojistik sektörünün rolü ve önemi nedir?

Lojistik sektörü her ürün grubunda olduğu gibi rüzgar sanayiinde de oldukça önemli bir yere sahip çünkü taşınan ürünler herhangi bir yükleme kabına sığmayan, büyük hacimli ve bizim “proje kargo” olarak adlandırdığımız yük grubunda yer alan ürünlerdir. Bu ürünlerin hasarsız ve herhangi bir kayıp olmadan gerek üretim noktasında elleçlenmesi, taşımacılık operasyonunun yapılması, limanda veya ilgili noktalarda depolanması ve gemiye yüklenmesi oldukça dikkatli lojistik süreçlerin gerçekleştirilmesine bire bir bağlı. Taşınan yükün gecikmesi, hasar görmesi veya herhangi bir olumsuz sürecin yaşanması rüzgar çiftliklerinin kurulumunda olası gecikmeleri beraberinde getirecektir ve bu da gerek maliyet gerekse de enerjinin üretimi açısından kayıplara neden olacak. Kısaca özetlemek gerekirse üretim süreci ile birlikte kurulum da dahil olmak üzere sürecin tüm aşamalarında tedarik zinciri yönetimi ve lojistik yer almaktadır.

AĞIR NAKLİYE ARAÇLARININ GECE TAŞIMA YAPMALARININ ÖNÜNDEKİ YASAL ENGELLER KALDIRILMALI

Büyük rüzgar enerjisi parçalarının taşınmasında ne tür zorluklar yaşanmaktadır? Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için neler yapılmalı?

Biz raporumuzda rüzgar sanayindeki ürünlerin taşınması ile ilgili süreçleri ve bunlarla ilgili eylem planlarını detaylandırdık ve bu eylem planları ana olarak; gelecek yıllara yönelik yük tahminlemesi, demiryollarının geliştirilmesi, karayolu ulaştırmasının geliştirilmesi, insan kaynakları, yasal mevzuat ve gümrük işlemleri, bilgi ve iletişim teknolojileri, İzmir yatırım alanları ve İzmir limanları şeklinde incelendi. Tüm bu alanlarda aslında yapılması gereken dikkate alınması gereken birçok unsur var. Ben kısaca taşımacılık operasyonlarındaki zorluklara burada değineyim.

Raporda her ne kadar İzmir limanları ve rüzgar sanayii ilişkisi detaylı olarak incelense de, bir diğer odaklandığımız nokta rüzgâr sanayiinde taşınan ürünlerin taşımacılık operasyonu ile ilgili olan süreçleri olmuştur. Limanların lojistik anlamda gelişmelerinde en önemli tetikleyici unsurlardan birisi de ilgili altyapının var olmasıdır. Karayolu taşımacılığında açısından değerlendirildiğinde bazı sorunlardan bahsedilebilir. Yol ve kavşak geometrilerinin yetersizliği özellikle kanat taşımalarında problemler ortaya çıkarıyor ve kavşak dönüş noktalarında operasyonların aksamasına neden olabiliyor. Kule taşımacılığında ise, köprü geçişleri yükseklik açısından belirli noktalarda geçişlerde problemler yaratıyor. Her ne kadar lojistik hizmet sağlayan işletmelerin kullandıkları araçların yapısı ve aldıkları önemler (araçların lastiklerinin hava basıncını indirmeleri) günümüzde köprü geçişlerini mümkün kılsa da, denizüstü rüzgâr çiftliklerinde monte edilen kulelerde hem köprü altı geçişlerinde yükseklik açısından, katılım ve ayrılmalarda, hem de kavşak dönüşlerinde uzunluk açısından sorunlar oluşturabilecektir.

