“Ro-Ro’da hissem olmayacak!"
“Öncelikli amacımız UND üyelerinin sahip olacağı ve deniz otobanlarının oluşturulacağı bir Ro-Ro şirketleri oluşturmak
“Öncelikli amacımız UND üyelerinin sahip olacağı ve deniz otobanlarının oluşturulacağı bir Ro-Ro şirketleri oluşturmak. Bunun içinde UN Ro-Ro’yu da satın almak var. Olmaz ise daha önceki gibi yani UND Deniz’i tekrar canlandırıp hayata geçireceğiz…”[caption id="attachment_4653" align="alignright" width="381"] UND Başkanı Çetin Nuhoğlu[/caption]ÖZEL HABER - Uluslararası taşımacılık ve lojistik sektörü bugünlerde UND’nin UN Ro-Ro’ya talip olmasını konuşuyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, uzun bir aradan sonra geçtiğimiz yıl tekrar UND başkanlığına seçildiğinde, seçim sonrası yaptığı konuşmada uluslararası nakliyecilere, “UN Ro-Ro’yu satın alalım” demişti. O zamandan bu yana yaklaşık 1.5 yıl geçti. Bu süreç içinde UND, UN Ro-Ro almak için hazırlıklar yaptığı görülüyor. UND, Geçtiğimiz hafta bir basın açıklaması ile UND, Ekol ve UND üyeleri girişimi ile UN Ro-Ro’ya talip olduğunu duyurdu.Ancak UN Ro-Ro’ya sadece UND-Ekol girişiminin talip olmadığı birçok konsorsiyumun şirketi satın almak için hazırlık yaptığı biliniyor. Satış nasıl sonuçlanır bilinmez ama UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, sektörün yarattığı bu şirketin tekrar sektörün elinde olması gerektiğini söylüyor.www.yesillojistikciler.com olarak başta UND Başkanı Çetin Nuhoğlu’na, UN Ro-Ro’un alınmasına yönelik yapılan hazırlıklar, alınamaması durumunda nasıl bir yol izleneceği, “Yetkilendirilmiş Yükümlü” uygulaması, Bulgaristan ile yılın başında yaşanan transit geçiş sorunu, Avrupa ile yaşanan kota ve vize sorunu, Irak’taki son gelişmelerin uluslararası nakliyeye etkisi, intermodal taşımacılığa karşı olup olmadığı, yabancı şirketlerin sektörde giderek artan gücünün tehlike oluşturup oluşturmadığı, üniversitelerin lojistik bölümlerinden mezun olanların geleceğinin ne olacağı ve UND’nin bununla ilgili bir girişiminin olup olmadığı gibi birçok konuyla ilgili sorular yönelttik. İşte UND Başkanı Çetin Nuhoğlu’nun www.yesillojistikciler.com’un sorularına verdiği cevaplar…“20 YIL ÖNCE RO-RO’YU ZOR ŞARTLAR ALTINDA SIFIRDAN KURDUK”UN Ro-Ro’dan başlayalım isterseniz… UN Ro-Ro, bundan tam 20 yıl öncesine dayanan sektörün geleceği için, sektörün Batı’ya yapılan taşımalarının önündeki engellerin aşılması için 40’ın üzerindeki uluslararası nakliyeci arkadaşımızın bir araya gelerek oluşturduğu bir organizasyondu. O gün yani 1993 yılında ben de vardım bu organizasyonun içinde. Biz o günlerde çok zor şartlar altında bu yapıyı kurduk. Sıfırdan sadece Deniz Nakliyat’ın sahip olduğu iki tane Ro-Ro ile başladık. Sonra kendi yatırımımızı yaparak gerçek anlamda bugün Akdeniz çağında hatta dünyada sayılı Ro-Ro organizasyonu haline geldik ve böylece de yılda 100 binden fazla aracımızı karayolundan değil denizyolu ile Avrupa’ya taşıma yaptık.YUGOSLAVYA’DA Ç SAVAŞ ÇIKTI, ROMANYA DA GEÇİŞ ÜCRETİNİ 100 MARKTAN 1200 MARKA ÇIKARTTIBöyle bir girişimin nedeni Yugoslavya’daki iç savaştı değil mi?