Elektrikli araçlar çevre kirliliğini bitirecek mi?
“Aralık 2014 yılı raporlarına bakıldığında tüm dünyada toplam 712 bin elektrikli araç satışı yapılıyor
“Aralık 2014 yılı raporlarına bakıldığında tüm dünyada toplam 712 bin elektrikli araç satışı yapılıyor. Bu satışların 290 bin adedi ile en büyük kısmı ABD'de gerçekleşiyor, onu 105 bin adet ile Japonya ve 81 bin adet ile ise Çin takip ediyor.” RÖPORTAJ: Şenel ÖZDEMİR/ senel.ozdemir@yesillojistikciler.com
ÖZEL RÖPORTAJ - Son yıllarda tüm dünya otomotiv endüstrisinde “elektrikli araçlar” en çok konuşulan ve en fazla yatırım yapılan konuların başında yer alıyor. Çünkü sürdürülebilirlik ve çevrecilik kavramları artık gelişmiş ülkelerin politikalarında ve ekonomilerinde çok önemli bir konuyu oluşturuyor. Elektrikli araçlar konusu da işte tam bu mevzunun tam da ortasında yer alıyor.Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Lojistik Program Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ezgi Uzel, “Araç Kullananların Temel Güdülerinin Elektrikli Araç Satın Alma Niyetine Etkisi: İstanbul’da Araç Kullananlar Üzerine Kantitatif Bir Çalışma” diye bir bildiri hazırlıyor. “Elektrikli araçlara Türk insanının bakışı”nın ne olduğunu ortaya koyan çalışma ile ilgili ve yine elektrikli araçlar çerçevesi içinde birçok soru yönelttik. İşte Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Lojistik Program Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ezgi Uzel’in www.yesillojistikciler.com’un sorularına verdiği cevaplar…
DÜNYA KARBONDİOKSİT SALINIMININ YÜZDE 13’Ü TAŞIMACILIK SEKTÖRÜNDEN KAYNAKLANIYOR
Ulaştırma sektörünün dünyada hava kirliliğindeki payı nedir?
Dünyada hava kirliliğinin en büyük sebeplerinden birinin karbondioksit salınımı olduğu ve bunun da en fazla fosil yakıt tüketiminden kaynaklandığı bilinmektedir. Karbondioksit salınımı yüzde 13 oranla taşımacılık nedeniyle meydana gelmekte ve fosil yakıt tüketiminin yüzde 95’i taşımacılık alanında gerçekleşmektedir.
ELEKTRİKLİ ARAÇLAR İSTANBUL’DAKİ HAVA KİRLİLİĞİNİ AZALTACAKTIR
Elektrikli araçların ulaştırma sektörünün sebep olduğu kirlilik oranının azalmasına ne kadar katkı sağlaması bekleniyor?
Bu konuya net cevap verebilmek ancak bazı araştırmalardan örnek verebilirim. Örneğin Kanada’nın en kalabalık ikinci eyaleti olan Ontario’da yapılan bir araştırmaya göre 2012 yılında taşımacılık sektöründen kaynaklanan emisyon oranı yüzde 34 olarak tespit ediliyor. Bu tarihten itibaren bu konuya dikkat çekilerek belediyelerin öncülüğünde toplu taşıma araçlarında başta olmak üzere elektrikli araç kullanımına teşvik yasası çıkarılıyor. Bunun sonucunda, bu yıl yani 2015’te Ontario’daki elektrikli araç sayısının 3 bin 825 adet olduğu, 2012 yılından itibaren gaz emisyonunun 12 bin 910 ton ve fosil yakıtlara olan talebin de 5.8 milyon azaldığı gözlemleniyor. Yani fosil yakıt tüketen araçların yılda çıkardığı emisyonun epey bir miktarda azaldığı ve öngörülerine göre bu azalmanın araç satışlarının artırılarak daha da aza indirgeneceğinin altı çiziliyor.Kısaca elektrikli araçlar ilk olarak toplu taşımada kullanılarak belediyelerin öncülüğünde, ikinci aşamada da devletin vereceği teşvikler ile taksilerde gerçekleştirilebilir. Hele ki İstanbul gibi bir metropolde bu gerçek anlamda hava kirliliğini azaltacaktır.