Proje yükleri için izin verilen sevk saati aralıklarının yasal mevzuata alınması sevklerin kısıtlı sürelerde yapılmasının önüne geçerek üretici ve taşıma işi üstlenicilerinin etkin bir sevk planı oluşturmasını sağlayacaktır. Ayrıca rüzgâr enerjisi santrali ekipmanı taşınmasında otoyolların kullanılabilmesi ile ilgili yasal bir düzenleme bulunmamaktadır ve bu izin ilgili kurumların tasarrufundadır. Proje yüklerinin sevk saatleri ve otoyolların kullanımı gibi konular rüzgâr enerjisi ekipmanı üreticileri, taşıma organizatörleri, KGM, belediyeler ve üniversitelerin görüşleri alınarak yasal mevzuata dayandırılması gerektiğini düşünüyoruz.

“AĞIR NAKLİYELER İÇİN ÖZEL OTOYOLLARIN KULLANIM SÜRECİNDE AYDINLATICI BİR MEVZUAT BULUNMUYOR”

Ağır nakliye araçlarının gece taşıma yapmalarının önündeki yasal engellerin kaldırılması rüzgâr enerjisi sektörünün geleceği için büyük önem arz ediyor. Mevzuat açısından belirtmemiz gereken bir diğer konu ise özel otoyolların kullanımıdır. Bu otoyolların ağır nakliyeler için kullanılabilmesi için yüklenicilerden izin alınması gerekmektedir. Bu konuda aydınlatıcı bir mevzuat bulunmuyor. Bu mevzuatın ilgili izin süreçlerini net şekilde açıklaması, halihazırdaki bürokratik süreçleri azaltması ve özel otoyolların gişe yapılarının ağır nakliyeye uygun hale getirilmesini sağlaması gerekmektedir.

SEKTÖRDE TECRÜBELİ ŞOFÖR PROBLEMİ YAŞANIYOR

Rüzgar enerjisi santralleri parçalarının taşınmasında tecrübeli şoför ya da ekip ihtiyacı sorunu yaşanıyor mu? Sektörün tecrübeli rüzgar enerjisi santrale taşıması yapacak şoförlere ihtiyacı var mı?

Evet maalesef, gerek limandaki süreçlerde kalifiye personel gerekse de ürünlerin limana taşımacılığının gerçekleştiği karayolu taşımacılık süreçlerinde tecrübeli şoför problemi yaşanabilmektedir. Rüzgar enerjisi sektöründe kanat uzunluklarının giderek arttığı bir süreç içerisinde bulunuyoruz ve bu da kullanılan araçlarda da değişimleri beraberinde getiriyor. Bu yeni araçları kullanabilecek yeterliliğe sahip personelin sayısı her geçen gün azalıyor çünkü gençlerden bu alana yönelik bir talep gelmeyebiliyor. Şu anda aktif olarak çalışan, tecrübeli şoförlerin genel olarak yaş ortalamaları yüksek ve onların yerine gelebilecek genç ve deneyimli şoför bulmak giderek zorlaşabiliyor.

Mevzuat açısından değerlendirmek gerekirse, SRC belgesi, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’na göre karayolu taşımacılığında yük ve yolcu taşıyan araç sahiplerinin almakla yükümlü oldukları mesleki yeterlilik belgesidir. SRC belgesinin rüzgâr enerjisi ekipmanlarının taşımacılığında yüklerin özelliklerinden dolayı tek başına yeterli olmadığı sektörde yoğun olarak vurgulanan bir görüş. Mevcut durumda, deneyimli şoförlerin yanında işe yeni başlayan şoförlerin pratiğe yönelik eğitim almaları söz konusudur. Bununla ilgili ayrıca bir sertifika ya da eğitim programı da maalesef bulunmamaktadır. Daha önce de belirttiğim gibi, taşınan ürünlerin gerek proje kargo özelliğinde olması ve gerekse de oldukça maliyeti yüksek değerli ürünler olması onların özellikle karayolu ulaştırması ayağında oldukça deneyimli, yükün özelliklerine hakim personel tarafından emniyetli bir şekilde taşınmasını gerektiriyor. Bu sebeple,  rüzgâr enerjisi ekipmanlarına özel araçların kullanımında görev alacak şoför, öncü ve artçı şoför, bu ekipmanların elleçlemesinde görev alacak vinç operatörlerine yönelik sertifika programlarının sunulması bizim insan kaynakları özelinde önerilerimiz arasındadır.