Özellikle Yugoslavya’nın yeni kavga süreci, Yugoslavya’daki bölünme ve o bölünmelerin sonucunda ortaya çıkan o güzergahın kullanılamamasından kaynaklanıyor. Alternatif güzergah olarak da Romanya’nın üzerinden gidilebiliyordu ama Romanya da o günlerde 100 mark olan geçişleri 1200 marka çıkarttı. Doğal olarak da inanılmaz bir maliyet farkı ortaya çıktı. Yani daha önce Yugoslavya üzerinden hiç para ödemeden, Romanya üzerinden ise 100 mark ödeyerek Batı Avrupa’ya gidilebiliyordu. Yugoslavya’dan savaş süresince hiç gidemez olduk. Romanya ise bunu bir fırsatçılık olarak gördü ve 100 mark olan geçiş ücretini 1200 marka çıkarttı. Bu yaşananlar da doğal olarak Türkiye’nin ihracatına ciddi engel oldu. Çünkü o dönem Türkiye, ihracat yaparken sahip olduğu avantajları birden kaybetti. Durum böyle olunca Ro-Ro hatları oluştu ve o günkü sorunu çözdük. Daha sonra Yugoslavya’da savaşın bitmesi yeni ülkelerin oluşması ve bu ülkelerdeki geçişlerin tanınması sonucunda ise karşımıza bu sefer 2007 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) giren Bulgaristan ve Romanya daha sonra ise Avrupa’da 2008 yılında başlayan ekonomik kriz çıktı. Türkiye’nin Avrupa’ya yaptığı ihracat malları engellenmeye çalışıldı. Oysa malların serbest dolaşımı zaten 1970 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile Katma Protokolle netleşmiş vaziyettedir. Bunun önüne engel konamazdı ama bu eş etkili tedbir olan araçların girişini, transit geçişişini engellerseniz doğal olarak bu şekilde de malların Avrupa’ya ihracatını engellemiş olursunuz.BULGARİSTAN VE ROMANYA’NIN AB’YE KATILMASI2007 yılında hem Bulgaristan hem de Romanya’nın AB’ye katılması, AB’ye katılmadan önce Bulgaristan üzerinden sınırsız ve ücretsiz geçme hakkı varken birden Bulgaristan’ın ücret ve sınır getirmesi ki bunlar tamamen hukuka aykırıdır. Daha sonra Romanya’nın yüksek ücretler almaya başlaması aynı şekilde Macaristan’ın geçişlerden para alması gibi olumsuzluklardan dolayı da bu hat yani Ro-Ro hattı çalışmaya devam etti.Tüm bu engellemeler UND Deniz’in de kurulmasını getirdi…Uluslararası nakliyeciler bir araya gelerek, dernek olarak bir yapı kurdular ve yüzde 99.6’sı derneğin olan bir UND Deniz şirketini kurdular ve Fransa’ya (Toulon) Ro-Ro seferleri düzenlemeye başladılar. Haritaya baktığınızda karayolundan Lyon’a gitmek 2 bin kilometre kadarken Ro-Ro ile gitmek 2 bin 500 kilometre kadar. Peki o zaman neden Toulon’a Ro-Ro hattı kurduk? Çünkü biz hem karaya paralel hem de daha yüksek maliyetli bir taşımayı transit zorluklar yüzünden yapar hale geldik. Şartlar bu hale gelince yeni taşıma modları da ön plana çıkıyor. Özellikle AB’ye yapılacak taşımalarda Türkiye’nin ihracatına katkı sağlayacak yapının oluşmasını sürekli arzuluyoruz. Ama gördüğümüz bir şey daha var: 2007 yılında Batı’ya 400 bin taşıma yaptık. 2013 yılında bu sayı 500 bine çıktı ve yüzde 25 artış olmasına rağmen bizim 2007 yılında taşıdığı 335 bin taşıma 2013 yılında 310 bine düşüyor. Genel taşımada toplam yüzde 25 artış olmasına rağmen biz yaklaşık yüzde 10 pazar payı kaybettik ve 2007’de 65 bin taşıma yapan yabancı taşımacılar yani Bulgar, Romenler, Hırvatlar, Moldovyalılar, Macarlar, Polonyalılar’ın taşımalarının 65 binden 190 bine çıktığını görüyoruz. Belli ki rekabette bir dezavantajımız var. Yoksa son 20-30 yıldır 2007-2008 yılına kadar taşımaların yüzde 80-85’ini Türk taşımacısı yaparken, yüzde 15-20’sini