2014’TE TÜM DÜNYADA 712 BİN ELEKTRİKLİ ARAÇ SATILIYOR
Dünyada ve Türkiye'de elektrikli araç kullanımı oranı ve sayısı nedir?
Aralık 2014 yılı raporlarına bakıldığında tüm dünyada toplam 712 bin elektrikli araç satışı yapılıyor. Bu satışların 290 bin adedi ile en büyük kısmı Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) gerçekleşiyor, onu 105 bin adet ile Japonya ve 81 bin adet ile ise Çin takip ediyor. 2014 yılının ilk altı ayında ABD’de satışların yüzde 48 arttığı belirtiliyor. Bu artışla beraber teşviklerin ve şarj istasyonlarının artacağı da öngörülüyor.
NORVEÇ’TE ELEKTRİKLİ ARAÇ SATIŞI YÜZDE 319.6 ARTTI
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin (ACEA) raporuna göre ise 2014 yılında Avrupa’da kaydı yapılan elektrikli araç sayısı yüzde 36.6 artıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde elektrik araçların pazar paylarında oldukça yüksek artışlar gözlemleniyor. Örneğin, Norveç’te 2014 yılında satışlar bir önceki yıla göre yüzde 319.6 oranında, İngiltere’de ise yüzde 132.9 arttı.
TÜRKİYE’DE BU YIL 30 BİN ADET ELEKTRİKLİ ARAÇ SATILMASI BEKLENİYOR
Türkiye elbette elektrikli araç konusunda dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer almıyor. 2012 yılında Türkiye’de yaklaşık 190 adet elektrikli araç, 2013 yılında 31 adet, 2014 yılında ise 47 adet satıldığı biliniyor. 2015 yılının sonunda yaklaşık 30 bin adet satışın gerçekleşmesi bekleniyor.
ELEKTRİKLİ ARAÇ KULLANMAK BİLİNÇ MESELESİ
Türkiye'de daha fazla elektrikli araç kullanımının artırılması için neler yapılmalı?
Her şeyden önce elbette halkımızın bu konuda bilincinin artırılması ile ilgili çalışmalar yapılmalı. Bugün dünyada özellikle gelişmiş ülkelerin vatandaşlarında çevresel anlamda yaşanan problemlere tepki olarak doğan sürdürülebilir yaşam biçimi olgusu gelişmiş ve buna bağlı olarak çevreye daha duyarlı, daha tasarruflu ve gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakma arzusu içinde olduklarını görüyoruz. Bu tip arzuların bizim ülkemizde de uyandırılması için önce eğitim sistemimizde bu konulara yer verilmesi gerekir. Devletin bu konuda çeşitli kanallar aracılığıyla sosyal pazarlama yapması şart. Ayrıca medya bu konulara daha fazla yer vermeli, özel sektör ve tabi bireyler de üstlerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışmalı. Kısacası bu her şeyden önce bir bilinç meselesi. Önce bunu edinmemiz gerekir.
NEDEN ÜLKEMİZDE ELEKTRİKLİ YA DA HİBRİT ARAÇLARIN ÜZERİNDE BU KADAR VERGİ VAR?
Örneğin, neden ülkemizde elektrikli ya da hibrit araçların üzerinde bu kadar vergi var? Devlet bu araçlara yönelen tüketicilerden vergi almazsa ya da en azından tüketicilere vergi indirimi sunarsa eminim satışlarda artış olacak.
DÜNYADA ELEKTRİKLİ KAMYON MESELESİ
Günümüzde elektrikli araçlar deyince akla ilk otomobiller geliyor. Elektrikli kamyon ve otobüslerin kullanımının artırılması için neler yapılıyor?