Rüzgar enerjisi santrallerinin taşımasını yapan lojistik firmaları yeterli yetkinliğe sahip mi?

Biz hazırladığımız rapor çerçevesinde rüzgar enerji sektöründe yer alan ve raporumuzun kapsamı dahilinde katkı sunabilecek neredeyse tüm paydaşlar ile görüşmeyi hedefledik ve bunu da başarabildiğimizi söyleyebilirim. Raporumuzun ana amaçlarından birisinin de rüzgâr enerjisi ürünlerinin lojistik süreçlerinin incelenmesi olduğu göz önüne alındığında, bu sektöre hizmet veren lojistik hizmet sağlayan işletmelerin bu süreçte oldukça önemli bir role sahip olduğu da aşikar. İzmir İl’inde bu alanda faaliyet gösteren çok önemli lojistik hizmet sağlayan firmalar ile gemi ve liman acenteleri görüşme fırsatı elde ettik. Şunu söyleyebilirim ki, görüştüğümüz tüm firmalar alanında üst düzey deneyime ve uzmanlığa sahip işletmelerden oluşuyor. İzmir’de yerleşik olarak faaliyet gösteren rüzgar türbini firmaları ve kanat üreticisi firmalar genel olarak küresel anlamda oldukça bilinen, tanınan ve rekabetçi üstünlüğe sahip firmalar ve onların ürünlerinin taşınması sürecinde bahsi geçen lojistik hizmet sağlayan firmalara yönelik öneri, tavsiye şeklinde teknik anlamda destekleri de olabiliyor ve bu durum iki taraf için de oldukça verimli süreçleri beraberinde getiriyor.

RÜZGAR ENERJİSİ POTANSİYELİNİN SADECE KARASAL RÜZGAR ÇİFTLİKLERİ OLARAK DEĞİL AYNI ZAMANDA DENİZÜSTÜ RÜZGAR ÇİFTLİKLERİ AÇISINDAN DA DEĞERLENDİRMEK GEREKİYOR

Türkiye bir rüzgar enerjisi cenneti mi? Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki potansiyeli nedir?

Rüzgâr enerjisi santralleri kurulumu 2010 yılından itibaren sürekli artış halinde diyebiliriz. 2016 ve 2020 yılları miktar olarak sektör açısından ve elektrik enerjisi kurulu güç açısından en yüksek iki zaman dilimini ifade ediyor. Atılan adımlar ve sağlanan teşviklerle birlikte sektöre büyük canlılık kazandırılmış, yatırımcıların bu alana yönelik girişimleri ve rüzgâr türbini üreticilerinin de birçok ekipman üretimini ülkemizde yapmaya başlamasıyla son beş yılda 4733 MW olan kurulu güç miktarı yaklaşık iki katına 9305 MW seviyesine kadar çıkmıştır. Rüzgar enerjisi potansiyelinin sadece karasal rüzgar çiftlikleri olarak değil aynı zamanda denizüstü rüzgar çiftlikleri açısından da değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Kuzey Avrupa’da bunun çok güzel işleyen örnekleri bulunuyor. Raporda özellikle bölgemizdeki Çandarlı Limanı’nın bu konuda oldukça stratejik bir rol üstlenebileceğini yapılan analizlerle aslında ortaya koymuş bulunduk.

RÜZGAR ENERJİSİNİN AVANTAJLAR

Rüzgar enerjisinin avantajları nelerdir?

Dünyada artan nüfus ile birlikte giderek artan enerji talebi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, fosil yakıtların sınırlı bir ömre sahip olması, bu tür kaynakların sınırlı sayıda ülkede bulunması ve karbon salımı oluşturmaları tüm dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına olan farkındalığı da önemli ölçüde tetikledi. Yapılan değerlendirmeler ışığında, yenilenebilir enerji kaynaklarının önümüzdeki yıllarda küresel enerji ihtiyacının önemli bir miktarını karşılayacağı öngörülüyor. Yenilenebilir kaynakların en önemlilerinden olan rüzgâr enerjisi, temiz ve çevre dostu olması sebepleriyle kullanımı her yıl giderek artan bir kaynak olarak görülmektedir.  Rüzgar enerjisinin tükenme ve zamanla fiyatının artması gibi bir risk yoktur. Bakım ve işletme maliyetleri görece olarak düşüktür ve işletmeye alınması kısa sürede gerçekleşebilmektedir. Rüzgar türbinleri yakıt olarak rüzgarı kullandıkları için zehirli gaz salımı yapma durumları da yoktur. Rüzgar çiftlikleri kuruldukları arazinin oldukça az bir bölümünü işgal ettiği için kalan alanlar tarımsal faaliyetler için kullanılabilmektedir.