yabancıların yaptığı bir pazarda 2008 yılından sonra böyle bir dönüşümün olmasının temelinde, iş modellerinde ve maliyette bir farklılık oluştu. Evet farklılık oluştu az önce bahsettiğim geçiş ücretleri, kısıtlamalar, kotalar var. UN Ro-Ro’nun yaptığı zamlar sonucunda ortada bizim rekabetimizi, bizim maliyetlerimizi yükselten ve bizim rekabetimizi engelleyen yapılar ortaya çıktı.40. YILIMIZI KUTLUYORUZ, 40 YILDIR TEMEL YAKLAŞIMIMIZ BUDURŞimdiki Ro-Ro stratejiniz nedir?UND’nin görevi de Türkiye’nin her yöne yaptığı ihracatta en verimli alanların üyeler sunulmasıdır. Bu yıl 40. yılımızı kutluyoruz, 40 yıldır verdiğimiz temel yaklaşım budur. Yönetimlerin temel amacı da budur. Bir rekabet öncesi işbirliğini sağlamak, ikincisi ise gelecek olan tehditlere karşı bugünden stratejik planlar yaparak onların önünü açmak. Biz de bu anlamda bir karayolunun önündeki engellerin kaldırılması için uğraşıyoruz, bir taraftan da karayoluna paralel şekilde aynı hizmeti sunacak hiçbir zaman farklı yaklaşımlar uygulamayacak bir deniz otobanının da oluşmasını istiyoruz. Ama bu deniz otobanı oluşturulurken verimliliğin ön plana çıkacağı, hepsinden ötesinde de kullanım süresiyle sağlanacak avantajın nakliyeye hem karlılık hem de sürdürülebilirlik açısından da Ro-Ro’yu destekleyebilecek bir yapıya ulaşmasını istiyoruz. Yaptığımız hesaplamalarda bugünkü rakamların çok daha altındaki rakamlarla bu taşıma yapabilecek ama karlılık, sürdürülebilirlik ve verimlilik açısından da bunu destekleyebilecek bir yapı olacaktır. Daha önce bu yapı nasıl sektöre aitse, nasıl sektör bunu uluslararası nakliyenin gelişimi için kullanıyorsa biz de bu anlamda UND Yönetim Kurulu olarak İstişare Kurulu olarak yaptığımız çalışmalar sonucunda diyoruz ki, UN Ro-Ro veya UN Ro-Ro olmazsa başka bir şıkta nasıl 2009’da UND Deniz’i kurmuşsak yeni bir yapı kurarak biz bu hatlarda buradan batıya yapılan taşımalarda muhakkak ki belirleyici olacağız. Muhakkak ki bu sektörün sahip olduğu bir yapı olarak sektöre hizmet edecektir.FRANSA HATTI MESELESİUN Ro-Ro’yu almak için ne kadar zamandır hazırlık yapıyorsunuz?Bizim hazırlıklarımız yani Ro-Ro konusunda 2009’da başladı ve Toulon’a hat kurduk. 2010 yılında taşımalar yaptık. O zamana kadar o hatta UN Ro-Ro yoktu. UN Ro-Ro hiçbir zaman Fransa’yı düşünmedi. Hatta, Cüneyt Solakoğlu, bir söyleşisinde, Fransa’yı rekabetçi ve alternatif olarak görmediğini söylüyor. Fransa hattı çok başarılı bir operasyondu ama UN Ro-Ro burayı düşünmezken yaptığı çalışmaların sonucunda kendine tehdit olarak gördü ve acil olarak Marsilya’ya seferler başlattı ve bu seferlerde de hakim durumu kötüye kullanmak, pazara girişi engellemek adına normal maliyetin çok altında ve uzun süreli bir fiyat politikası ile doğal olarak UND Deniz’in faaliyetlerini sürdürmesine engel oldu. Bunu biz söylemedik. Rekabet Kurulu söyledi hatta bu durumdan dolayı cezalandırdı. Bizim temel beklentimiz de buydu zaten. Hedefimiz bu mevcut gemilerle tekrar Ro-Ro taşımasına başlamaktı.DAVA SÜRÜYORBu arada tazminat davası açtınız? O dava ne durumda?Tazminat davası açıldı. Çünkü Rekabet Kurulu kararı vardı. Rekabet Kurulu kararına göre biz yaptığımız zararın üç katını tahsil etme hakkımız vardı. O davayı açtık, o dava sürüyor. Hemen Ro-Ro’yu tekrar kurmaya çalışırken Ekol Lojistik’in desteklediği Alternatif Ro-Ro diye bir yeni yapı ortaya çıktı. Alternatif Ro-Ro’da aynı gemilerle taşımacılık yapmaya başladı.RESMİ GÖRÜŞMELER 2013 EYLÜL AYI İTİBARIYLA BAŞLADIUN Ro-Ro’ya talip olma konusuna gelecek olursak, geçen yıl siz tekrar başkan seçildikten sonra UN Ro-Ro talibiz dediniz. 