Kentleşme ve Mobiliteye Rağbet Artıyor

Kentleşme ve Mobiliteye Rağbet Artıyor

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşleri Dairesi (UN DESA) Nüfus Bölümünün yayımladığı “2018 yılı Dünya Kentleşme Beklentileri Revizyonu”na göre Dünya nüfusunun yüzde 55’i kentsel alanlarda yaşıyor ve 2050 yılına kadar bu oranın yüzde 68’e çıkması bekleniyor. Rakamlar Türkiye için daha da çarpıcı. 1927 yılında yüzde 24,2’den 2018 yılı itibarıyla yüzde 75’e çıkmış olan “kentlerde yaşayan nüfus oranı”nın, 2050 yılına kadar yüzde...

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşleri Dairesi (UN DESA) Nüfus Bölümünün yayımladığı “2018 yılı Dünya Kentleşme Beklentileri Revizyonu”na göre Dünya nüfusunun yüzde 55’i kentsel alanlarda yaşıyor ve 2050 yılına kadar bu oranın yüzde 68’e çıkması bekleniyor. Rakamlar Türkiye için daha da çarpıcı. 1927 yılında yüzde 24,2’den 2018 yılı itibarıyla yüzde 75’e çıkmış olan “kentlerde yaşayan nüfus oranı”nın, 2050 yılına kadar yüzde 86’yı bulacağı öngörülüyor. 

Dünya nüfusundaki artışla birlikte tahminler, 2050 yılına kadar 2,5 milyar insanın daha kentsel alanlara yerleşeceğini gösteriyor. Dünya kentleşmeye devam ettikçe çok sayıda ülke, ulaşım dahil olmak üzere artan kent nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamada güçlükler yaşayacak. 

Bugün karşı karşıya olduğumuz en büyük çevresel zorluklardan biri ise mobilite... İnsanlar, toplumları ve ekonomilerini destekleyip ileri götürebilecek sınırsız bir ulaşım ağına ihtiyaç duyuyor. 

Taşımacılık, Dünya genelindeki C02 emisyonlarının neredeyse dörtte birinden sorumludur. Dünyadaki yolcu ve yüklerin yüzde 8’i demiryolu ile taşınırken, taşımacılık sektörünün toplam enerji ihtiyacının sadece yüzde 2’si demiryolu taşımacılığına ait; bu da demiryolunun ne denli verimli olduğunun en büyük göstergesi... Sürdürülebilir mobilite çözümlerine yönelik ihtiyaç günden güne artıyor ve sürdürülebilir mobilite için C02 emisyonunu azaltacak akıllı bir planlamanın gerekliliği ön plana çıkıyor.

Alstom, yarının demiryolu teknolojilerine doğru ciddi adımlar atıyor ve dünyadaki sürdürülebilir kalkınma çalışmalarında kilit rollerden birini üstleniyor. 

Alstom, sıfır C02 emisyonlu trenini sunar: Coradia iLint

2015 yılında Alstom, 2020 yılına kadar taşımacılık çözümlerinin enerji tüketimini yüzde 20 oranında, faaliyetlerinin enerji yoğunluğunu da yüzde 10 oranında azaltmayı kendine amaç edindi. 

Alstom, C02 emisyonunu ciddi ölçüde azaltma gerekliliği ve de orta ve uzun vadede artan yakıt fiyatları dolayısıyla, sıfır emisyonlu treni Coradia iLint’i piyasaya sürdü. 

Coradia iLint, 2016 yılında Berlin’de gerçekleşen InnoTrans’ta ilk kez görücüye çıkarıldı ve C02 emisyonsuz bu bölgesel tren, dizel yakıta gerçek bir alternatif oluşturdu. Böylece Alstom, dünyada hidrojen teknolojisine dayalı bir yolcu treni geliştiren ilk demiryolu imalatçısı oldu.

Coradia iLint, dünyanın cer için elektrik gücü üreten hidrojen yakıt hücresi ile çalışan ilk yolcu trenidir. Elektriksiz ağlarda işletilen yolcu trenlerine çevre dostu bir alternatiftir. Bu sıfır emisyonlu tren, düşük bir ses seviyesi ile çalışır, sadece buhar ve yoğuşum suyu çıkarır. iLint, enerjiyi temiz dönüştürme, bataryalarda esnek enerji depolama ve cer gücü ile mevcut enerjinin akıllı yönetimi gibi çeşitli yenilikçi unsurları bünyesinde barındırdığı için de özeldir. Coradia iLint, tüm bu özellikler sayesinde de enerji tüketimini azaltır. 

Coradia iLint, Almanya’da ticari işletmede 

Coradia iLint, elektriksiz hatlarda çalışmak üzere özel olarak tasarlanmıştır. Temiz ve sürdürülebilir tren işletimi sağlarken, bir yandan da yüksek performans gösterir. 140 km/h azami hızı ve 300 yolcu kapasitesi ile Coradia iLint, normal bölgesel trenlerle tamamen aynı performansa sahiptir. 

Alstom’un ürettiği dünyanın ilk hidrojen yakıt hücreli yolcu treni Coradia iLint, 2018 yılında yolcu seferlerinde kullanılmak üzere Alman Demiryolu İdaresi tarafından onaylanmıştır. O günden beri de Almanya’nın Aşağı Saksonya, Kuzey Ren-Vestfalya, Baden-Württemberg ve Hessen eyaletlerinde kusursuz bir şekilde işletilmektedir.   

Hidrojen ezberleri bozuyor

İklim değişikliği ve C02 emisyonlarının zararıyla ilgili endişelerin giderek artmasıyla, çevreci taşımacılık günümüzde insani ve siyasi bir zorunluluk haline geldi. Pek çok hükümet, hükümetlerarası kuruluş, ilgili taraflar ve bireyler, sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için çalışıyor.

Onlarca yıl süren araştırmalar teknolojiye dönüşmüş ve hidrojen yakıt hücrelerinin güvenli olduğu sayısız uygulamalarla ortaya koyulmuştur. Dizele alternatif olan hidrojen yakıt hücreleri, yeni nesil raylı taşımacılığın tüm temel gerekliliklerini karşılıyor. Gelişmiş ve oturmuş olan bu teknolojinin fiyatı da ekonomik işletmeye olanak sağlıyor. 

Alstom’un tutkusu, hidrojeni enerji dönüşümünde stratejik bir ortak olarak konumlandırmaktır. Bu doğrultuda Alstom, yollarda daha temiz, sıfır emisyonlu bir enerji sistemine geçişte hidrojenin ezberleri bozacağına inanıyor.

Etiketler :