Rüzgar enerjisinin dezavantajları nelerdir?

Rüzgar enerjisi kaynaklı elektrik üretim uygulamalarının ilk yatırım maliyetlerinin yüksek oluşu bir dezavantaj olarak belirtilebilir. Rüzgarın kesilmesi ve azalmasına bağlı olarak enerji kaybında azalmalar yaşanabilir. Avantajları ile dezavantajları değerlendirildiğinde rüzgar enerjisinin avantajlarının çok daha fazla olduğu görülmektedir. Fosil yakıtların çevreye verdiği zararın ölçeği düşünüldüğünde rüzgar enerjisinin dezavantajlarının oldukça az olduğu da belirtilebilir.

DENİZÜSTÜ RÜZGAR ENERJİSİ

Denizüstü rüzgar enerjisi nedir? Denizüstü rüzgar enerjisi kullanımının gelecekte yaygınlaşacağına yönelik görüşlerin nedenleri nelerdir?

Denizüstü rüzgar enerji çiftlikleri rüzgar enerjisinin türbinler ile elektrik enerjisine dönüştürülmesi işleminin denizin üzerine kurulan santraller aracılığıyla sağlandığı sistemlerdir.  Suyun derinliği, denizüstü rüzgâr türbini ve temeli seçiminde santraller için çok önemli bir etken çünkü derinlik artıkça türbin kurulumu hem zorlaşmakta hem de maliyet artmaktadır. Günümüzde denizüstü rüzgâr enerjisi santrallerinin kurulumu 50 m derinliğe kadar uygulanmaktadır. Ayrıca bu santrallerin, yüksek rüzgâr hızlarına ve dalgalara karşı dayanıklı olması için temel yapılarının çok güçlü olması gerekir. Bunun için farklı derinliklerde ve taban yapılarında kullanılmak üzere farklı temel çeşitleri bulunuyor.

Dünyada mavi büyüme kapsamında denizüstü rüzgar çiftliklerinin sayısının artırılmasına yönelik bir süreçle karşı karşıyayız. Avrupa Birliği, su ürünleri yetiştiriciliği, deniz turizmi, deniz biyo-teknolojisi, mavi enerji üretimi ve deniz madenciliği alanlarını birleştirerek “Mavi Büyüme Stratejisi” belgesini yayınladı. Denizüstü rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, okyanus enerjisini içeren açık denizdeki yenilebilir enerji, sürdürülebilir olarak uzun vadeli kalkınmayı destekliyor. Özellikle liman odaklı stratejilerde denizüstü rüzgar çiftliklerinin kurulması ve bununla birlikte lojistik altyapının oluşturulması en öne çıkan konular. Denizin üzerinde oluşan rüzgârların karadaki rüzgârlara göre daha fazla hıza sahip olması ve tüm yıl süresince de oldukça düzenli bir rüzgâr rejimine sahip olması denizüstü rüzgar enerjisinin önemli avantajları olarak sıralanabilir. Ayrıca, karasal rüzgar enerjisi santrallerinde  olduğu gibi toprak alanlara ihtiyaç duyulmaması, gürültü ve görüntü kirliliğine sebep olmaması gibi önemli avantajları da vardır. Bunun yanısıra ilk yatırım maliyetinin, işletme ve bakım maliyeti açısından da karasal rüzgâr türbini santrallerine göre dezavantajlı olduğunu söyleyebiliriz.