2013 yılında göreve geldiğimizde bir hesabımız vardı. Genel Kurul’da çıktık ve biz UN Ro-Ro’ya talibiz dedik. Hazırlıklarımız 2013 Ocak ayında idi. Sonra teklifler verdik, görüşmek istedik. Bu görüşmelerin sonucunda biz de satışa hazırlanıyoruz dendi ve sonra resmen görüşmeler 2013 Eylül ayı itibarıyla başladı. Son geldiğimiz noktada ise biz duyduğumuz diğer alıcılarla beraber bu konuda deklarasyonumuzu da yaptık, bekliyoruz.UN RO-RO ALINAMAZSA UND DENİZ HAYATA GEÇİRİLECEKYa alamazsanız?Öncelikli amacımız UND üyelerinin sahip olacağı ve deniz otobanlarının oluşturulacağı bir Ro-Ro şirketleri oluşturmak. Bunun içinde UN Ro-Ro’yu da satın almak var. Olmaz ise daha önceki gibi yani UND Deniz’i tekrar canlandırıp hayata geçireceğiz.2-3 AYA SONUÇLANIRSizce satın alma işlemi ne zaman sonuçlanır?Herhalde 2-3 ay içerisinde sonuçlanır. UN Ro-Ro şu an satışta zaten, görüşmeler yapılıyor, teklifler hazırlanıyor.ORTAKLIK YAPISIAlırsanız şirketin kaç ortağı olacak? Şöyle hesabımız var. Diyoruz ki, bir UND üyesi olan, iki Ro-Ro’yu kullananlar, kullandıkları oranlar kadar bu şirketin ortağı olsun. Yani yılda 1000 araç için kullanıyorsa, ne kadar toplama taşıma oranı varsa o taşıma oranı kadar hissesi olacak. Yılda toplam 100 bin taşıma yapılıyorsa Ro-Ro ile ve şirketin bu toplam taşımada 1000 taşıması varsa, yüzde 1 hissesi olsun. Ve hiçbir para ödemeden sadece kullanım karşılığında bunu elde etsin. Şirket karlı olmaya devam edecek. Sonuç olarak da çok geniş üyelerin olabileceği bir yapı oluşacak.HAKİM YAPI OLMAYACAKYa yönetim yapısı nasıl olacak?Hiçbir zaman hakim bir yapı olmayacak. Hatta bağımsız bir yapı kurulacak. Burada en fazla 3 tane uluslararası nakliyeci yönetim kurulunda olabilecek. 4 tanesi ise bağımsız olacak ya da uluslararası nakliyeci olmayacak. Bütün nakliyecilere eşit uzaklıkta, bütün nakliyecilere açık şeffaf, uluslararası kuruluşlar tarafından denetlenebilir bir yapı olsun istiyoruz. Önümüzdeki 10-20 yılda sürdürülebilir bir şirket haline gelsin istiyoruz. 5 yıl sonra da halka açılmayı istiyoruz.ÇETİN NUHOĞLU HİSSEDAR BİLE OLMAYACAKUN Ro-Ro’nun sahipleri UN Ro-Ro’yu Çetin Nuhoğlu’na satmak isterler mi?Çetin Nuhoğlu yok burada. Çetin Nuhoğlu ortak bile değil. Çetin Nuhoğlu hissedar bile olmayacak. Sahibi de olmayacak. Milyonda bir hissesi dahi olmayacak. Bu bir kişinin değil sektörün sahip olduğu bir yapı olacak. Ama bir şey var tabii, satmak isterler mi? Ticari olarak bakarlarsa satmak isterler. Çünkü müşterisinin satın aldığı bir yapı o şirketi güçlendirir. UN Ro-Ro’nun değer olmasının nedeni neydi? Sahipleri aynı zamanda müşterisiydi. Aynı zamanda sektördeki problemler karşısında hızlı hareket edebiliyordu. O dönemlerde çok ciddi destekler verdi. Mesela, ihracatın durduğu dönemlerde yurtdışında kalan araçları ücretsiz Türkiye’ye getirdi. Yani o zaman kazan kazan mantığı vardı.Bu dönemde de yani son