İYİ Kİ SÜVEYŞ TIKANDI!

Başlık biraz absürt gelebilir, ancak muradımız başka. Yüzlerce devlet yöneticisi, bilim insanı, sektör temsilcisi Davos’ta “Küresel Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi” temalı bir küresel konferans düzenlese ve tüm ülkelerin yayın organları bu konferansta sunulan bildirileri haber olarak yayınlasaydı, “Ever Given” adlı geminin 23 Mart’ta Süveyş Kanalı’nı tıkamasıyla alınan mesaj kadar etkili bir mesaj veremezdi.

Japon Evergreen Marine Corp. Şirketine ait “Ever Given” gemisi hızı saatte 75 kilometreye varan şiddetli rüzgarla kanalda yan döndü ve kuma saplandı. Gemi hareket ettirilemeyince, 28 Mart’ta kanaldan geçmek üzere bekleyen gemi sayısı 365’i buldu. Gemiler, temel ihtiyaç maddelerinden, çiftlik hayvanlarına, otomobillerden petrol ürünlerine kadar geniş bir yelpazede yer alan ürünler taşıyordu. Bir hafta süren çalışmalarla “Ever Given” gemisinin burnunun saplandığı yerden 30 bin metreküp kum çekildi ve 18 metre derinliğe kadar ulaşıldı. Bu arada med-cezir olayı da gerçekleşmiş ve su seviyesi yükselmişti. 29 Mart’ta geminin burnu römorklarla çekilerek kanal yatağına döndürüldü ve Süveyş Kanalı 7 gün kapalı kaldıktan sonra deniz trafiğine açıldı.

Kızıldeniz ve Akdeniz arasında yer alan 175 kilometre uzunluğundaki kanal Asya’yla Avrupa arasındaki en kısa yolu oluşturuyor. 2019 yılında 19 bin geminin taşıdığı yaklaşık 1,2 milyon ton yük bu kanaldan taşındı. Bu rakam 2019’da deniz yoluyla taşınan tüm malların yaklaşık sekizde biri. Süveyş yerine Afrika kıtasını güneyden geçerek Avrupa’ya ulaşmak için yaklaşık 15.000 mil daha uzun bir yolu iki haftada geçmek gerekiyor.

Süveyş Kanalının kapalı bulunduğu bu süre içinde yaşanan kayıplara bir göz atmakta yarar var:

  • Deniz trafiğinin tıkanması günlük 10 milyar dolarlık zarara neden oldu.
  • Kuveyt’ten beklenen akaryakıt yüklü gemi kanaldan geçemeyince, Lübnan’daki Zahrani Elektrik Şirketi santrali faaliyetlerini durdurdu ve ülkenin farklı bölgelerinde elektrik kesintileri yaşandı.
  • Süveyş Kanalından her gün geçen 1,54 milyon varıl rafine petrol ürünü alıcılarına ulaşmadığı için Avrupa’nın bazı bölgelerinde akaryakıt sıkıntısı ortaya çıktı.
  • Tıkanıklık sırasında Brent petrolün varil fiyatı yüzde 0.94 artışla 65.17 dolara, aynı ay teslimi Batı Teksas ham petrolün varil fiyatı da yüzde 0.84 artışla 61.48 dolara kadar yükseldi.
  • Kanaldan geçmek için bekleyen canlı hayvan yüklü gemideki hayvanların bir kısmı seyir halinde yararlandıkları hava azalınca öldü.
  • Bazı ülkelerde tuvalet kağıdı krizi bile ortaya çıktı.

Denilebilir ki, “Tuvalet kağıdı krizi de nereden çıktı? Dünyada mal tedariği bu kadar mı pamuk ipliğine bağlı?”

Buna verilecek yanıt şudur: “İşletmeler yüksek stok maliyetleri nedeniyle mümkünse sıfır stokla çalışmaya alıştı. Bunda küresel ticaretin geldiği boyutlar ve uluslararası taşımacılığın eriştiği büyüklüğün de rolü var.” Düşünebiliyor musunuz, Süveyş Kanalında kuma saplanan “Ever Given” gemisinin yüklü ağırlığı 220 bin ton. Gemi 20 bin adet 20 ft büyüklüğünde  konteyner  taşıyabiliyor.  Yani  gemi  Japonya’dan  yola  çıkıp  Şangay  ve Hong-Kong limanlarından da yük alarak yola çıktığında, 20 bin TIR kamyonunun taşıyacağı hacim ve ağırlıkta malı bir ay içinde Avrupa’ya ulaştırabiliyor. İstanbul’dan yola çıkan bir TIR kamyonu da Kapıkule’de fazla beklemediğinde üç gün içinde Almanya’daki marketin deposuna yükünü boşaltabiliyor. Böyle bir tedarik zinciri ağının oluştuğu dünyada neden işletmeler büyük stoklarla çalışsın?

Çağımızda bilişim teknolojisine dayalı üretim modelinde, “önce üret sonra stokla” mantığı yerini, “önce talebi inşa et, sonra üretim modeli oluştur” düşüncesine bıraktı. Bunu sağlayan, “Tedarik Zinciri Yönetimi” küresel düzeyde üniversitelerde kendine alan buldu ve devlet yönetimleri tarafından da desteklenen bir bilim dalına dönüştü.

Tedarik zinciri yönetim mal ve hizmetlerin tedarik aşamasından, üretimine ve nihai tüketiciye ulaşmasına kadar geçen bütün süreci kapsayan bir halkalar bütünü olarak tanımlanıyor. Tedarik zinciri yönetimi; müşteriye doğru ürünün, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru fiyatla ve mümkün olan en düşük maliyetle ulaşmasını sağlayan malzeme, bilgi ve para akışının bütünsel bir yönetimini ifade eden bir kavram olarak ortaya çıkıyor. En düşük maliyet ise karşılaştırmalı üstünlüğü bulunan ve ölçek ekonomisine uygun üretim yapan işletmelerde sağlanıyor. Bu bütünsel yönetim ise bilgisayar ağları üzerinden yapılıyor.

Artık bir atasözüne dönüşmüş bulunan bir sözü de tekrarlamadan geçemeyeceğim: “Tedarik zinciri, zincirin en zayıf halkası kadar güçlüdür.” Dolayısıyla zincirdeki herhangi bir işletmenin başarısızlığı zincirin diğer üyelerini de etkiler.

“Ever Given” gemisinin Süveyş Kanalında kuma gömülmesi, Süveyş Kanalını tam anlamıyla zayıf halkaya dönüştürdü. Bekleyen diğer gemilerdeki yüklerle birlikte, milyarlarca dolar tutarındaki mal süresi içinde tüketicilerine ulaştırılamadı.

Zaman hızlı akıyor ve üretim modelleri de şekil değiştiriyor. Çağımızda, artık “her kasabada fabrika kuracağız” söylemi ile oy toplamaya çalışan siyasetçinin değil, “etkin bir tedarik zinciri ağı kuracağız” diyen siyasetçinin ön alacağını söylemek kehanet olmayacaktır.

Cahit Soysal (cahit.soysal@gmail.com)

Önceki ve Sonraki Yazılar