Denizüstü rüzgar enerjisinin gelecekte yaygınlaşacağı şu anda yapılan yatırımlar ile kendini göstermektedir. GWEC Küresel Rüzgar Enerjisi raporuna göre (2022), toplam rüzgar çiftliği kurulumlarında, Avrupa denizüstü rüzgar enerjisi pazarında %50.4’lik pay ile ilk sırada yer alıyor ve Asya’nın payı % 49.5 olarak görülüyor. Avrupa’da bu alanda öne çıkan ülkeler yeni kurulumlar olarak sırasıyla Hollanda, Belçika, Birleşik Krallık ve Almanya olmaktadır. Toplam denizüstü rüzgar çiftlikleri kurulumları açısından bakıldığında tüm dünyadaki sıralama; Birleşik Krallık (%29), Çin (%28), Almanya (%22), Hollanda (%7), Belçika (%6) şeklindedir. Yeni rüzgar çiftliği kurulumlarında denizüstü rüzgar çiftliklerinin payının 2021’deki %23 oranından 2031’de %30’a çıkacağı öngörülmektedir. Yeni olarak eklenen 21.1 GW denizüstü rüzgar enerjisi kurulumu %80’i Çin tarafından gerçekleştirilmektedir.

Denizüstü rüzgar enerjisinin üretiminde limanların önemi nedir?

Bir denizüstü rüzgâr çiftliğinin kurulum aşamasında tedarik zinciri yönetiminin doğru bir şekilde planlanması çok önemlidir. Rüzgâr enerjisi sanayiindeki işletmelerin rekabetçi üstünlüklerini korumaları için üretim, depolama ve taşımacılık fonksiyonlarının çok iyi tasarlanması ve süreçlerin bütünleşik olarak planlanması gerekmektedir. Rüzgar enerjisi sanayiindeki aktörlerin (üreticiler, depolar, limanlar) sayıca fazla olması ve/veya dağınık bir şekilde konumlanmış olması koşullarında tedarik zinciri yönetiminde verim elde etmek çok daha zor bir hale gelebilmektedir.  Ayrıca, bu aktörler arasında liman ve depolar özelinde kapasiteye ilişkin kısıtlar, üreticiler özelindeyse envanter yönetim politikaları ve taşıma modu tercihlerine ilişkin öncelikler tedarik zincirinin tasarımı ve bütünleşik planlanması adına tarafların maliyetleri ve operasyonel verimlilikleri açısından belirli zorlukları ortaya çıkarabilmektedir. Bu sebeple, gerek maliyetlerin düşürülmesi gerekse rüzgâr türbini bileşenlerinin boyutuna bağlı olarak ortaya çıkan lojistik açıdan operasyonel zorlukların giderilmesi adına, imalatçıların kendi tesislerini yük çıkışlarına uygun liman tesislerine yakın alanlara konumlandırması önemli bir tercih olarak karşımıza çıkmaktadır. Özetle söylemek gerekirse limanlar, denizüstü rüzgar enerjisi çiftliklerinin kurulumunda kullanılacak ekipmanların tedarik zinciri açısından oldukça önemli bir yer oynamaktadır.

TÜRKİYE’DEKİ ELEKTRİK ÜRETİMİNDE YENİLENEBİLİR VE RÜZGAR ENERJİSİNİN PAYI

Türkiye’de ne kadar rüzgar enerjisi santrali var. Türkiye’de rüzgar enerjisinden üretilen toplam elektrik miktarı nedir? Bu elektrik miktarı Türkiye’de tüketilen toplam enerjinin ne kadarını karşılamaktadır?

Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ)’ın 2021 yılı istatistiklerine göre, Türkiye’de toplam elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların (hidroelektrik, rüzgâr, güneş, jeotermal, yenilenebilir + atık) toplam payı ise % 42,4 değerine ulaşmış durumdadır. Yenilenebilir enerji açısından 2021 yılında elektrik üretiminde hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerjisi kaynakları en büyük paya sahip 3 kaynak olarak öne çıkmaktadır. T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre Haziran 2022 sonu itibariyle rüzgar enerjisine dayalı elektrik kurulu gücümüz 10.976 MW, toplam kurulu güç içerisindeki oranı % 10,81’tir.