Bulgaristan transit geçişi krizinde de bildiğim kadarıyla UN Ro-Ro uluslararası nakliyecilere yardımcı oldu. Bulgar krizinde, UND’nin olsaydı Ro-Ro üç gün içinde Romanya’ya seferlere başlardık. Bulgaristan bu kadar uzatamazdı o zaman.BİRİNCİ DERECE AKRABLARIMIN DAHİ HİSSESİ OLMAYACAKTekrar altını çizmek için sormak istiyorum. UN Ro-Ro eğer alınırsa sizin hiç hisseniz olmayacak değil mi?Hiç hissem olmayacak. Hatta benim birinci derecede akrabalarımın dahi hissesi olmayacak.ETİK AÇIDAN GİRMİYORHer ne kadar şu UND başkanı olsanız da siz ticaret yapan birisiniz. Neticede ticaret yapan kişiler karlılığı düşünür. Sizin hiçbir hisseniz olmayacaksa niçin bu satışa öncülük etmek istiyorsunuz diye sormazlar mı? Demezler mi, Çetin Nuhoğlu bu işe girmiyorsa bu karlı bir iş değildir…Soruyorlar zaten. Herkes soruyor. Çetin Nuhoğlu niçin girmiyor? Etik açıdan girmiyor. Çünkü UND Yönetim Kurulu Başkanı, UND’ye hizmet edecek olan başka bir şeyin başkanı olmamalı. Ona ortak olmamalı. Hem buranın başkanısınız hem oranın ortağısınız, acaba buraya yönelik mi bir strateji geliştiriyorsunuz, kendinize yönelik mi geliştiriyorsunuz durumu oluşur. Onun için hiçbir şıkta olmaması lazım.SEKTÖRE KARŞI BORÇ ÖDEMEBu satışa öncülük etmenizin temelinde ne var?1969’dan beri bu işteyim. Ben 15 yaşındayken aile olarak uluslararası nakliyeye başladık. Ben de yaklaşık 37 yıldır bizzat sektörle beraberim. Yani bugün insanın her şeyi ticari olarak yorumlayacağı yaşı da geçtik, her harekette arkasında ticaret arama beklentisini de aştık. Bir de yıllardır bu sektörün bize verdiği katma değere karşı da bir borcu ödeme zamanıdır. Biz bunu 2001 yılında da yaptık. 2001’de de uluslararası nakliyede değişimin önünü açtık. Benim temel gayelerimden biri karayolunun önündeki engelleri aşmak, ikincisi UN Ro-Ro ile ya da UND Deniz ile kendi Ro-Ro hattımızı koymak, bir de stratejik olarak önümüzdeki engellerin aşılması anlamında açıkça destek olmaktır.UN RO-RO’NUN YAKLAŞIK YÜZDE 10’U BENİMDİBaşkanken hissenizin olmaması gerektiğini çünkü bunun etik olmadığını söylediniz. Sizin bu dönemki başkanlığınız bittiğinde yani siz aday olmadığınızda ya da seçilmeme durumunda başkanlığınız da bitmiş olacak. Bu süreç sonunda hülle yoluyla hisse sahip olma durumunuz oluşur mu? Ben başkanken almadım çünkü etik değildi, artık başkan değilim hisse sahibi olurum deme durumu ortaya çıkar mı?Benim ömrüm boyunca hiçbir dönemde bir tek hissem olmayacaktır. Bir bilgi daha söyleyeyim: 2001 yılında UND başkanlığına seçildiğim zaman UN Ro-Ro’nun yaklaşık yüzde 10’u benimdi. UN Ro-Ro ile UND ilişkilerinin daha sağlıklı yürümesi, ortak strateji geliştirememe karşısında o hisseleri hemen sattım.EKOL’ÜN FARKI OLMAYACAKUN Ro-Ro’nun satın alınması halinde Ekol Lojistik’in konumu ne olacak?Ekol Lojistik’in bu işe girmiş olması temel olarak bu projenin fizibil hale gelmesi ile ilgilidir. Onun dışında Ekol Lojistik, Ahmet Lojistik, Mehmet Lojistik, Kemal Lojistik’ten hiçbir farkı yoktur. Hiçbir farkı da olmayacaktır.Ama hissesi yüksek olacak…5 yıl içinde de o hisselerin hepsi halka açılacaktır, elden çıkacaktır. Çıkmadığı taktirde ücretsiz olarak UND’ye geri dönecektir.EKOL’ÜN ŞEFFAF, DENETLENEBİLİR BİR ORGANİZASYON VE YÖNETİM KURULU TALEBİ VAREkol