Az önce de söylediğim gibi elektrikli toplu taşıma ve taksi kullanımları özellikle gelişmiş ülke belediyeleri tarafından planlı olarak gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra sektörümüzde kamyon kullanımında emisyon oranı düşük araçların kullanımı desteklenip çeşitli yaptırımlarla artırılsa da henüz tam anlamıyla elektrik kamyon kullanımı yaygın değil. Ancak 23 Eylül’de okuduğum bir habere göre DHL Express firması Amerika’daki filosu için Zenith Motors’dan 45 adet tam elektrikli dağıtım aracı siparişi vermiş. Bildiğiniz gibi DHL firması GoGreen konseptiyle çevreci lojistiğin öncülerinden olan bir firma. Her ne kadar şu anda Amerika pazarında dahi bu tip araçlar 100 milden fazla gidememeleri ve galon hesabında hemen hemen maliyetlerinin başa baş olması nedeniyle rağbet görmese de sektörümüzde öncü olarak anlamlı bir rol model oluşturduğu kanısındayım.Ayrıca 6 Temmuz da çıkan başka bir habere göre BMW firması da yüzde 100 elektrikli kamyonu üretmiş durumda. Bu çabaların uzun yol giden uluslararası kamyonlardan ziyade şehir lojistiğine çok büyük katkısı olacağı kanısındayım.
TÜRK İNSANININ ELEKTRİKLİ ARAÇLARA BAKIŞI
Yaptığınız araştırmada Türk insanının elektrikli araçlara yönelik bakış nasıl?
Çalışmamda, Türkiye gibi sürdürülebilir yaşam biçimi konusunda daha yavaş ilerleyen, bilincin biraz daha eksik olduğu kanısında olunan bir ülkede, tüketicilerin çevreye karşı yine de duyarlı oldukları, gelecekte elektrikli araç sahibi olma hayalleri olduğu, ancak satın alma konusunda ciddi bir karar vermeleri istendiğinde bazı olumsuz düşüncelerden dolayı kararsız kaldıkları tespit edildi. Bu konudaki en büyük çekinceleri elektrikli araç fiyatlarının hemen hemen benzinli araç fiyatlarıyla aynı olması, araçların şarjı konusunda altyapı yetersizliklerinin bulunması ve hız konusunda bu araçların yetersiz kalabileceği gibi unsurlar dikkat çekiyor.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM TARZI” VE “YEŞİL TÜKETİCİ”
Sürdürülebilirlik kavramının yani çevresel sürdürülebilirliğe yeterince önem veriyor muyuz?
Bir araştırmacı der ki; “Sürdürülebilirlik, birbirleriyle ilişkisi olan üç unsurdan oluşmuştur: çevresel, sosyo-kültürel ve ekonomik. Bu unsurlar, gelecekte birtakım değişimlere neden olacak, tahmin edilemeyen, sürekli gelişen ve birbirleriyle ilişkide olan unsurlardır. Sürdürülebilirlik dinamik bir süreçtir, bir problemin çözümü için son nokta değildir.”Dünyadaki gelişmeler sanayi devrimi ile ivme kazanmış, üretimin artması ile kaynaklar hızla tüketilmeye başlanmış, tüm bu gelişmelere II. Dünya Savaşı’ndan sonra ülkelerin kalkınma çabaları da eklenince insanların tüketimde doyumsuzluğu artarak doğaya daha fazla zarar verdikleri gözlemleniyor. Başlangıçta çevre kirliliği ve doğal kaynakların bozulması belli başlı ülkelerin problemi gibi görünürken ozon tabakasının delinmesi olayından sonra çevresel sorunların tüm dünyanın problemi olduğunun farkına varıldı. Bu konuda çözüm arayışları 1970’li yıllarda başladı, 1980’lere gelindiğinde “sürdürülebilirlik” kavramının ortaya atılmasıyla önemi daha da vurgulandı. Her ne kadar politik gündemlerde ülke siyasetçileri dünyanın gidişatı ile ilgili yapılması gereken faaliyetleri bildiriyor ya da destekliyorsa da yaşam biçimlerinde asıl değişimler öncelikli olarak bireylerin yaşamlarında ön plana çıkıyor ve bu da dünyada “sürdürülebilir yaşam tarzı” ve “yeşil tüketici” kavramlarını doğurdu.Ne yazık ki sanayi devrimine zamanında geçmiş, tüketim toplumu aşamasını atlatmış gelişmiş ülkelerde sürdürülebilirlik bugün konuşulan en önemli konulardan biriyken ülkemiz henüz tüketim konusunda evrimini tamamlamadığı için yeterli önemi vermeyi bırakın henüz bu kavramın ne olduğunu bilmiyoruz. Umarım geç olmadan farkına varırız.