Türkiye’de rüzgar enerjisi santrallerinin dağılımı hakkında bilgi verir misiniz? Bu dağılımda Ege Bölgesi ve özellikle İzmir’in öne çıkmasının nedenleri nelerdir? Ayrıca raporda Çandarlı Limanı özelinde önemli bilgilere yer veriliyor. Bu konuda Çandarlı Limanı’nın önemi nedir?

TÜREB’in 2021 yılında yayınladığı “Türkiye Rüzgâr Enerjisi İstatistik Raporu” verilerine göre; Türkiye’de rüzgâr enerjisi santrallerinin bölgelere göre dağılımında Ege Bölgesi ilk sırada yer almaktadır. İzmir ili, bünyesinde birden fazla limanı içermesi, rüzgâr enerjisi ekipmanları üreticilerinin büyük bir kısmının burada konuşlanması, rüzgâr enerjisi sektörü ve dolayısıyla bu ürünlerin lojistik operasyonlarına yönelik bilgi ve deneyimin var olması, gelecekte işlerlik kazanma potansiyeli bulunan Çandarlı Limanı’nın İzmir’de yer alması, İzmir Serbest Bölgesi (İZBAŞ) ve Ege Serbest Bölgesi (ESBAŞ) olarak iki adet serbest bölgeye sahip olması ve bünyesinde rüzgâr enerjisi potansiyeli bulunduran birçok bölgeye sahip olmasıyla, rüzgâr enerjisi alanında oldukça önemli bir cazibe merkezi olmaktadır. TÜREB’in 2021 yılı verilerine göre İzmir ili rüzgâr enerjisi santralleri açısından Türkiye’de ilk sırada yer almaktadır. 1798,15 MW’lık kurulu gücü ile İzmir, Türkiye’deki toplam rüzgâr enerji santrali kurulu gücünün %19,32’sini oluşturmaktadır. Türkiye’nin de karasal rüzgâr enerjisi santrallerinin yanısıra, denizüstü rüzgâr çiftlikleri alanında enerji ve lojistik alanında stratejilerini belirlemesi büyük önem arz etmektedir. Dünya Bankası’nın “Expanding Offshore Wind to Emerging Markets-2019” raporunda Türkiye’nin denizüstü rüzgâr enerjisi potansiyelinin 50 metreden az derinliği olan bölgelerde 12.000 MW, 50-1000 metre arasındaki derinliklerde 57.000 MW olduğu belirtilmiştir. COWI’nin 2021’de hazırladığı ve Türkiye’deki limanları denizüstü rüzgâr çiftlikleri potansiyeli açısından değerlendirdiği raporunda, Çandarlı ve Bandırma Limanları belirlenen kriterler doğrultusunda ön plana çıkan limanlar olmuştur.

Kanat ve kule ekipmanlarının İzmir’deki üretim tesislerinden limanlara ulaştırılması ve nasel ve hub gibi ekipmanların da ithalatının yapılması rüzgâr enerjisi sektöründe İzmir Bölgesi limanlarının önemini ön plana çıkarıyor. İzmir’de bulunan mevcut limanlara ek olarak, rüzgâr enerjisi alanında gerçekleşecek gerek karasal gerekse de denizüstü yatırımlara hizmet verebilecek ihtisaslaşmış bir liman ihtiyacı da ortaya çıkmaktadır. Kanat ve kule ekipmanlarının üretim tesislerine olan yakınlığı, mevcut altyapısının enerji sektörünün ihtiyaçlarına göre şekillenebilecek durumda olması Çandarlı Limanı’nı bu anlamda önemli bir potansiyel olarak işaret etmektedir. Gelecekte denizüstü rüzgâr santrallerinin kurulumlarıyla beraber sektörde önemli değişimlerin olması da söz konusudur. İzmir’in kuzey bölgesinde sektörde üretim yapan özellikle rüzgâr türbini kanadı ve kulesi imalatçıları bulunmakta olup genişlik ve uzunluk itibarıyla üretim büyüklükleri, lojistik ihtiyaçlar anlamında karayollarının kavşak, tünel, alt geçit, liman düzen- lemeleri gibi standartlarının revizyonu gerekliliğini de gündeme getirmektedir. Sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, İzmir’de yatırımı devam eden Çandarlı Limanı’nın, rüzgâr enerjisi ekipmanları için ihracat limanı ve denizüstü rüzgâr santralleri kurulumu için kamu yatırımı olarak veya kamu-özel işbirliği ile uzmanlaşmış bir liman haline getirilmesi önem arz etmektedir. Biz de raporda özellikle üç faz avan proje ile Çandarlı Limanı’nın bu yönde nasıl tasarlanabileceğini göstermek istedik.