Lojistik neden böyle bir şartı kabul ediyor?Ekol, herhalde ticari olarak bir fırsat gördü. Belki de o da bu işe biraz sosyal sorumluluk projesi olarak bakıyor. Şu ana kadar yaptığı taahhütlerle ve verdiği deklarasyonlarla Alternatif Ro-Ro’yu desteklemeyecek. UN Ro-Ro satın alınırsa UN Ro-Ro, UN Ro-Ro alınmazsa UND Deniz’i destekleyecek. Prensip olarak böyle bir karar aldı. Bir şey daha söyleyeyim Ekol’ün de bu yapıda açık beyanıdır. Ekol’ün şeffaf, denetlenebilir bir organizasyon ve yönetim kurulu talebi var. Sonuç olarak bunun karşılığında her türlü organizasyona açık olduğunu söylüyor.ULUSLARARASI NAKLİYECİLER İÇİN BİR FIRSATEkol’ün ilk baştaki hisse oranı ne olacak?İlk etapta yüzde 50, yüzde 50 olacak. 7 kişilik yönetim kurulunda Ekol’ün sadece 2 tane yönetim kurulu üyesi olacak. Daha sonra halka açılma sonucunda da o üyelerden de vazgeçecek. Bunun karşılığında da açık bir yapı talep ediyor. Bu bir süreç. Bu uluslararası nakliyecilerin tekrar UN Ro-Ro’ya ya da hakim bir Ro-Ro şirketlerine sahip olabilmesi için bir fırsat.Oldu ki, UN Ro-Ro’yu alamadınız. Diğer taliplerden biri aldı. Bundan sonraki süreçte nasıl bir yol haritanız olacak?Hemen mevcut UND Deniz tekrar harekete geçecektir.Peki UND Deniz’in borçları vardı, o ne durumda?UND Deniz’in borçlarına karşılık zaten UN Ro-Ro’ya bir dava açıldı. Yürüyen bir dava var zaten. Şu anda UND’nin de UND Deniz’in de borçla bir sıkıntısı yok. Ama temel güç üyelerin yan yana gelmesidir.YETKİLENDİRİLMİŞ YÜKÜMLÜ OLAN TÜRK FİRMALARI AB FİRMASI GİBİ OLACAKRo-Ro konusundaki sorularım bitti. Sektörü bugünlerde çok tartıştığı bir konu daha var. O da Yetkilendirilmiş Yükümlü. Yetkilendirilmiş Yükümlü sektöre ne kazandıracak?Bizim temel hedefimiz Türkiye’den çıktıktan sonra direkt Avrupa’ya bir malı en kısa sürede götürmektir. Nasıl bu Avrupa’da yapılıyor, daha sonraki risk değerlendirmesiyle mallar üreticiden çıkıp direkt depolara, direkt tüketiciye gidiyor daha sonradan değerlendirmesi yapılıyorsa aynı sistemin Türkiye’de olmasını arzuluyoruz. Yani bugün bizler AB gümrükleriyle yapılan anlaşmaya göre zaten her gümrüğe elektronik ortamda bu malların bilgilerini veriyoruz. Türkiye’ye gelen malların bilgilerini de bizim gümrüğe veriyorlar. Biz de burada hangi malın Almanya’ya, İtalya’ya, Fransa’ya, Bulgaristan’a gideceğini elektronik ortamda görüyoruz. Zaten bunların risk analizi yapılarak kim kontrol edilecek, kim kontrol edilmeyecek bu da ortada. Böylece ihracatçıya parsiyel taşımada diyorsun ki, ben senin malını alırım, depomdan hiçbir şeye uğramadan giderim. Ben kontrol edileceksem de kapıda benim için özel hat açıyorlar, ben en fazla iki saatte bu kontrolleri yaparım.Bugün Meksika-ABD sınırındaki El Paso Sınır Kapısı’nda günde 10 bin TIR geçiyor. Bir başka kapıda 12 saat içinde 3 bin TIR geçiyor. Aynı yapıyı Türkiye kuracaktır. Bulgaristan’dan Romanya’ya giderken hiçbir problem yaşanmıyorsa aynı şekilde de Bulgaristan’a Türkiye’den girerken veya oradan buraya gelirken hiçbir problem yaşamayacağız. Bunun içinde 50 tane firmamızın yetkilendirilmiş yükümlü olmasını istiyoruz. Bunun içinde UND bir faaliyete başladı, bunun altyapısının oluşturulması konusunda bir anlaşma yaptı. Şu an 3-4 firmamız var, ben bu yılın sonuna kadar bu firmalarımızın da hazırlanacağına inanıyorum. Bu belgeye sahip olan firmalar diğer firmalara göre avantaj elde edeceklerdir.Yetkilendirilmiş Yükümlü olan Türk firmaları AB firması gibi olacak öyle mi?