FİYAT, HIZ, EGO…
Araç satın alırken nelere dikkat ediyoruz? Çevrecilik bunun neresinde kendisine yer buluyor?
Dünyada araç satın alma davranışı ölçülürken benim de çalışmamda yer verdiğim 4 ana güdü geçerli. Bunlar; ekolojik, finansal, hedonik ve bağımsızlık… Yani bir birey araç satın alırken onun fiyatına, hızına, kendisine sağlayacağı ego tatminine ve bağımsızlık hissine dikkat eder. Yakıt tüketimi her ne kadar finansal bir güdü gibi görünse de dolaylı yoldan çevrecilik unsurunu da tetikler. Yani ekolojik güdülenmeyle paralel ilerler. Benim araştırmamda da ulaştığım tüketici kitlesinde en önemli unsurlar finansal ve az önce söylediğim gibi yakıt tüketiminden dolayı ekolojik unsurlar ön planda çıktı.
HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM
Üretici firmalarının çevresel kirlilikle ilgili testleri ve ölçümleri sizce ne kadar doğru?
Bu soruyu bana yaklaşık 15 gün önce sorsanız şüphem olmadığını söylerdim. Ancak başımıza gelen son Volkswagen skandalından sonra güvenimin kalmadığını itiraf etmeliyim. Zira Alman otomobil üreticilerinin dünyadaki yeri ve önemi tartışılamaz. Hele ki dünyanın ikinci en büyük otomobil üreticisi olan Volkswagen’in emisyon testlerinde yapmış olduğu sahteciliğin beni kişisel olarak hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim. Bu nedenle eğer Volkswagen yapmışsa diğerlerinin de güvenilirliğinin sorgulanması gerektiği inancındayım. Bu anlamda büyük bir prestij kaybına uğrayacakları aşikar.
ELEKTRİKLİ ARAÇ KULLANIMI BİR LÜKS DEĞİLDİR, BİR HOBİ DEĞİLDİR
Türkiye elbette elektrikli araç konusunda dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer almıyor. 2012 yılında Türkiye’de yaklaşık 190 adet elektrikli araç, 2013 yılında 31 adet, 2014 yılında ise 47 adet satıldığı biliniyor. 2015 yılının sonunda yaklaşık 30 bin adet satışın gerçekleşmesi bekleniyor" diyor.
Son olarak elektrikli araçlar konusunda eklemek istedikleriniz var mı?
Sürdürülebilirlik ciddiye alınması gereken bir olgudur. Temelleri ekonomik, sosyal ve çevresel unsurlara bağlıdır. Dünya bir bütündür ve varoluş mücadelesi tektir. Bu nedenle dünyanın bir tarafında gerçekleşen gelişmeler diğer tarafta eksikse istenen sonuca ulaşılması mümkün değildir. Bugün dünyamızın karşı karşıya olduğu en önemli problemlerden biri çevre kirliliğidir ve artan nüfusla ve ekonomik gelir seviyeleriyle beraber araç kullanımı da artmış bu da çevre kirliliğini hiç olmadığı kadar yükseltti. Elektrikli araç kullanımı bir lüks değildir. Bir hobi değildir. Geleceğimizi etkileyen önemli bir geçiştir. Bu sadece elektrik enerjisi değil her türlü alternatif enerjinin de kullanımının artırılmasını öngörür. Gelir elde etmek adına dünyanın kaynaklarının hızla tüketildiğini görememe ahmaklığına son vereceğimiz günü görmeyi temenni ediyorum.