Rusya-Ukrayna Savaşı ile baş gösteren “Enerji Krizi” sizce yenilenebilir enerjiyi mi öne çıkartacak yoksa başta Avrupa olmak üzere enerji krizi yaşayan ülkeleri tekrardan fosil yakıtlı enerjiye mi yönlendirecek? Bu geçiş evresi sizce nasıl geçecek? Avrupa’da yaşanan bu enerji krizi Avrupa Yeşil Mutabakatı, elektrikli araçların yaygınlaşması gibi konuların ilerlemesini olumsuz yönde etkiler mi?

Avrupa’nın oldukça önemli bir strateji olarak belirlediği Yeşil Mutabakat’ın hiç kuşkusuz uzun dönemde sürdürülebilirlik açısından önemli etkileri olacağını söylemek yanlış olmaz. Küresel tedarik zincirleri, savaş ve ilgili yaptırımlar nedeniyle sekteye uğradı. Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya, neon, nikel ve alüminyum gibi dünyanın temel hammaddelerinin çoğunun ve demir türevi ürünlerin önemli tedarikçisi durumunda ve enerji fiyatlarındaki artış ve ulaştırma sistemlerindeki aksamalar darboğazları daha da arttırdı. Şirketler üretim yerlerini değiştirip yeni tedarikçiler aradıkça, AB düşük karbonlu seçenekleri teşvik etmeyi, inovasyonu ve malzeme verimliliğini artırmayı ve gelişmekte olan ülkeleri kendi yeşil endüstrilerini kurma konusunda desteklemeyi hedefliyor.

Avrupa Komisyonu geçtiğimiz yılın mayıs ayında, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin neden olduğu zorluklara ve küresel enerji piyasasındaki bozulmaya tepkisi olan REPowerEU Planını sundu. Avrupa'nın enerji sistemini dönüştürmek için iki önemli hedefi var: AB'nin ekonomik ve politik bir silah olarak kullanılan ve Avrupalı vergi mükelleflerine yılda yaklaşık 100 milyar avroya mal olan Rus fosil yakıtlarına bağımlılığını sona erdirmek ve iklim kriziyle mücadele etmek. Ayrıca AB, karbondan arındırılması zor endüstrilerde ve ulaşım sektörlerinde doğal gaz, kömür ve petrolün yerini alması için 2030 yılına kadar 10 milyon ton yerli yenilenebilir hidrojen üretimi ve 10 milyon ton ithalat hedefi belirlemeyi de gündemine getirdi. Örnek olarak Hollanda’nın Rotterdam Limanı’nda hidrojen üretim merkezinin kuruluyor olmasını verebiliriz. Rotterdam Liman İdaresi, Rotterdam'ı hidrojen üretimi, ithalatı, uygulaması ve Kuzeybatı Avrupa'daki diğer ülkelere nakliyesi için uluslararası bir merkez haline getirerek, liman kompleksi boyunca geniş ölçekli bir hidrojen ağının kurulmasına yönelik çeşitli ortaklarla birlikte çalışıyor. Merkez aynı zamanda Rotterdam'ın gelecekte Kuzeybatı Avrupa için önemli bir enerji limanı olma konumunu korumasına da olanak sağlamayı hedefliyor.