Çok güzel bir tabir. Aynen öyle olacaktır. İhracatçı da o firma ile çalışmak isteyecektir.Peki biz bu Yetkilendirilmiş Yükümlü olayını yeni mi bulduk? AB ile bu çalışmaya yeni mi başladık?Bu AB’nin içinde yıllardır var. Altyapımız buna yeni yeni hazırlandı. T1’e yeni yeni geçtik. Transit sözleşmeleri yeni yeni imzaladık. Bugün her aracı takip edebilir durumdayız. Hangi araç kaç sefer hangi ülkeye gitti, hangi kapıdan çıktı, her plakayı her an görebilecek durumdayız.Firma sayısı 50 ile sınırlı mı yoksa daha da fazla olabiliyor mu?Gönül istiyor ki 200 firma olsun.Şartlarının çok ağır olduğu söyleniyor ama….Bunu sayın Bakan’a arz ettik. Sayın Bakan’da ben de farkındayım ama kabul edin ki bu ilerledikçe, riskler ölçülmeye başlandıkça biz de etkinliğimizi artırdıkça o şartlar muhakkak aşağıya çekilecektir dedi.HABUR’DAN ÇIKAN ARAÇ SAYIMIZI YÜZDE 28 AZALDISon yıllarda Irak ile yapılan ticarette inanılmaz artış oldu ve Irak, Almanya’yı geçerek Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülke konumuna geldi. Irak içinde yaşanan son olaylar iki ülke arasındaki ticareti ne kadar etkiledi, etkiliyor?Yeni verilere göre Habur’dan çıkan araç sayımızı yüzde 28 azaldı. Orada yeni bir yapılanma olacak, yapılanma sürüyor. Nasıl gelişeceğini bilmiyoruz ama her şıkta Türkiye orada çok mesafe kat etti. Hem nakliyeciler hem de ihracatçılar hem de inşaatçılar… Şu an Türkiye ile orada rekabet edebilecek kimse yok. Onun için aynı şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü insanların ihtiyaçları var orada.Şimdi baktığınızda Suriye’de iç savaş var, Irak’ta son yaşanan olaylar, İran ile yıllardır süren akaryakıt fiyat farkı sorunu, Bulgaristan ile daha birkaç ay evvel yaşanan transit geçiş sorunu… Hemen hemen tüm komşu ülkelerle sıkıntı var. Uluslararası nakliye burada sıkışmışlık yaşıyor mu?Uluslararası nakliye son 15 gündür Irak ile yıllardır da Suriye’de süren iç savaş nedeniyle problemlerle karşı karşıya kaldı. İran ile bildim bileli var bu akaryakıt fiyat farkı sorunu. Rusya ile daha önce daha fazla sorun vardı, hala sorunlar var ama eskiye oranla azaldı. Sonuç olarak bu coğrafya her şeyi ile tanımlanmış, standartlaşmış değil. Coğrafyada çok farklı ülkeler ve farklı kültürler var. Belki bizim rekabetçiliğimizin temeli böyle farklı coğrafyada farklı ülkelerin farklı kültürlerin iyi bildiğimiz için, iyi elleçleyebildiğimiz içindir.GÜMRÜK BİRLİĞİ MUHAKKAK UPRITE EDİLECEKTİRYılın başında yaşanan Bulgaristan sorunu o sıralarda çözüldü ama soruna kesin çözüm getirileceği dile getirildi hep. Kesin çözüm konusu ne durumda?Sorun sadece Bulgaristan sorunu değil. Tüm AB ile ilgili çok ciddi çalışmalarımız var. Biz AB’nin malların serbest dolaşımını yanlış uyguladığını, malların serbest dolaşımında kamyonların, TIR’ların dolaşımının hiçbir şekilde engellenemeyeceğini, şoför vizelerinin bu standartlarda oluşmayacağını çok net ortaya koyuyoruz ve savunuyoruz. Bu iş çözülecektir. AB, bu işin farkına vardı. Türkiye özellikle Gümrük Birliği’nin bu konuda uyguladığı yanlış sonuçlar