Genel konjonktüre bakıldığında, savaşın ve ekonomik gelişmelerin etkisinde AB’nin iklim ve çevre politikalarında bir yavaşlamaya ve geciktirmeye gittiğini söyleyebiliriz, fakat biraz önce belirttiğim gelişmeleri ve yatırımları de göz önüne alırsak ne olursa olsun uzun vadede AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde “net zero” ilgili plan ve stratejilere yoğunlaşacağını düşünüyorum. Bu sebeple en önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından olan rüzgarın daha çok uzun bir süre enerji ve lojistik açısından hayatımızda olacağı kesin diyebiliriz.

Başka eklemek istedikleriniz var mı?

Bu proje dünyada Covid-19 pandemisinin en yoğun şekilde yaşandığı dönem olan Mart 2021-Ağustos 2021 tarihleri arasında gerçekleştirildi ve veri toplama sürecinde tüm paydaşlar ile evlerimizden online toplantılar gerçekleştirdik ve proje ekibinin özverili çalışmaları ile rapor son halini aldı. Proje koordinatörlerinden biri olarak başta İzmir Kalkınma Ajansı’na ve ayrıca proje ekibinde yer alan değerli akademisyenlere özellikle özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etmek isterim. Denizcilik Fakültesi olarak rüzgar sanayiindeki lojistik ihtiyaçları ortaya koyan böyle bir çalışmayı gerçekleştirmemiz gelecekte Mavi Büyüme ve yenilenebilir enerji konularında daha farklı çalışmalar yapmamız konusunda da bizi oldukça motive etti. Son olarak şunu söylemek isterim denizcilik jargonunda sefere çıkarken “rüzgarın kolayına olsun” denir, biz bu proje ile birlikte “rüzgarımız kolayına ve bol olsun” diyoruz ki gelecek nesiller daha temiz ve yenilenebilir enerji kaynağı olan rüzgar ile yaşamlarını devam ettirsinler.   

“İzmir İli Rüzgar Sanayi İhtiyaç Analizi” raporunun hazırlanmasında görev alan isimler şunlar: Doç.Dr. Gül Denktaş Şakar (Proje Koordinatörü), Doç. Dr. Çimen Karataş Çetin (Proje Koordinatörü), Prof. Dr. D.Ali Deveci, Prof. Dr. Okan Tuna, Doç. Dr. Barış Kuleyin, Dr. Öğr. Üyesi Onur Akdaş, Öğr. Gör.Dr. Volkan Çetinkaya, Arş.Gör. Dr. Bayram Bilge Sağlam, Arş. Gör. Dr. İlke Sezin Ayaz, Arş. Gör. Esra Baran Kasapoğlu, Arş. Gör. Burhan Kayıran ve Arş. Gör. Erdem Fikir. 

gul-denktas.jpg

DOÇ. DR. GÜL DENKTAŞ ŞAKAR kimdir?

2004 yılından bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi’nde akademisyen olarak görev yapmaktadır. Lisans eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde 2003 yılında “Denizcilik İşletmeleri Yönetimi” alanında bölüm birincisi olarak tamamlamıştır. Aynı bölümde “Kuru Dökme Yük Taşımacılığında Türk Deniz Ticaret Filosunun Rekabet Gücü Analizi” isimli yüksek lisansını tamamladıktan sonra Yükseköğretim Kurulu’nun yurtdışı doktora bursunu kazanmıştır. Doktorasını İngiltere’nin Cardiff Üniversitesi’nde Lojistik ve Operasyon Yönetimi alanında tamamlamıştır. “Taşımacılık Modu Seçim Kararları ve Çoklu Taşımacılıkta Örgütsel Satın Alma Süreci: Çeşitleme Yaklaşımı” isimli doktora tezini tamamlamıştır. 2014 yılında “pazarlama” alanında doçentlik ünvanı almıştır. Halen Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Lojistik Yönetimi Bölümü, Bölüm Başkan Yardımcısı olan Gül Denktaş Şakar, denizcilik, ulaştırma yönetimi, çoklu taşımacılık ve pazarlama alanlarında lisans ve lisans üstü dersler vermekte ve ulusal, uluslararası akademik çalışmalar gerçekleştirmektedir.

 

Etiketler :