ve onun ortaya çıkarttığı yeni yapıya göre Ekonomi Bakanı, bizzat Gümrük Birliği muhakkak uprite edilecektir dedi. Muhakkak taşımacılığın önündeki engeller kalkacaktır, muhakkak serbest ticaret anlaşmalarına muhakkak taraf olacağız, dedi. Dünya Bankası’da UND’nin görüşünü destekleyen bir rapor yayınladı. Bu raporda, Gümrük Birliği’nin kötü işlediği, malların serbest dolaşımındaki engellerin, özellikle transit taşımalar, ikili taşımalar ve vizeler olduğunun altı çok net olarak çizildi. Artık bu çok önemli bir veri. AB’nin bu konuda bir çalışması var ve ben Temmuz içinde onunda yayınlanacağını düşünüyorum. Onlar da Gümrük Birliği’nin işleyişi ile ilgili etki analizi yaptılar. Orada da sonuçlar Dünya Bankası raporu ile eşit ölçüde çıkacaktır. Dünya Ticaret Örgütü’nün Bali’de geçtiğimiz yılsonunda 159 ülke ile imzaladığı bir anlaşma var. AB ülkelerinin de imzaladığı bu anlaşmada transit taşımaların suç olduğu, bunun engellenemeyeceği belirtildi.ULUSLARARASI NAKLİYECİLER BRÜKSEL’E ÇIKARMA YAPACAKTüm bu tespitler doğrultusunda sorun net olarak ne zaman çözülür sizce?Bir şansızlığımız var. Biliyorsunuz Mayıs’ta AB’de seçimler yapıldı. Temmuz’da AB’nin başbakanı seçilecek. Eylül’e kadar onların bakanları dediğimiz komiserler, bürokratlar oluşacak. Bunun sonucu olarak da Eylül-Ekim’de bu çalışmalar başlayacak. Bizim Ekim sonu Kasım’da AB’ye yoğun bir çıkarmamız olacak. Brüksel’de çok önemli bir panel yapacağız. Dünya Bankası raporu AB’nin bu konuda haksız olduğunu net bir şekilde gösterdi.İNTERMODAL TAŞIMACILIKİntermodal taşımacılığa karşı mısınız?Şu çağda ekonominin hiçbir kuralına karşı çıkılamaz. Ekonominin hiçbir kuralı değiştirilmeye uğraşılamaz. Ekonomik çok güçlü, sadece o menfaatine olan şeyleri kendisi üretir. Bir firma, bir grup bunu yönlendiremez. Devlet bile yönlendiremiyor. Bu doğruyu kabul etmeniz lazım. İntermodal taşımacılığın önündeki her türlü engelin kalkması lazım ama karayolunu engelleyerek o akışı bu tarafa kaydırmak mümkün değildir. YABANCILARLA İLİŞKİLER GELİŞTİRİLMELİYabancı şirketler geliyor Türkiye’de şirketler satın alıyor ya da hisse alıyor. Bunun ileride tehlike oluşturacağı söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?Ben bütün sektörlerde yabancıların artmasını Türkiye açısından bir tehlike olarak görüyorum. Özellikle sanayi, üretimde yabancı firmaların sayısının artmasını tehlike olarak görüyorum. Bu benim şahsi inancımdır. Ben Türkiye’deki lojistik firmalarının yabancı lojistik firmaları ile ilişkilerini geliştirmesini istiyorum. Ama bir yere kadar gelmiş şirketlerin aman kardeşim ben satayım da gideyim düşüncesinin oluşmuşsa bu bizim hatamızdır. Kamunun da, meslek örgütlerin firmalarımızın da hatasıdır.LOJİSTİK EĞİTİMİNDE MÜFREDATIN BELİRLENMESİ KONUSUNDA ÇALIŞMA YAPILIYORBildiğiniz gibi üniversitelerde lojistik eğitimi veren bölümlerin sayısı hızla artıyor. Bu sayının giderek artması ileride buralardan mezun olanların işsiz kalmasına neden olacaktır düşüncesindeyim…Haklısınız. Bu konuda bir çalışma yapıyoruz. Özellikle müfredatın belirlenmesi konusunda yapıyoruz. Önümüzdeki haftalar bu okulları akredite edecek bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konu bizim yetkinliğimiz ve rekabetçiliğimiz için önemli.